- Kategori
- İlişkiler
Çakıl taşlarım

benim objektifim
Bazen gerçekten canımı sıkan her şey üst üste gelir ki bu gününlerde hep durumum bu. Doğru yer ve doğru zamanda hiç bulunamadım. Ya da hep bir dakika arayla kaçırdım. Mahkum ediyorum son zamanlarda kendimi sona, beklemeye, uyanmaya…
Bir deli düş kurdum. Değişir sen istersen. Ya da aynı kalır.
Buz kıtası bi yüreğe sahip, karşımda naralar atıyor. Kabuk tutan yarama dokunuyor, farkında değil taşıyor nehirlerim…
Amacım okyanusa karışmak
Kabullenmek nedir? Boyun eğmek midir, sineye çekmek bir çok şeyi. Tepki vermemek, karşı çıkmamak kabullenmektir. Bir yaraya kabuk olmayı kabullenmektir.
Kader bekçisiyim bugünlerde, ne yaparsan yap bazen kaçamayacağın çizgiler var. Sonuçta varılacak noktan aynı. Ama küçük detaylar büyük değişime neden olur ama sonuç aynı yer.
İç sesimizi duyarız bazen. Hani bi yerden geçerken, bir yere giderken, bir yerde dururken… hatırlarız ya. Bir çeşit iç ses, iç yakarış, iç duraksama…içten bir ah çekme isyanıdır. Değişiktir işte, ne bileyim…
Sevmeyi anlatıyor bana. Bilmiyor ki sevmek örneklerle açıklanamayacak kadar karmaşık, ansiklopedilere sığamayacak kadar geniş ama emek ve özlem diyecek kadar sığ olmayan bi kavram. Duygularını abartmadan sergilemek, karşındakinin hayatına özen göstermek, saygı duymak… içimden geçiyor bunlar ama o durmadan nutuk atıyor. Klişe ve sıradan….az birşey de sıkıcı
Sahi bu çile çekilmez dediğiniz zamanlar çok oluyor mu, benim bugünlerde dilimden düşmüyor da.