Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ağustos '08

 
Kategori
Tarih
 

Çanakkale içinde aynalı çarşı

Çanakkale içinde aynalı çarşı
 

Selam olsun bu destanı yazanlara. Unutmadık. Unutmayacağız. Sizi gönülümüze kazıdık.


Bu gün bu toprakların üstünde yaşıyorsak, bu gün ellerimizde adımıza yazılı TC kimliği ile özgürce dolaşabiliyorsak, bu vatan bizim diyebiliyorsak, o türkülere konu olan, ayakları yalın, karınları aç, matarasındaki son damla suyu yanı başında son nefesini vermeye hazırlanan arkadaşına veren yürekli askerlerimizin, onlara bu ruhu aşılayan büyük Türk Atatürk, şerefli asker, Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk sayesindedir. Türk kadınının, Anadolu kadınının doğurup bu coğrafyaya hediye ettiği aslanlar sayesindedir. Her çağda ve her yüzyılda yeni yeni oyunlarla bu ülkeyi bölmeye parçalamaya çalışanlar hiç heveslenmesinler, bu ülkeyi bölmeyi başaramayacaklar. Hevesleri kursaklarında kalacak. Uyuyor gibi gözükse de şimdilerde o ruh, (uyutuluyor gibi) Akdeniz’de, Karadeniz’de Samsun’da, Trakya’da Kahramanmaraş’ta, Edirne’de, Van’da o ruhu yeniden canlandıracak yiğitlerimiz var.

Dünü unutmadık, unutmayacağız. Bu ülkeye dün göz dikenlerin, dün olduğu gibi bu günde, yarında, yarından sonra da aynı heves içinde olduğunu biliyoruz. Bileceğiz. Biliriz ki karanlığın zifire en yakın olduğu o saatler şafağın habercisidir. Dedik ya… bize dünü unutturmayacak çok şeyimiz var. Türkülerimiz, ağıtlarımız, hikayelerimiz var. O meşhur Çanakkale türküsünde olduğu gibi.

***

Çanakkale içinde aynalı çarşı

Ana ben gidiyom düşmana karşı

Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir uzun selvi

Kimimiz nişanlı kimimiz evli

Of gençliğim eyvah

Çanakkale üstünü duman bürüdü

On üçüncü fırka harbe yürüdü

Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde toplar kuruldu

Vay bizim uşaklar orda vuruldu

Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir dolu testi

Analar babalar umudu kesti

Of gençliğim eyvah

Kaynak: Ihsan Ozanoglu

Yöre: Kastamonu

çanakkale destanı...

http://www.youtube.com/watch?v=_IO41S__w0M&feature=related

 

ÇANAKKALE DESTANI VE KINALI ALİ

Bir haykırışla dünya,

Oynamıştı yerinden.

Ders almıştı milletler,

Türklerin zaferinden.

Tek bir yürek gibiydi,

Trakya, Anadolu.

Asrın şanlı sayfası,

Olmuştu Gelibolu.

Setler çekiliyordu,

İlden Kilitbahire.

Ve boğaz daraldıkça,

Benziyordu nehire.

Ulu bir duvar oldu,

Kıyıda Conkbayırı.

Çözemedi düşmanlar,

Bu zekayı bu sırı.

Yüzen bir efsaneydi,

Nusret Mayın Gemisi.

Oldu tüm tayfasıyla,

Bu Vatanın hamisi.

Askere yatak döşek,

Olmuş iken siperler.

Şanlıydı vatan için,

Vuruşan o neferler.

Vardı koca yürekler,

Silah olmasa bile.

Düşmana cephe dardı,

Türklereyse nafile.

Vatan için verirken,

Türk cengaver el ele.

Onsekiz Mart Onbeşte,

Şahlandı Çanakkale.

Duyuldu her cepheden,

Seyit’in top atışı.

Güç verdi askerlere,

Gemilerin batışı.

Düşüp şehit olurken,

Asker “Kınalı Ali”

Bir sembol oluyordu,

O’nun bu en son hali.

Savaşırken düşmanlar,

Sömürgenler adına.

Vatanını savunan,

Türk erdi muradına.

Birer süngü olmuştu,

Askerlerin bakışı.

Ürkütmüştü düşmanı,

Tepelerden akışı.

