- Kategori
- Edebiyat
Cengiz Dağcı
Cengiz Dağcı
Okuduğum ilk kitabı olan “Onlar da İnsandı” adlı eseri tanıtmadan önce, Cengiz Dağcı’yı daha yakından tanıyalım istedim.
Buyurun usta yazar Cengiz Dağcı’yı okuyun.
Geçtiğimiz Ekim ayında bir Pazar günü evde can sıkıntısı içinde otururken, TV kanallarını tarıyordum.
Tam o sırada TRT’de yaşlı, tonton, hoş sohbet, adının sonradan Cengiz Dağcı olduğunu öğrendiğim bir yazarın konuşması gözüme çarptı.
Çok kitap okumama rağmen böyle bir yazarı duymamam tuhaf geldi ve belgeselin tamamını seyrettim.
Belgeselin sonunda, Cengiz Dağcı’yı bir ay önce kaybettiğimiz yazıyordu. Allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun.
92 yaşında yaşamakta olduğu Londra’da hayata gözlerini yuman Cengiz Dağcı’nın çocukluğu Kırım’ın Kızıltaş Köyünde geçmiş. Akmescit'te ortaokulu bitirdikten sonra Kırım Pedagoji Enstitüsü ikinci sınıfında iken II. Dünya Savaşı patlamış.
Enteresan olan şu ki Türkiye’yi çok fazla görüp bilmemesine rağmen, tüm romanlarını mükemmel bir Türkiye Türkçe’si ile yazmış Dağcı.
1941'de Ukrayna cephesinde Almanlara esir düşmüş. Savaştan sonra Kırımlı Tatar Türklere yapılan zulmü yaşamış. Eserlerinde çoğunlukla Kırım Türkleri'nin Sovyet zulmü altındaki hayatını anlatmış.
Romanlarının adından bile Dağcı'nın çilesini, hüznünü ve hasretini anlayabiliyoruz. Korkunç Yıllar (1956), Yurdunu Kaybeden Adam (1957), (1958), Ölüm ve Korku Günleri (1962), O Topraklar Bizimdi (1966), Dönüş (1968), Genç Temuçin (1969), Badem Dalına Asılı Bebekler (1970), Üşüyen Sokak (1972), Anneme Mektuplar (1988) ve diğerleri.
Kırım, Kırım Türkü/Tatarı denilince yüreğimizin bir köşesi derinden sızlar. Türk ve dünya tarihinin bu en mazlum, en mağdur fakat en haysiyetli insanları, son yüzyılda soykırıma marûz kalmışlar, katledilmişler, sürülmüşler, lâkin gözlerden uzak sessiz sedasız nice destanlar yazmışlar.
Kırım Türkleri'nin acıları vatanlarını kaybetmekle son bulmamış; Rus tahakkümü altında asimilasyona, mecburî göçe, dinî ve kültürel baskılara maruz kalmışlar.
Sovyet yönetiminde ise, millî kimlik ve şuurlarını unutmayı hâlâ kabullenmemekte direnen Kırım Türkleri'nin kaderi ise, 1943-1944 yıllarında bir insanlık trajedisi olarak nitelendirebileceğimiz sürgünler ve genocid (soykırım) cereyan etmiştir.
Kırım Türkleri'nin çilesi maalesef bugün hâlâ devam etmekte.
İşte Cengiz Dağcı, bu mezalimi bizzat yaşamış ve romanlarında hazin bir şekilde anlatarak tarihe mal olmasını sağlamıştır.
II. Dünya Savaşı'nın son yıllarında Kırım Türkleri'ne uygulanan soykırım karşısında ne yazık ki Türkiye sessiz ve seyirci kalmış.
Rahmetli Cengiz Dağcı haklı olarak bu tutuma çok üzülmüş ve kırılmış. Buna rağmen Dağcı Türkiye'yi ziyaret etmek istemiş fakat bu talebi reddedilmiş Son dönemde 1999, 2005 ve 2009'da Türkiye'ye davet edildiyse de gelmek istememiş.
Herhalde bu bakımdan haksız sayılmazdı.
Rahmetli Cengiz Dağcı'ya, Türk diline ve kültürüne hizmetlerinden dolayı çeşitli ödüller verilmiş.
Kırım Türkü'nün çilesini bütün dünyaya ve Türkiye'ye anlatan ve tanıtan usta yazara hepimiz şükran borçluyuz, Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun.
Cengiz Dağcı Belgeseline aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
Saygılarımla,
http://www.youtube.com/watch?v=VsTwYh47pDo