- Kategori
- Tarih
Çanakkale ünlemesi
Karadeniz uşaklarının yetiştiği o kutsal savaş Sakarya kanlı oluk olmamıştı henüz, Çanakkale 250 bin yiğidin destanını yazıyordu. Büyük komutan her ikisinde de yol gösterdi Mehmetciğe: "Ben sana ölmeyi emrediyorum!" ünlemesi dağı ovayı tuttuğunda "Çanakkale geçilmez!" yazıyordu tarih!
GÜN
gizil gözlerdir çocuk
yankısı göklerde
Gün dönmüştü. Akşam bozkırda yalnızlığı çoğaltıyordu. Doğa alabildiğine uzayıp gidiyordu. Kimseler, bir kuş, bir yırtıcı hayvan, tilki, tavşan hiçbir şey görünmüyordu. Bu uzayan boşluk, sessizlik dinlendirirken korkutuyordu da insanı. Sanki kimsesizdi bu topraklar. Bu duygu bozkır akşamlarında nasıl da çoğalıyordu; belki de ben böyle düşlüyordum. Oğlu askerde, dağlarda olan yüreklerin bir çığlığı olsa gerekti bu.
Yola koyulduk yeniden. Osmancık’ı geride bırakırken Samsun’a doğru yönelmişti arabamız. Çorum’la Samsun arası birkaç saatlik yoldu. Otobüs Karadeniz’e ulaştığında adam boyu dalgalarla ünlü denizin soyluluğu göründü. Ulusun kara gününde kurtuluş bayrağını bu deniz taşımıştı. Kimseler bilmeden ateşi yakacak kişi dev dalgalarla boğuşarak ayak basmıştı Samsun’a. Yurt işgal edilmiş, ulus yok olma noktasına gelmişti.Otobüs Samsun’u geçerken şaha kalkmış atın üstündeki anıtını gördü. Koltuk arkadaşını dürtükledi.
- Bak Atatürk anıtı!
Koltuk arkadaşı:
- Hey gidi adam sana neler borçluyuz neler!...
İşte yine şiir yaşananları anlatıyordu üzünçle, coşkuyla :
demir al gün
kıyısına anadolunun
korkusuz
eskitme yıllar
adı tarihe kalan
kutlu
yürür engin sular
genç kaptan
yaşlı gemi
kıyı kıyı
eskimez adam
bırakır mayıslar
uzuyor ötesi
deniz kaçkını kentler
tutuşur gece
tanır uğrak limanları
yüzünde dev dalgalar
karadenizin
yürüyor dağlarla
merdivenli yol
kuşatılmış
dirilir batık öykü
aydın günler
boydan boya
koy usunu
demir al
kutlu gün
Her ikisi de duygulanmıştı şiirin yarattığı coşkuyla.. Kurtuluş Savaşı günlerini yaşayan, yaşatan şiir damla damla gözlerden yaşların düşmesine izin vermişti. Şiirle yurt, ulus yeni açmazlarda yol aradı kendine. Nasıl aşarız çıkmazları diye yol boyu konuştular iki koltuk arkadaşı.. Kimi yerde ayrılığa düştüler, kimi yerde birlikte vahlandılar.