Buyurun su altı otelinize!

Haberi okuyunca diğer konuları erteledim, heyecanla sizlere de bildireyim istedim: Türkiye'nin (ilk) deniz altı oteli 2010 yılında İstanbul'da açılacakmış. Bunun için bir kuruluş 100 milyon dolarlık bir bütçeyi bile şimdiden ayırmış. Yapılan açıklamaya göre Anıtlar Kurulu da dahil gereken izinler alınmış ve bu iş için Beşiktaş'taki Deniz Müzesi ile Dolmabahçe Sarayı arasındaki eski tütün binası yıkılmış; yani proje başlamış bile. Uğurlu olsun!

Ben kalkınmanın hizmet üretimi ve üst yapılaşma boyutunun (modernleşmenin) sınırlarında kaldığına ve daha çok arkasında teknolojinin gücü olan sanayi yatırımlarıyla refah düzeyinin artacağına inananlardanım. Ancak turizm bir bacasız sanayi; istihdam yaratan, döviz sağlayan, ödemeler dengesine katkı veren bir alan ve bu haberde de görüldüğü üzere çeşitlenme olanakları açısından yurdumuz için büyük bir potansiyel.

Dilerim bu yatırımı dünyada iyi pazarlayabiliriz. Siz suyun altına inermisiniz bilmem?. Bana sorarsanız, "düşünmedim" derim. Ancak gelişmiş -hatta gelişmekte olan ülkelerde- buzdan otellerin, su altı ve akvaryumsal yapay ortam müzelerinin oldukça büyük talep gören mekanlar oldukları da bir gerçek. İnsan belli bir yüksekliğe çıkınca kan dolaşımı nedeniyle daha mutlu olur derler, dağlara ve kış turizmine olan ilgiyi böyle açıklayanlar da vardır. Acaba su altında (elbette basınçtan arındırılmış ortamda) insan, gizemli bir anaforun duygusunu nasıl yaşar?

Bütün bunlar hesap edildiği için bu ilginç yatırıma girişildiği belli, tekrar hayırlı uğurlu olsun, iyi yapılsın, doğa korunsun, verimli işletilsin, etkin bir yeri olsun...