Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Nisan '20

 
Kategori
Güncel
 

Büyünün Dayanılmaz Hafifliği

Malinowski’ye göre, ister post modern bir toplum ister en ilkel toplum olsun büyüsüz bir toplum yoktur. Arkeolojik eserler insanoğlunun her zaman hayatında var olan sihir ve büyünün tarihinin M.Ö. binlerce yıl geriye gittiğini göstermektedir. Büyücülüğün ilk olarak nerede başladığını bilmemekle beraber başlangıç yerinin Orta Doğu olduğu kabul edilmektedir. Etkileme, yayılma, örtme, kapatma anlamlarını taşıyan  büyü, (Büy/Büğ/Böğ) kökünden türemiştir.

Büyü veya sihir, insanların doğaüstü, paranormal veya mistik yöntemlerle doğal dünyayı (olayları, nesneleri, insanları) etkileyebildiğini öne süren uygulamalar ve bunların çevresinde oluşturulan kültürel sistemdir. Popüler kültürde sık rastlanılan büyü yapma yöntemleri arasında; çeşitli malzemelerden karışımlar hazırlama, büyülü sözcükler söyleme veya hareketler yapma, büyülü yazılar veya semboller çizme, sihirli değnek gibi araçlar kullanma, belirli bir kişiyi sembolize eden kuklalar kullanma, kan veya hayvan yağı kullanma sayılabilir.

Büyü, deprem, sel, savaş, trafik kazaları, yangın vb. trajik olaylar, yaşamdaki krizler, önemli tasarımların başarısızlıkla sonuçlanması, ölüm, soy sırlarına giriş, mutsuz aşk, hiç dinmeyen nefret duygusal gerilim durumlarında oluşur, en çok ta bu zamanlarda etkili olan bir olgudur.

Büyü, önceden hesaplanmayan rastlantılarla ilişkili olarak insanın ısrarcı beklentisiyle yapılmaktadır. O halde her dileğin kendi büyüsü olduğu söylenebilir.

Faaliyetin kesin güvenli olduğu, rasyonel yöntemlerin ve teknik süreçlerin kontrolü altında bulunduğu yerlerde hiçbir büyü faaliyetine rastlanmaz.

Büyünün asıl işlevi insanın henüz tümüyle egemen olamadığı önemli faaliyetlerde gedikleri ve aşılamazlıkları aşmak amacı taşımasıdır. Büyücü insanı kesin bir inançlar donatır.

Büyü pratik hedefleri gerçekleştirmeye yönelmiştir. James Farzer büyüyü bir yalancı bilim olarak tanımlar. Büyü, karşı büyüyü doğuran bir özelliğe sahiptir, özel duyu deneyimlerine dayanır ve doğrudan kendini gözler. Umudun boşa çıkmayacağını ve isteğin yanılmayacağı inancına dayanır.

Sihir, büyü ve tabiatüstü güçler kullanılarak yapılan eylemler kendi içlerinde bazı materyallerle bütünleşmektedir. Bu materyaller kimi zaman kutsal olarak nitelendirdiğimiz şeyler olurken kimi zaman farklı nesneler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunları muska ve tılsımlar, uğurluklar, isim, sayı ve renkler, kutsal kitaplar, cinlerle ilişki kurma ve birtakım nesneler başlıkları altında toplanabilir.

İnsanoğlu başlangıçtan itibaren bilinmeyene karşı merak duygusu, insanları yaşadıkları psikolojik olaylar ve farklı inançların da etkisiyle tabiatüstü üstü güçlere başvurmaya yönlendirmiştir. Bu arayış sonucunda birey cinci, büyücü, falcı, muskacı vb. ruh sağlığı alanında hiç eğitimi olmayan kişilere başvuran ve başvuru sonucu çok sayıda zarar gören bireyler karşımıza çıkarmaktadır. Levi Strauss’un “kendi doğasına ve içinde yaşadığı topluma yabancılaştırılan ‘çağdaş insan’, büyüye, söylene, vb. belki de her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktadır” düşüncesi pratik yaşamda umulduğundan fazla yer bulmaktadır.

Aydınlanma ve modernizasyon düşüncesinin “aklını kullanma cesaretini göster!” mottosuna rağmen toplumsal ve bireysel düzlemde akıl-büyü sarkacının hala aktivitesini nasıl sürdürdüğü ve Frazer’ın, eski bir İtalyan halk töresinde anlattığı ‘altın dal’ umudu ile açıklanabilir. İnsanoğlu her zaman kendi bilgi sınırlarını aşan durumlara ilgi duymuş, bu ilgisi zaman zaman hayatında batıl inançların yer almasında büyük rol oynamıştır. İnsanlar gelecekle ilgili kaygılarını gidermek ve psikolojik olarak kendilerini rahatlatmak için falcı, büyücü vb. kişilere başvurmaya devam etmektedir.

Günümüzde sihir ve büyüye başvurma nedenleri olarak; a) Belirsizliği giderme ve geleceği bilme arzusu, b) Özel yaşam başarısızlığına neden bulma ihtiyacı, c) Biyolojik/psikolojik hastalıkların nedenini büyüyle ilişkilendirme ve büyü bozmak için, d) Bireysel merakın tatmini, gösterilmektedir.

Son olarak; Niğde’nin Ulukışla Belediyesi, belediye binasının önünde ‘üzerlik’ denilen tütsü yaktırıp, “Bu tütsü Corona virüsü Ulukışla’dan def edecek” iddiasında bulunması,

Güngören’de kendisini imam olarak tanıtan Fikret G.’nin corona virüsüne karşı muska yazdığı, hastalıkları tedavi ettiği, ayrılan çiftleri barıştırdığı, kötü büyüleri bozduğu ve kısmet açtığı bahanesiyle insanları dolandırdığı gerekçesi ile gözaltına alınması,

Büyünün toplumumuzda halen daha yoğun olarak teveccüh gördüğünün göstergeleridir.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..