- Kategori
- Blog
Büyükada Yörükali Milliyet Blog ile şenlendi...

Dünya tatlısı arkadaşımız haydi iyileş de aramızda ol!...
Büyükada güzel… Arkadaşlarım güzel… Ben güzel… Güzellikler de güzel insanlarla yaşanır gerçeğini yaşadık biz de geçtiğimiz haftasonu… Gelen tüm arkadaşlarıma yürekten teşekkürlerimi iletiyorum. Gelemeyenlere iletemiyeceğim çünkü cumartesi öğleden sonra ben aradığımda öğrendim gelemeyeceklerini bu da beni ziyadesiyle üzdü. Rezervasyon yapıldığını biliyorlardı arayıp haber vermeleri gerekmez miydi? Bu yüzden bir daha böyle rezerveli toplantılar düzenlememeye karar verdim.
Çevremdeki arkadaşlarımın telefonları var bende, arar söylerim. Blogdan da kısa bir duyuru yaparım biz şurdayız, arzu eden gelebilir şeklinde. Bu konuda hassas bir yapıya sahibim, üzülüyor yıpranıyorum, çünkü aynı durumda ben olsam arayıp mutlaka bildiririm. İnsan gelemeyebilir ani bir işi çıkabilir ama arayıp haber vermesi gerekir…
Cumartesi gecesi konaklamalı gelenler; Neşe İleri, Zeynep Gülay Kibaroğlu,Özden Bora ve kuzeni, Arife Dürtlü, Ayşen Kura, Ezgi Umut ve Zeki bey, Merve Ballı ve yeğeni Yaren, Erdal Ceyhan ve eşi… Toplam onüç kişi idik, grupda iki erkek vardı, ama ikisi de tam bir beyefendi (Erdal bey ve Zeki bey) idi… Erkek eksikliğini biz hanımlara yaşatmadan danslarda kavalyelik yaptılar… Çok güzel bir gece yaşadık, müzisyenimiz Mustafa’nın da bunda payı büyüktü… Prof.Dr. olan sevgili Erdal beyin slow danstaki ustalığına hayran kaldım, iyi ki geldiniz ve iyi ki sizi, zarif eşinizi tanıdık…
Geleyim esas geceye damgasını vuran olaya... Önceki Büyükada toplantımızda aramızda olan nüktedanlığı ile gönlümüze taht kuran sevgili Mamut-Celalettin Avuz arkadaşımızın yaptığı jest hepimizi hem çok sevindirdi hem buruk bir hüzün yaşattı... Biliyorsunuz kendisi aylardır hastanede yatıyor, bir kez ziyaret ettim ve telefonlarla sağlığı hakkında bilgi almaktayım. Eşi, annesi ve iki oğluyla da hastanede tanışma fırsatı bulmuştum. Cumartesi akşamına hazırlanma aşamasındayken gelen bir telefonla terasa gittiğimde oğlu ve çiçeğiyle karşılaştım. Be hey güzel insan sen bu kadar güzel zarif bir jesti hastalığınla uğraşırken hangi zamanda düşünüp, hazırlayıp uyguladın. Sevgili Mamut bu o kadar zarifçe ve özenle hazırlanmış bir jest idi ki inan dakikalarca bakakaldım, inceledim ve tüm gece ertesi gün masamızdan ayrılmadın hep bizimleydin...
Bir fesleğen saksısına üç adet bayrak koyulmuş. Bayrağın birisi Türk bayrağı, diğeri milliyet blog bayrağı üçüncüsü ise iki yüzünde iki ayrı pozu olan arkadaşımızın fotoğrafı vardı. (Bol bol fotoğrafını çektim görebilirsiniz) Ama öyle güzel düşünüp tasarlamış ki bayrağın bir yüzündeki fotoğrafta güler yüzle bakan bir Celal ve altındaki yazı şöyle: "Milliyet Blog'un güzel kızlarına". Diğer yüzünde ise şimdiki hasta haliyle ve sert bir yüz ifadesiyle "Milliyet Blog'un haşin erkeklerine" ifadesi yazılmış. Sevgili Celal sen ne tatlı bir adamsın, lütfen gayret göster iyileş de hep aramızda ol. Tanrımdan sana şifalar diliyorum. Yakında ziyaretindeyim bilesin... Çiçeğinin görüntüsüyle ve kokusuyla hep seni aramızda hissettik... Oğulcuğuna ve sana yürekten teşekkürlerimle... Hiçbir şey beni bu kadar mutlu edemezdi inan... Milliyet Blog'un güzel kızları ve haşin erkekleri seninle olmak istiyor, bizi bırakma emi...
Pazar günü günübirlik gelenler; Songül Karaca-b.gelincik, Gül ve Serhat Tuna oğluşları Yankı, Özlem-beenmaya annesi Hatice kardeşi Özhan, Esen Özdur annesi Ergül teyzesi Songül, Şerife Altıokka-eflatun sokak ve arkadaşı Ayşegül, Arife’nin arkadaşı Macide, Şükran Demirtaş, Sema Çürük, Ruksan İldan, Ümit Emel Pusat…
Tek tek isim belirtmeden katılan tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum, iki günün toplamı 30 kişi idik. kilometrelerce yol kat edip, bir sürü zahmetlere katlanıp bizimle birlikte olmak, yüreklerini bizlere açmak için geldiler, sağ olsunlar, var olsunlar, hepsini çook seviyorum…
İşletme hizmet anlamında bu yıl diğer iki yıla oranla biraz sınıfta kaldı, bunu belirtmeden de geçemedim… Selman bey’in bol bol kulaklarını çınlattık, nerede o güleryüz, nerede o hizmet…
Evet bir Büyükada toplantısı daha yaşandı ve bitti arkasında güzel anılar bırakarak… Yeni dostluklar kuruldu, eskilerle hasret giderildi, eğlencenin dibine vuruldu, sohbetler yapıldı…
Herşeye rağmen ben yaşadığım bu iki günden çok hoşnutum, katılan tüm arkadaşlarıma tekrar teşekkür ediyor sıcacık sevgilerimi gönderiyorum…
Ve yine tekrarlıyorum, iyi ki Milliyet blog var ve iyi ki ben onları tanımışım…