Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Büyümüş de küçülmüşler

Büyümüş de küçülmüşler
 

Didim’de bir kızla tanıştım. Yaşının verdiği deli dolu halleri ile dikkatimi çekmişti. Birkaç akşam sonra yeğenim ile yanıma geldiler. Benimle tanışmak istiyormuş. Rojda 17 yaşında, kara kaşlı, kara gözlü şirin ve oldukça sevimli bir kız. Annesi gözünün önünden ne kadar ayırmak istemezse o inadına o kadar uzaklaşıyor sanki. Tek başına ortamlara girme isteği oldukça yoğun. Bir ara bana doğru eğilip “kaç yaşındasın?” diye soruyor. Yirmi beş bitti dediğimde yüzünde ki ifadeyi göreceksiniz. Ne kadar büyüksün, neden evlenmedin? Çocuk içinde geç kalmışsın” diye başlıyor soru yağmuruna. 

 

Belli ki kendi için biçtiği bir yaş var bu işlerle alakalı. 17 yaşındaki beni hatırlıyorum birden. Aslında pek fark olmadığını düşünüyorum. O zamanlarla şimdi arasında tek bariz fark kimlikteki fotoğraf. Haliyle değişiyor insan. Lise son sınıfta, iş hayatına atılma meraklısı biriydim. Çalışmak istiyordum ve çalışan bayanlara hayrandım. Derken lise bitti iş hayatı nihayet başladı ve hiç pişmanlığım olmadı. Gece gezmeleri hayatımın hiçbir döneminde ilgimi çekmedi. Disko, bar ortamları özellikle de tek başıma gidebileceğim yerler arasında değildi ve istek duymadım. 

 

Arkadaşlarımla buluşmayı, bir yerlerde bir şeyler içmeyi her zaman çok sevdim. En sevdiğim içecek olan Türk Kahvesi’nin yerini hiçbir şey almadı. Şimdi baktığımda ne kadar hızlı yaşamaya meraklılar. Hevesleri gözlerinden okunuyor. Kızmak, kınamak değil niyetim. Hepsi o kadar masum, o kadar temiz ki… Allah korusun. Ne yazık ki çevre etkeni onlara kendileri gibi hassas ve zarif davranmayacak. Büyüdükçe tanıyacak, tanıdıkça şaşıracaklar. Ne kadar zordur bir anne için genç kız yetiştirme, delikanlı çağına getirme. Hele ki bu devirde. 

 

Ne kadar korumak istersen iste her şey insanın içinde. Bir yerden sonra mümkün değil sürekli siper alıp etrafında dolanman. Ancak iyiyi – kötüyü anlatmakla kalıyorsun. O da tabii dinlerse. “Eee bu yaşa kadar hiç çocuk düşünmedin mi?” diye soruyor Rojda. Çocuklara olan bir hevesi ve sevgisi var belli. Henüz kendi çocuk olan yüreği çoktan büyümüşte küçülmüş gibi. “Yapacak başka işlerim vardı, her şey zamanında güzel” diyorum, ama ikna olmuyor. Bir kere kafasındaki tabloyu çizip hayaline dalmış. Çevirmeye çalışsan da sabit fikir ile orada öylece duruyor. 

 

“Sen neler planlıyorsun kendin için? “ diyorum. “Henüz düşünmedim ki” diye cevap veriyor yüzünü buruşturup. Çalışmaya pek sıcak bakmıyor. İdealleri arasında şuan için kariyer hedefi yok. Üniversite de seçeceği bölüm ile alakalı kararsızlıkları var. Tatildeyken çok daha fazlasını düşünmek istemiyor belki de bilemiyorum. Annesi geliyor bir süre sonra yanına. Rojda sinirli tabii onun değimiyle yine rahat yok ona. İkisi beraber odaya çıkıyorlar az sonra. Topuklu ayakkabılarıyla yürüme savaşı vererek uzaklaşıyor annesinin kolunda. Lastik pabuçlarını özlediği her halinden belli ancak ertesi günde giymeyeceği kesin. Büyüdüğünü ispatlama çabasında. 

 

Umarım gençlerin her istediklerine hemen erişiyor olması gelişmelerini olumsuz yönde etkilemez. Şu an a kadar karşılaştıklarımın çoğunda çalışma hayatı, kariyer ile alakalı bir plan yok. Belki de yaşlarına göre normal. Dilerim hayat onları hiç yanıltmaz ve yormaz. Verdikleri yanlış kararlardan en az hasarla çıkmalarını, büyük pişmanlıklar yaşamamalarını arzu ediyorum hepsi için. 

 
Toplam blog
: 670
: 1923
Kayıt tarihi
: 19.12.10
 
 

İstanbul doğumlu. Kuantum Yaşam Koçu. EFT, NLP, ETKİLİ İLETİŞİM, BEDEN DİLİ gibi bir çok konuda e..