Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Ekim '14

 
Kategori
Deneme
 

Çatlak Kova

Çatlak Kova
 

Yine bir kurban bayramını idrak etmenin telaşı, sevinci coşkusu içinde koşuşturup durduk.

Nere de o eski bayramlar dedirtecek gelenek, görenek ve adetler kalmasa da; yine caddelerde kurbanlık boğa kovalayan kurban zedeleri, kurbanlık koçu keserken kendini kesenleri ekranlarda ibretle izledik. Ders almayı bir türlü keşfedemedik. Her yıl aynı sakarlık/ aynı beceriksizlik dizi film oldu.

Sanata ve sanatçıya karşı bigâne olan insanlarımız kendi oynadıkları kurban filmini gözlerini kırpmadan izleyip kendi sakarlığına görmekten keyif alıyor.

Türkiye’nin gündeminde kurban kesmekten, kurban bayramı kutlamaktan daha güncel gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeleri konuşmak, yazmak düşerdi kaleme! Lakin ağzınızdaki kurban lezzetini kaçırmak istemedik ve size kısa bir hikâye seçtik!

Buyurun birlikte okuyalım ve hikâyenin mesajından az da olsa kendimize bir pay çıkartalım.

Hindistan'da bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine uzanan uzun yolu dolu olarak tamamlarken, çatlak kova içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş. Bu durum iki yıl boyunca her gün devam etmiş. Sucu her seferinde patronunun evine sadece bir buçuk kova su götürebilirmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan dolayı utanç duyuyormuş. İki yılın sonunda bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş:

- Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum.

- Neden? diye sormuş sucu. "Niye utanç duyuyorsun?" 

Kova cevap vermiş:

- Çünkü iki yıldır çatlağımdan su sızdığı için taşıma görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Benim bu kusurumdan dolayı sen bu kadar çalışmana rağmen, emeklerinin tam karşılığını alamıyorsun.

Sucu şöyle demiş: 

- Patronun evine dönerken yolun üstündeki çiçekleri fark etmeni istiyorum.

Gerçekten de tepeyi tırmanırken çatlak kova patikanın bir yanındaki yabani çiçekleri ısıtan güneşi görmüş. Fakat yolun sonunda yine suyun yarısını kaybettiği için kendini kötü hissetmiş ve yine sucudan özür dilemiş. Sucu kovaya sormuş:

- Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu ve diğer kovanın tarafında hiç çiçekler olmadığını fark ettin mi?

Bunun sebebi benim senin kusurunu bilmem ve ondan yararlanmamdır. Yolun senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün biz ırmaktan dönerken sen onları suladın. İki yıldır ben bu güzel çiçekleri toplayıp onlarla patronumun sofrasını süsleyebildim. Sen böyle olmasaydın, o evinde bu güzellikleri yaşayamayacaktı, demiş! Keşke su taşıyan saka kadar ince düşünecek bilince sahip olsaydık demeden edemiyor insan.

Bayramınız canı yürekten tebrik ederim.

 
Toplam blog
: 380
: 438
Kayıt tarihi
: 27.08.07
 
 

Karanlığın düşmanı Işık! Gecenin zifiri karanlığı, şafak sökerken yerini, ufukta yükselen Güneş Işı..