Camiye karşı mısınız?

"En güzel camii bir ağacın gölgesidir" -Bir Derviş sözü

Validebağ’a yapılmak istenen AVM inşaatı nedeniyle karşı eylem düzenleyen, direnen insanlara isnat edilen suç; cami inşaatına ve ezan okunmasına karşı olmak.

Karahallı’da görev yaparken muhafazakar bir ev sahibim var, Kasap Şükrü. Karahallı beş bin beş yüz nüfusu olan küçük bir ilçe merkezidir. On altı adet camii vardır.

“ Bizim dinimizde israf haram değil mi? Şu karşıki camide bir hoca bir de ben oluyorum. Yazık değil mi buralara harcanan paralara? “ sözleri o rahmetliye aittir.

Biz de camii denilince akan sular durur. Hele bir yardım toplamaya çıkın, tarlasını, tapanını, parasını pulunu, altınını bileziğini bağışlayan insanlarımız okul denilince ilgisiz kalırlar.

Ülkemizdeki cami sayısı doksan bin küsurla ifade edilmekte iken; sağlık ocağı, hastane , okul, fabrika, küçük ve büyükbaş hayvan sayılarımız ile tarımsal üretimimiz gelişmiş ülkelerle kıyaslanamayacak derecede azdır.

Yandaş denilen gazete ve televizyon muhabirleri mikrofon uzattıkları yaşlı kişilerin söylediklerini biraz da çarpıtarak “ Siz camiye ve ezan sesine karşı mısınız?” şeklinde sorular yöneltmekte- dirler.

Şimdi ben de onlara ve onlar düşünenlere sormek isterim.

Hiç kimse ihtiyaç olması halinde cami yapılmasına karşı olamaz. Olsa bile destekleyeni olmaz.

Siz, hiç ihtiyaç yokken ağaçların kesilerek yerine cami adı altında AVM yapılmasına karşı değil misiniz?

Siz okul ve öğretmen sayımızın yetersizliğine, eğitim sistemimizin çarpıklığına, uluslar arası sınavlarda ve yarışmalarda Matematik ve Fen Bilgisi alanlarında en sonuncu sıralarda yer almamızdan rahatsız değil misiniz?

Nüfusu bizimle hemen hemen aynı olan ülkelerdeki sağlık kurumu sayısının onda birine sahip olmamıza karşı değil misiniz?

Çalışanların ve emeklilerin her yıl biraz daha yoksullaşmasından rahatsız değil misiniz?

Milyonlarca insanımızın işsiz oluşundan; açlık ve yoksulluk sınırının altında bir ücretle yaşamak zorunda olan milyonlarca yurttaşımın varlığından rahatsız olmuyor musunuz?

Dünyada en yoksul ülkeler sıralamasında  en alt sıralarda halkı Müslüman olan ülkelerin yer alması sizi rahatsız etmiyor mu?

Yüce dinimizin tembellikle, kirlilikle, yoksullukla anılıyor olmasında rahatsız değil misiniz?

“Bilim Çin’de bile olsa arayıp bulun, Temizlik imanın yarısıdır, Çalışmak ibadettir, Yaratılanı sev yaradan da ötürü” vb. sözler senin için hiçbir anlam ifade etmiyor mu?

Dini, her insan kendi bilgisi, ilgisi, anlayışı, konumu itibariyle anlamlandırmakta ve kendi bilgisizliğini, cehaletini dinin gereği sanmaktadır.

Din Allah ile kişinin vicdanı arasında kalarak en kutsal yerini bulmaktadır. Kişinin ya da toplumların inanç ve ibadetlerini ikinci bir kişi ya da toplumun düzenlemeye kalkması mutlaka çatışmaya, anarşiye neden olmaktadır.

Bu gün doksan birinci yıldönümünü kutladığımız Cumhuriyetimizin ve laiklik ilkesinin anlamını daha iyi idrak etmeye ve değerini bilmeye şiddetle ihtiyacımız olduğunu unutmamalıyız.

Toplumlar eğitimle, bilimle , teknolojiyle , akıl ve mantıkla, çok çalışmakla kalkınabilirler. Aksi olsaydı en gelişmiş, en kalkınmış ülkelerin halkının çoğunluğu Müslüman olan ülkeler olması gerekmez miydi?