- Kategori
- Şiir
Çay kaynar çayın içinde
Bir martı (Sanal ortamdan alıntıdır).
Gün doğuyor kıpkızıl
Dalgalar depremler
Neden kıpırdıyor.
Ya bir martının sırtında
Ya da Dikmen yamaçlarında bir can
Üşüyor ürperiyor ellerim
Sen orada
Ben burada
O gün bugün değil
Her şeyin bir sırası
Her çağın bir çıkışı vardır.
Tartamadım sevgi mi uçar gider
Dağların ardına doğru usul usul
Yürekler mi erir günü güne ekleyerek
Bedeli ne kadar da ağırmış sevginin
Bir martının sesine takılınca umut
Bir tutam tuz
Bir dilim ekmek
Sen bir Amazon
Ben de bir kaçak.
Senin pencerenden
Ne dere tepe Çayeli görünür
Ne de sisli puslu Ankara
Deprem vurup geçiyor herşeyi
Soysuzlara yine gün doğdu
Evler yükseldikçe sevinen sevinene
Vurup geçiyor deprem yüreklerimizden
Yek tek uçuşuyor canlar
Karanlık basırıyor birden
Yine karanlık o an
Ne senin pencerenden
Ne de yüzbinlerin canından
Sorumlu değil hiç bir kul
Hiç bir el
Hiç bir izin
Hiç bir yüz kızarmaz artık
Bir demir yumruk gibi gelmiş
Bir kopuş başlamış gibi
Duydular tek tek
Uyanmak gibi bir düş olsa gerek
Özgür yargı kimin nesine
Gün batıyor kıpkızıl.
Üç yüz yıldan uzun sürdü bu kıpırtı
Gönülleri umut dolu analarımız
Atalarımızı anlatıyorlar bıkmadan
Her dağın çağıl çağıl bir suyu vardır
Şimdi sisli bir yamaçta kestirelim
Düşünelim bıkmadan
Yine gün doğacak
Belki peş peşe ürpertiler sardı her yeri
Bizi kim bekler evlerinde
Kuşların cıvıltısı hangi umut için yükselir
Ellerin sıcaklığı
Gözlerin kısıklığı nedendir
Kılıç yerine sabır
Can almanın yerine sevgi getirdi güneş
Dillerinin ucunda bir bir
Anka kuşları
Üç yüz yıllık ürpertimiz diriliyor yeniden.
Yine umulmadık içten bir darbe var
Depremler dalgalar sarıyor bizi
İvme kazanınca karanlıkta kin
Birden bir bastırınca önce ayaz sonra kar
Yine kapılara geldi dayandı kış
Ne zeytin dalında umut
Ne fındık kabuğunda ses
Gençler döner durur
Evin içinde
Sen orada ben burada
Çay kaynar çayın içinde.
Bilirim
Senin yanıbaşından
Bulutlar yükselir
Kuşların sesi martıların sevinci
Depremler dalgalar gelirler peş peşe
Hepsi birer özlemdir
Elimizden uçup giden dağlara denizlere
Biliriz
O evlerde iki bin yıl yüklüdür en az
Köpekler ile atlar birbirine yoldaş mıdır
Ana gibi yar bulamadık
Kim nerede sevgiye kucak açar
Umut hangi inadın içinde
Hangi martının göğsündedir?
Soldu yapraklar suların üstüne kapanarak
Kar kış yağmur geldi işte
Aç değil hiç biri
Yine bıkmadan ötüşüyor martılar
Benim dört bir yanım taş
Sen bir Amazon
Ben de bir kaçak.
Ankara puslu seçilmiyor
Dikmen sırtlarına çıktım kar boran içinde
Ankara anlaşılmıyor nal seslerinden.
Sana bir şiir yolladım dün altında ben
Bir demet dağ çiçeği topladım
Kızıl, sarı, mor
Her birinde bir umut sezdim
Buğularıda uçuşuyor arılar
Saçlarım yine tel tel gümüş gibi inan
Bil ki
Martıların sesi hiç gitmiyor
Kulaklarımdan.