Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Kasım '12

 
Kategori
Siyaset
 

Çare, aydın ve halk buluşmasındadır

Çare, aydın ve halk buluşmasındadır
 

Ülkemiz olağanüstü bir dönemden geçiyor. Kürt halkının iradesini baskılamış kimi ağalar, aşiret reisleri,  cemaat önderleri ve PKK ülkemizin bir kısmında ABD’nin, AB’nin desteğiyle Kürdistan Devleti kurma hevesindeler. PKK yaptığı eylemlerle açıktan devlete meydan okuyor, ortalığı yakıp yıkıyor. Türkiye Cumhuriyeti Ordusu generallerinin yaklaşık üçte biri tutuklu ve hükümlü. Ülkede üretip de sıkıntıya düşmeyen hiç kimse yok gibi. Dünyanın en pahalı yakıtını biz kullanıyoruz. Gençlerimiz işsiz, iş bulabilenler karın tokluğuna çalışıyor. Emperyalizme bağımlılık o hale gelmiş ki iktidar da muhalefet de baskı altında. Bize Atatürk’ü ve O’nun anlayışını ortadan kaldırın, kurduğu Cumhuriyeti tasfiye edin diyorlar. Ele geçirdikleri medya aracılığıyla algılarımızda oluşturulan gerçeklik, acı gerçeği görmemize engel oluyor. Ona rağmen toplum bu durumu hissediyor ve homurdanıyor.

Ya bir çıkış bulacağız ya da daha kötü günlere doğru sürükleneceğiz. Gidişatı okumak, durumu sorgulamak, tavrımızı ve yerimizi yeniden belirlemek milletimizi oluşturan her birey için ivedi hale gelmiştir.  Bu süreci kazasız belasız atlatmanın ön koşulu önce kendimizi sorgulamak ve kendi gerçeğimizle yüzleşmektir. Ben kimim? Ne istiyorum? Kimlerle ne yapmaya çalışıyorum? Doğru zamanda, doğru yerde, doğru insanlarla birlikte miyim?  Birlikte yürüdüklerim ile beklentilerim örtüşmekte midir? Söylemlerde ve eylemlerde tutarlılık var mıdır?

Toplumun her homurdanması bir hoşnutsuzluk ifadesidir. Bu çözülmesi gereken bir sorun var, arayış içindeyim, önder arıyorum demektir. Milletimiz pek çok defa homurdanmıştır, arayışa girişmiştir ve her defasında seçeneği önüne emperyal güçler koymuştur.

Bu esas sorunumuzun halkla değil aydınlatma işlevini yerine getiremeyen aydınlarımızla ilgili olduğunun kanıtıdır.

Her prof. ünvanı alanı, her üniversite diplomasını çerçeveletip asanı, eline kalem alıp yazanı, televizyonlara çıkıp ahkâm keseni aydın zannedersen olacağı budur. Gerçek aydını bileceksin, hissedeceksin. Değeri gerçek aydına vereceksin. Aydınla aydın olmayanı ayırt etmek en önemli meziyetin olacak.

Kimdir gerçek aydın? Gerçek aydın okuyandır. Tezin, anti-tezine bakabilen, sentez yapabilendir. Anlayan, anlatandır. Ben için susmayan, biz için konuşandır. Gerektiğinde çizmeyi giyen, hapisten, zulümden, zalimden korkmayandır. Tehlikeyi hissedendir, uyarandır, duyurandır. Düşünendir, paylaşandır, ışık tutan, yol gösterendir. Önce vatan ve bağımsızlık diyendir. Kim olursa insanı, hayvanı, tüm canlıları sevendir. Güzel sanatların tümüne ilgi duyan, derinlemesine duygulanandır. Söylemi ile eylemi birbirini tutandır.  Halka uzak durmayan, halkı aşağılamayandır. Savaş değil barış isteyendir. Paraya, pula, şana, şöhrete tamah etmeyendir. Hırsı aklının önünde olmayandır.

Demokrasiye inananların yönünü dönmesi gereken yer halktır. Halkın bakması gereken yer ise gerçek aydınların önermelerini kaale alan siyasi oluşumdur. Böylesi bir siyasi oluşum ve önderlik var ise halk doğru şeyler yapar. Yoksa karşılacağı durum;  “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmaktır” ya da “Suya götürülüp, susuz getirilmektir.”  

 
Toplam blog
: 114
: 860
Kayıt tarihi
: 29.12.06
 
 

Osmaniye Düziçi doğumluyum. Sınıf öğretmenliği, ilköğretim müfettişliği, il milli eğitim müdürlüğ..