Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '13

 
Kategori
Tarih
 

Cahiliye döneminden bugüne kadına bakış

Cahiliye döneminden bugüne kadına bakış
 

Cahiliye dönemi


Sınırları tam belli olmamakla birlikte “cahiliye devri” , bazılarına göre İslam’dan önceki son yüzyıl, bazılarına göre ise bir buçuk yüzyıllık bir zaman dilimi olarak kabul edilmektedir. Bu devirle ilgili olarak bilinen bilgilerin, sadece bu zaman dilimiyle sınırlı olduğunu söyleyemeyiz. Çünkü İslam’dan önceki dönemde kadınla ilgili pek çok rivayeti, tarihlendirme olanağına sahip değiliz.

Cahiliye devri Arap yarımadasında savaş ve baskınlarda, galip ve güçlü tarafın, yenilen veya karşı koyamayanların kadınlarını esir aldıkları bilinmektedir. Bu kadınlar arasında esarete dayanamayıp intihar edenler bulunmakla birlikte, çoğunluğun toplumda var olagelen, bu hayata katlandığı anlaşılmaktadır.

Esir kadın ve erkeklerin, bazen yakınları tarafından kurtarıldıkları, bazen de fırsat buldukları an, kendilerinin bu hayattan kurtulma çabası gösterdikleri nakledilmektedir. Hürriyete kavuşturulan esirlerin kabilelerine dönmeleri ile ilgili rivayetler söz konusudur. Burada, erkek ve kadın olmaları bakımından köle ve cariyenin bir farkı olmadığını; ancak kullanıldıkları yerler açısından farklılıkları olduğu ifade edilmektedir.

Cahiliye döneminde mal olarak algılanan cariyelerin, çarşı, Pazar ve panayırlarda eşya gibi satılmaları yanında, kadın esir ticareti ile uğraşan tacirlerin bulunduğu da nakledilmektedir. Esir kadından doğan çocuk ta esir kabul edilirdi. Eğer baba hürse çocuğu hürriyete kavuştururdu. Cariyeler; deve çobanlığından, ev bakıcılığına kadar sahibinin her işini yapmak zorundaydı.

Cahiliye devri Arapları arasında, kız çocuklarını diri diri toprağa gömerek veya başka yollarla öldürerek onlardan kurtulma yoluna gittiği ve bunun bir adet olduğu bilinmektedir. Bu adetin nedenlerinden biri olarak gösterilen yoksulluğun, dünyanın başka yerlerinde de çocukların (erkek, kız) öldürülmesine yol açtığına ve bu adeti hala sürdürenlerin bulunabileceğine dikkat çekilmektedir. İbn Habibin kaydından anlaşıldığına göre, Araplar yoksulluk korkusu ile kızlarına bu zulmü yaparken, zengin olduğu halde Zühre b. Kilab, peş peşe üç erkek çocuğu öldüğü için, sonra doğan kızını diri diri toprağa gömer.

Cahiliye devrinde bazı babaların, fuhuşa düşebileceği korkusu veya evde kalıp evlenememe endişesi yüzünden kız çocuğu babası olmayı bir utanç kaynağı olduğu rivayetlerden anlaşılmaktadır. Toplumda erkekten daha az işe yarayan kadın, esir düştüğü zaman da ailesini bir takım problemlere sokar.

Temim, Kays, Esed, Huzeyl, Bekr b, Vail, Kindeliler, Yemen tarafındaki kabilelerin bazısı yaygın olmamakla birlikte Kureyş kabilesinde, kızların öldürülmesi adeti vardı.

Temim kabilesinden olan Kays b, Asımın, sekiz kızını, Kebire Ebi Süfyanın, dört kızını ve bazılarının da kızlarının birini öldürdüğü rivayet edilmektedir.

Kız Çocukların öldürülmesi adetinin yanlış olduğunu düşünen Temimli Sa’saa b. Naciyenin yanında ölümden kurtardığı çok sayıda kız bulunduğu, yine Zeyd b. Amr b. Nufey’in, insanları bu işten vazgeçirmeye çalıştığı, hatta öldürülmek istenen kurtarıp geçimlerini üzerine aldığı rivayet edilmektedir. Güya bu işin kötülüğünü anlayarak vazgeçenler olduğu gibi, gördüğü rüyadan etkilenerek bu fiili terk edenlerin de çıktığı anlaşılmaktadır.

Cahiliye devrinde, muayyen gününde kadınla aynı yatakta yatmayan, aynı evde oturmayan ve bir kabdan yiyip içmeyenlerin bulunması yanında kadını uğursuz sayanların olması, Urve b. El-Verd’in hanımını şarap karşılığında rehin bırakması, hanımına kızan Sahr b. Amr’ın onu idam etmesi, kız doğuran bir kadını kocasının bu nedenle terk edebilmesi ve kocası ölen bir kadının bir yıl yas tutması ile ilgili rivayetlerin, o dönemde kadın haklarının olmadığı varsa da çok ihmal edildiği anlaşılmaktadır.

Cahiliye devrinde kadınların durumlarının iyi olmadığı ve bu devirde kız çocuklarından utanan, kadını uğursuz sayan ve küçük kızlarını diri diri toprağa gömen insanların bulunduğu mevcut rivayetler arasındadır. Arap yarımadasında bitmek tükenmek bilmeyen kabile savaşları, zayıfların ezilmesine, özellikle kadınların perişan olmasına ve toplumun esir- hür diye ikiye ayrılmasına neden olmuştur. Esir statüsündeki kadınların toplumda hiçbir itibarı olmadığı, eşya gibi alınıp satıldıkları bir gerçektir.

Mevcut kaynaklar ışığında cahiliye dönemindeki kadınlarla ilgili bu olumsuzlukların, İslamiyet’in kabulünden sonra kaldırılmaya çalışıldığı ve çağı ile geçmişi dikkate alındığında, kadınlar lehine bir miktar değişme ve gelişmelerin kaydedildiği söylenebilir.

Günümüzde halen Birleşmiş Milletler Nüfus Fonunun tahminlerine göre dünyada her sene yaklaşık 5000 kadın veya genç kız töre ve namus cinayetlerine kurban gitmektedir. Diyarbakır'da 2012 yılında aile meclisinde öldürülmek istenen 31 kadın son anda kurtarıldı. 52 bin kadının yüzde 50'si eğitim hakkını neredeyse hiç kullanmamış. Ülkemizde 2002-2012 yıllarında kayıtlara geçen 4500’e yakın kadınımız öldürülmüştür.

Daha geçtiğimiz günlerde; Batman Çayı'nda cesedi bulunan 4 aylık hamile Daşlı'nın, zorla evlendirildiği, bir yıl evli kaldıktan sonra şiddetli geçimsizlik gerekçesiyle ayrılarak Diyarbakır'da oturan ailesinin yanına döndüğü ve Daşlı'nın kuzenleri tarafından tecavüze uğradığı ve hamile kaldığının anlaşılması üzerine aile büyüklerinin aldığı kararla öldürüldüğü anlaşıldı.

Sonuç olarak; Günümüzden cahiliye devrine bakarak, İslamiyet dönemini de dikkate aldığımızda, kadınlar cahiliye dönemindeki gibi diri diri gömülmeseler de haklarında oluşan olumsuz düşüncelerin ve uygulamaların halen devam etmesi; bu sorunun neden devam ettiği nereden kaynaklandığı, derin bir insanlık ve sosyolojik araştırma konusu olduğu tüm çıplaklığı ile ortadadır.

 Nizamettin BİBER

Uzman İnşaat Mühendisi 

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..