Çekecek bir “Van minut” daha…

Memlekette kan gövdeyi götürüyor…

Bir tarafta teröre kurban verdiğimiz insanlarımız, şehitlerimiz…

Diğer yanda, sadece amacı “İnsani yardım“ olan ve Filistin’deki insanlara özellikle ilaç yardımı götüren gemilere İsrail askerlerinin saldırısı ve hayatlarını kaybedenler…

Ve saldırılan gemi, Türk gemisi…

Şimdi soruyorum…

Başbakan nerede?

Dışişleri bakanı nerede?

Genel Kurmay Başkanı nerede?

Hepsi de yurt dışında, iyi mi?

Geçtik burayı, hain saldırının ne zaman nereden geleceği elbette belli değil, ya yardım götüren gemilerin geleceği? O en azında tahmin edilebilir, düşünülebilir bir şey…

İsrail denilen tükürük ile boğulacak kadar bir ülke, bütün dünyaya kıç kadar yerden kafa tutuyor…

Klasik laf…

Dışişleri Bakanlığı, olayı en ağır şekilde protesto ettiğini açıklar ki öyle oldu…

İsrail büyükelçisi dışişleri bakanlığına davet edilir, ortalık aya kaldırılır…

Sonra?

Sonrası “Malum” değil…

Ama bir şey “Malum” oluyor bana…

Başbakan “Van minut” demeyi ihmal etmeyecek. Hatta daha da ileri gidecek, en ağır (Her tarafı ağır olsa ne yazar) lafları peşi peşine sıralayacak…

Hemen herkes İsrail’i kınayacak, ama hiç kimsenin kılı kıpırdamayacak, ölen, öldüğü ile kalacak, bu böylece bir tarafa not edile ve de takip edile…

Milletler, İsrail’in karşısına çıkmaya cesaret edecek mi? Daha doğrusu laf dinletebilecek mi?

Bölge ülkeleri, İsrail’i tükürük ile boğmaya cesaret edebilecek mi?

Bir; İsrail’in nükleer silahı var…

İki; Amerika arkasına, çünkü Ortadoğu bölgesindeki planlarına uygun bir şey çıktı. Savaş çıkarabilirse, yeniden siyasi harita oluşturabilecek ve bu nedenle de İsrail’in arkasında olacak…

Başbakanım neredesin?

Gel de bir “Van minut” daha çek şu İsrail denen heriflere…

Herkesin umudu sende, sen olmasan var ya…

Halimiz harap doğrusu. Bak ne güzel, Arjantin’de Atatürk anıtı açılmıyor diye oraya gitmedin. Gel de şu İsrail’in eleğini boynuna bi takıver n’olur!...

31 MAYIS 2010