Ölmeyi emretmişti,

Bir muzaffer komutan.

Cephede vatan için

Özdeşti bayrak ve kan.

O gün o cephedeki,

Yarbay Mustafa Kemal

Atatürk sayesinde,

Sağlandı bu istiklal.

Bu vatan toprağında,

Şehitlerin kanı var.

Bu kanlarla kovuldu,

Emperyalist canavar.

Kutsaldır bu ülkenin,

Her köşesi, her yanı.

Belgedir buna şanlı,

Çanakkale Destanı.

Harcı kanla karıldı,

Mümtaz Cumhuriyetin.

Çok ağırdır hesabı,

Her bir menfi niyetin.

Böyle büyük zaferler,

Atalardan hediye.

Var olmalı bu yüzden,

Vatanımız Türkiye.

Nevzat BAYRAMOĞLU HÜRDEMİ

Kınalı Ali

Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken, bir yandan da onlarla Sohbet ediyor, ' Nerelisin?' gibi sorular soruyordu. Gözleri bir ara, saçının ortası sararmış bir delikanlıya takıldı Yanına çağırdı ve merakla sordu: " Adın ne senin evladım?" dedi. " Ali, komutanım" dedi. " Nerelisin?" " Tokatlıyım, komutanım, Tokat'ın Zile kazasındanım..." " Peki evladım,bu kafanın hali ne? Saçlarının ortası neden kırmızı boyalı böyle?" " Cepheye gelmeden önce anam saçıma kına yaktı komutanım. Neden yaktığını da bilmiyorum." " Peki dedi üsteğmen. "Gidebilirisin Kınalı Ali." O günden sonra Ali'nin adı Kınalı Ali oldu. Cephede tüm arkadaşları Kınalı Ali demekle yetinmiyor, saçındaki kınayı da alay konusu yapıyorlardı. Kınalı Ali, arkadaşlarına karşı sevecen ve dürüst tutumu sayesinde, kısa sürede hepsinin sevgisini kazandı. Bir gün memleketine mektup göndermek için arkadaşlarından yardım istedi. " Anama, babama burada iyi olduğumu bildirmek istiyorum. Ama okumam yazmam yok. Biriniz yardım edebilir misiniz?" Biri değil, birçok arkadaşı yardıma geldi. " Sen söyle biz yazalım" dediler. Kınalı Ali söylüyor, bir arkadaşı yazıyor, diğeri de Söylenenlerin doğru yazılıp yazılmadığını denetliyordu. " Sevgili anacığım, babacığım hasretle ellerinizden öperim. Ben burada çok iyiyim, beni sakın merak etmeyin." Kız kardeşini, kendinden küçük erkek kardeşinin sağlığını ve hatırını sorduktan sonra, köydeki herkesin burnunda tüttüğünü ve kimsenin kendisini merak etmemesini söyledikten sonra, Biz burada var oldukça bilesiniz ki düşman bir adım bile ilerleyemeyecektir tümcesi ile bitiriyordu. Tam zarf kapatılırken Ali " iki üç satır daha ekleteceğini" söyleyerek Mektubun sonuna şunları yazdırdı. " Anacığım, beni buraya gönderirken kafama kına yaktın ama, Burada komutanlarım da, arkadaşlarımda benle hep dalga geçiyorlar. Cepheye gitmek sırası yakında inşallah kardeşim Ahmet'e gelecek, Onu gönderirken sakın kına yakma saçına. Burda onunla da dalga geçmesinler. Tekrar ellerinden öperim anacığım." Gelibolu'da savaş giderek şiddetleniyordu. ingilizler kesin sonuç almak için tüm güçleriyle yükleniyorlardı. Cephede savaşan askerlerimiz önceleri birer, birer, sonraları beşer,beşer, Onar, onar şehit oluyorlardı. Gelen destek güçleri de yeterli olmuyor, onlarında sayıları giderek azalıyordu. Gelibolu düşmek üzereydi. Kınalı Ali'nin komutanı bu durum karşısında çaresizdi. Kendi bölüğü henüz sıcak temasa hazır değildi. Genç erlerine insan bedeninin süngü ve mermilerle orak gibi biçildiği bu cepheye göndermek zorunda kalmaması için Allah'a dua ediyordu. Komutanlarını düşünceli ve sıkıntılı gören Kınalı Ali ve arkadaşları, komutanlarına gidip, ondan kendilerini cepheye göndermesini istediler.Askerlerinin ısrarları üzerine komutanları daha fazla direnemedi ve ölüme gönderdiğini bile, bile bu isteklerini kabul etmek zorunda kaldı. Kınalı Ali ve arkadaşları, sevinç çığlıkları atarak cepheye hayır, bile,bile ölüme gidiyorlardı. O gün güle oynaya Gelibolu cephesinde ölümle buluşacakları yere koşan Kınalı Ali'nin bölüğünden tek kişi geri dönmedi. Gidenlerin tümü şehit olmuştu. Bu olaydan kısa bir süre sonra Kınalı Ali'ye anne, babasından mektup geldi. Onun yerine komutanı aldı mektubu ve buruk bir ifade ile okumaya başladı. Cepheye gitmeden önce arkadaşlarına yazdırdığı mektubuna aile adına babası yanıt veriyordu. " Oğlum Ali, nasılsın, iyi misin? Gözlerinden öperim, selam ederim. Öküzü sattık, parasının yarısını sana gönderiyoruz, yarısını da yakında cepheye gidecek küçük kardeşine veriyoruz. şimdi öküzün yerine tarlayı ben sürüyorum. Fazla yorulmuyorum da. Sen sakın bizi düşünme." Babası mektupta köydeki herkesten akrabalarından haberler verdikten sonra "şimdi ananın sana diyeceği var" diyerek sözü ona bırakıyordu. Mektubun bundan sonraki bölümü Kınalı Ali'nin anasının ağzından yazılmıştı şöyle diyordu anası: " Oğlum Ali, yazmışsın ki kafamdaki kınayla dalga geçtiler. Kardeşime de yakma demişsin. Kardeşine de yaktım. Komutanlarına ve arkadaşlarına söyle senle dalga geçmesinler. Bizde üç işe kına yakarlar; 1 - GELİNLİK KIZA, GİTSİN AİLESİNE, ÇOCUKLARINA KURBAN OLSUN DİYE 2 - KURBANLIK KOÇA, ALLAH'A KURBAN OLSUN DİYE 3 - ASKERE GİDEN YİĞİTLERİMİZE, VATANA KURBAN OLSUN DİYE... Gözlerinden öper, selam ederim. Allah'a emanet olun " Ali'nin mektubu okunurken ve çevresindeki herkes onu dinlerken, hıçkıra, hıçkıra ağlıyordu... " (Bu mektubun aslı Çanakkale Müzesindedir.)

