Cemaat ve kitap

Din duygularını kullanarak, dini inaçları yüzlerine maske çekenleri saymazsak insanın dini inançlarına saygı, insanlık gereği.

Cemaatler aslında sosyolojik bir olay olarak görülür; toplumu oluşturan bazı bireylerin bireylerin, inançlarından ötürü bir araya gelerek, inandıkları konuları paylaşmalarına cemaatçilik diyebiliriz.

Geri kalmış ülkelerin toplumsal sorunlarından, başta işsizlik olmak üzere, gelir dağılımındaki aşırı dengesizlik, sınıflar arası keskin yaşam farklılığı, küresel değişimden, teknoloji ve endüstrinin getirdiği sıkıntılardan kurtulma, kaçma ihtiyacı ile birlikte, aynı kader ve inancı paylaşan insanlar, dayanışma ve yardımlaşma amacı ile çeşitli adlar altında bir araya gelmelerinden cemaatçilik ortaya çıkar.

Örgütlenmiş bir cemaat, politika içinde siyasi bir güç olmaktadır.

Cemaat katılımcılarının bilgi ve kültür seviyeleri düşük olduğunda, cemaat liderine körü körüne bağlılık doğar.

Cemaat liderleri tıpkı feodal yapıdaki şeyhler, ağalar, beylerde olduğu gibi siyaset yapısının içinde aktif olarak yer alarak politikayı etkiler. Bu durumu inceden inceye iyi analiz eden egemen dış güçler, medyayı kullanarak cemaat liderlerine her türlü imkanı sağlar.

Başta bürokrasi olmak üzere, cemaatlerin siyaset içinde, ulusal ve uluslararası ticarette aktif rol oynadıkları görülmektedir.

Uzun yıllardır rejimle barışık olmayan ama bunu yeri ve zamanına göre gizleyebilen cemaatçiliğin geldiği nokta, gazete manşetlerine çıkan kitapta bir daha gözler önüne serilmektedir.

"Susurluk olaylarında devletin içindeki çeteleri açıklayan, görev yaptığı her yerde yolsuzlukla mücadelede isim yapan Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, “Haliç’te yaşayan Simonlar; Dün Devlet Bugün Cemaat” adlı bir kitap yazdı.

Emniyet Müdürü Avcı, kitabında "Ergenekon" ve "Balyoz" davalarını, polis teşkilatının içindeki cemaatlerin nasıl örgütlendiğini, CHP eski lideri Deniz Baykal’ın istifasına yol açan kasedi, generalleri istifaya zorlayan telefon konuşması kayıtlarını ve Türkiye’yi derinden sarsan daha pek çok olayı sorguluyor. Avcı, kitabında son dönemde gördüğü tabloyu şu şekilde tasvir ediyor;

“Gördüğüm manzara korkunç; kadrolu devlet adamları devleti yönetmiyor, Emniyet Genel Müdürü, hatta İçişleri Bakanı haklı olduğunu bildiği bir kişiyi, doğruluğundan emin olduğu bir olayı ya da davayı savunamıyor, güvendiği ve inandığı adamları tuzağa düşürülüyor, haysiyetleri ile oynanıyor ama onlar bu kişilere sahip çıkamıyor. O zaman bu teşkilatı kim yönetiyor? Bu kamu gücünü kimler gasp etmiş kullanıyor, gücün sahibi olması gerekenler ellerindeki gücün gaspına neden ses çıkarmıyor, güçlerini geri almak için çabalamıyorlar? Dinleniyoruz, hepimizi dinliyorlar korkusunu hiçbir zaman ciddiye almadığını ama kendisinin de kanunsuz şekilde dinlendiğini keşfettiğinde büyük bir şok yaşadığını anlatan Avcı, binlerce insanın aynı şekilde dinlendiğini, hâkimlere, savcılara bu kayıtlarla şantaj yapıldığını belirtiyor."Milliyet com.

Emniyet Müdürü Hanifi Avcı'nın, Haliç'te Yaşayan Simonlar; Dün Devlet, Bu gün Cemaat adlı kitabı Türkiye gündeminde bir hayli tartışılacağa benziyor.

Hüseyin Seyfi