Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

12 Aralık '14

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

ÇAYIR GÜZELİ

ÇAYIR GÜZELİ
 

internetten alıntıdır


 
Normal seyreden hava koşulları sebebiyle yağmurlu soğuk bir hava hakim Aralık ayına. Şimdilerde her havayı seviyorum, temiz ve soğuk havanın suratıma çarpıp beni kendime getirmesini, ciğerlerimi doldurmasını, canlandırmasını,... Arada açıp da kemiklerimizi ısıtan güneşi daha fazla. Evin içinde oynayan kızların sorularına cevap veriyorum, kavgalarını ayırıyorum. Sürekli bir hareket. Elif Azra'yı rahat bırakmadığında ki genelde bırakmıyor, bazen canıma yettiğinde Azra'yı karşıma alıp ne olduğunu sorduktan sonra "Anne, Elif benim saçımı çekti" diyor. "Sende onun saçını çek kızım. Bak sen daha uzunsun, daha güçlüsün neden ağlamak yerine kendini savun muyorsun? Sana haksız yere bir vurana sende öyle bir geçir ki bir daha sana yaklaşmaya cesaret edemesin." diyorum. "Ama o benim kardeşim" diyor. "Ye dayağını otur o zaman sakın ağlama." diyorum.  Elif, dikkatle dinliyor beni, sonrasında anında barışıyorlar. Yuvada arkadaşlarından biri Elif'e ya da başka bir arkadaşına bir şey yapmaya kalktığında onu savunmak adına kaplan kesiliyormuş. 
 
Yuvanın öğretmeni konuşturmuş bu kadar sakin bir kızın bir haksızlık karşısında neden bu kadar tepki verdiğini. Konuşmuş çocuk aklı ve diliyle. Böyle öğretilmemeli diye beni uyarmak istiyor öğretmen. Böyle öğretilmeli diyorum inançla, kötülüğün sonu yok Zehra Hanım, kötüye-kötülüğe fırsat verildiğinde kötülük-eza-ceza büyüyor sadece. Toplumun içinde kötüler her daim var illa ezmek isteyecek birileri, eksikliklerini-egolarını tatmin için hırpalamak isteyenler olacak yok yere, İlk başta dur demek de fayda var, siz daha çok gençsiniz bir gün ne dediğimi anlarsınız. Ha umarım anlamadan yaşamak kısmet olur size diyorum. Güzel ve iyi bir insan gülüyor "Siz yine de biraz yumuşatarak anlatın" diyor. Olur diyorum ama sadece onu ikna etmek için biliyorum ki ben de değişmeyeceğim. 
 
Azra'nın üzerinde mor-lila karışımı, fırfırlı, yerlere kadar uzun bir gösteri elbisesi var. Komşumun torunundan gelme, üzerinden çıkarmıyor, kafasında bir yazma, saçlarının altından bağlanmış, elbisenin üzerinde başka bir yazma belinden bağlı. Kafasındaki siyahlı-beyazlı, belindeki kahverengi-turunculu. O kendini kraliçe sanıyor, Elif komikliğin farkında alay ediyor, durmadan kızın biryerlerini çekiştiriyor. Öbürü bağırıyor, ben "Kiminle alay etmiştim acaba?" diye düşünürken aklıma Çayır Güzeli geliyor. Onunla hiç alay etmemiştim ama hep dikkatimi çektiğini biliyorum. 
 
İlk gençlik zamanlarım, Kadıköy Bahariye'nin, Altıyol'un, Moda'nın hayalet Çayır Güzeli Adalet'i hatırlamak iyi şeyler hissettiriyor. Kafasında kocaman çiçekli hasır şapkası, renkli uzun fırfırları bol eteği, boynunda ipekli fularları, boncuklu kolyeleri, iki kolunda birden rengarenk boncuklu bilezikleri, dantelden örülme çantası, uzun boylu, ince, zarif, güzel ve hiç konuşmayan Adalet. Kimileri çok sevdiği kocası aldattığı için kimileri kocası trafik kazasında gözünün önünde öldüğü için böyle olduğunu söylerlerdi. Herkesin ortak bildiği kocasının albay olduğuydu. Çocuk gözlerim onu gördüğünde üzerindeki renklere takılırdı  anlamadan severek. Şimdi olsa mutlaka tanışıp konuşmak, inatla konuşturmak istediğimi düşünüyorum sonuna kadar anlayabilmek için.  Hiç anlaşılmadan hep göz önünde ve de suskun bir kadın! Arada sessizce bir şeyler sorardı birilerine, bana da sorsun isterdim. Hiç sormadı.  Kendi süslü kıyafetlerine benzer giyimli bir kız çocuğu vardı yanında. Farklı bir zamandan farklı bir ülkeden gelmiş gibi kimseye benzemeyen prenses edaları ve halleri. 
 
Ölmüş müdür? O zamanda yaşı belli olmamakla birlikte bana göre bayağı büyük gelirdi. Acaba çocukluk haliyle her otuza geleni yaşlı sandığım için düşündüğümden daha mı gençti? Bilmiyorum. Biri biraz abartılı bir şey giyse, görenler hemen Çayır Güzeli gibisin derdi. Bu cümlenin içinde, hem söyleyen hem söylenen için hiç kötülük olmazdı. Öylesine kabul görmüş bir sevgi barındırırdı görüntüsüyle yaşadığı ortama. Film karakteri görüntüsünde, uzun boyunlu, kafası dik yürüyen bu kadını severdim. Şimdiki aklım olsa mutlaka tanırdım.  Onu o hale sokan hikayeyi merak ettim birden. Bilsem de hiç bir şeyin fark etmeyeceğini de biliyorum şimdilerde. Yaşananlar yaşanıyor bir şekilde. En sevdiğin olsa bile anlatamıyorsun, dinletemiyorsun doğru sandıklarını. Herkes neye inanıyorsa onu kabul ediyor, nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşıyor. İstemeyeni ne mutlu edebiliyorsun ne de değişmesine yardımcı olabiliyorsun. 
 
Ölmüşsen rahmetler olsun, mekanın cennet olsun Çayır Güzeli. Bir kadın geçti Kadıköy'den artık hatırlanmasa da iz bırakan. Şimdilerde olsa basarsın düğmeye çekersin resmini ama o zaman... Dua okuyorum içimden, kızlar sakinler ama az sonra ne olur bilinmez. Yazayım diyorum, yazayım belki bir tanıyan çıkar da başka bir ayrıntı daha canlandırır hafızamda. Evdeki Çayır Güzeliyle işimiz var kendini gerçekten kraliçe sanıyor, biraz daha uzarsa bir uzmana danışırım ama şimdilik öyle güzel salınıyor ki evin içinde ancak görünce inanırsınız ne demek istediğimi. İki ailenin de insanları geçiyor gözlerimin önünden, kimselere  benzemeyen bir edası var. Güzel kaderler diliyorum evimin içinde salınanlarla birlikte bütün Çayır Güzellerine. 
 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..