Canakkale Sehitlerine-Sehit onbasi KINALI Ali.. http://www.youtube.com/watch?v=23gz433JR-4&feature=related

O günden bu yana yenilgiyi kendine yediremeyen Emperyalistler dün olduğu gibi de bugün yeni yeni senaryolarla bu ülkeyi bölmeye askerlerimizi şehit etmeye, ettirmeye devam ediyor. Edeceklerde. Yeni yeni ağıtlara imza attırmaya da. Fakat onlarda biliyor ki güçleri yetmeyecek. Biz Anadolu kadınları oldukça… Biz doğurdukça. Kaldırmaya çalışsalar da şimdilerde Atamızın resmini TL lerin üzerinden. Biz anlatacağız. Öğretmenlerimiz anlatacak. Onların nemenemen bişey olduklarını, kime ve neye hizmet ettiklerini çocuklarımıza. Onun için başaramayacaklar.

Sehit Askerin Son Mektubu... http://www.youtube.com/watch?v=Q-64qT-SmQ8&feature=related

Ruhi Su Yemen Türküsü.. http://www.youtube.com/watch?v=5wWbCDduYBM&feature=related

Bu zafer kolay yazılmadı. Kolay da kaybedilmeyecek. Bu tarihi yazanlara selam olsun. Yediden yetmişine, erkeğine kadınına, tepeden tırnağa hepsine saygı ve hürmetlerimle.

30 Ağustos Zafer Bayramınız Kutlu olsun.

 
Toplam blog
: 669
: 1503
Kayıt tarihi
: 19.01.07
 
 

Bir on dört mart sabahı güneş henüz arz-ı endam ederken üzeri yongalarla kaplı, küçük pencereli, ..