Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

10 Haziran '07

 
Kategori
Kitap
 

Cervantes' in Don Kişot' u

Konuya geçmeden Cervantes’le ilgili bilgilerimizi hatırlamadan olmaz. Miguel de Cervantes 1547- 1616 yıllarında yaşamış büyük bir İspanyol yazarı. Yoksul bir aileye mensup. Üniversite eğitiminden sonra Roma’da kardinal Giulio Acqua Viva’nın mabeyincisi oluyor. 1571’de haçlı seferlerine katılarak İnebahtı Deniz Savaşı’nda sakatlanıyor. Bir süre sonra Türk korsanlarına esir düşüyor ve kurtuluşunun ardından İspanya’ya dönerek eserlerini yazıyor. 69 yaşında yoksulluk içinde hayata gözlerini kapıyor.

Kitapta Don Kişot, yanında yardımcısı olduğu halde hayali düşmanlarına şövalyeliğin asil prensipleri adına hücum eden ve her bir hamlede hastalığı biraz daha nükseden temiz yaratılışlı fakat bir o kadar gerçeklerden kopuk yaşlı bir şövalye karakteri olarak betimleniyor. Yardımcısı Sancho Panzo, efendisinin zaaflarını bilmesine rağmen bir lokma yiyecek bulmak, günü kurtarmak adına bunları kendi lehine kullanmanın becerisini göstererek efendisinin maceralarına ortak oluyor. Zaman, zaman uyarılarıyla efendisinin akıl dışı atılımlarına engel olmaya çalışsa da bunda başarılı olamıyor ve kendilerini bekleyen makûs talihlerine yenik düşüyorlar.

Sancho Panzo, sıradan bir köylü olmasına rağmen eğitimli bir aristokratta bulunması gereken ön görüye sahip. Bu ön görü kahramanın zekâ ve algılama yeteneklerinin fevkaladeliğinden değil yapılan işlerin alışıla gelenlere aykırılığının apaçık görülmesinden kaynaklanıyor. Sancho Panzo şaşkınlık içindedir. Kaderine ortak olduğu bu adamı durdurmalı mı yoksa onunla olan yolculuğuna devam mı etmelidir? Sonuç ta hikâye boyunca bu tereddüt devam edip duruyor. Skolâstik dünya görüşünün dışına çıkma cesaretini henüz ortaya koyamayan bir algılama içinde canlandırılmış bu karakter. Yukarıdaki bilgilere bakıldığında Cervantes, köylü tiplemesiyle haçlı seferlerine katılan ve bu seferlerde ne adına hareket ettiğinden pek emin olamayan halk yığınlarının endişelerini yansıtmış gibi. Efendisinin inandırıcılığını yitirdiğini, kendisini dahi yönetmekten aciz olduğunu görmekle birlikte yine de onun otoritesine sığınma isteği içinde hareket eden bir yığın. Ama karşı tarafında gücünün farkında olan umutsuz bir yığındır bu. Cervantes kendisini hangi karakterle özdeşleştirmektedir? Anlaşılması gerçekten zor bir konu. Gençliğini Şövalye kahramanlıklarını anlatan hikâyeler dinleyerek geçirmiş bir hayalperest asilzadenin macera tutkusunu tatmin için hayatla kavgaya tutuşması, aradığını bulamamanın pişmanlığı ve öfkesinde midir bu özdeşleşme? yoksa skolâstik öğretinin sorgulanmaya başlandığı Sancho Panzo karakterinde midir? Cervantes, yaşadığı çağın değerlerini kahramanları üzerinden sorgularken ne kadar da yalnız bir adam. Ruhunu şeytana satmış bir cadı olarak yakılabilirdi o dönemlerde. Şövalyeliğin amaç ve hedeflerini kabul edilebilir değerler ardına gizlenerek çevresine şuursuzca saldıran bir yapıya dönüştüğünü daha başka nasıl anlatabilirdi?

Yaşadığı çağda görüşleri pek kabul görmüş olmamalı. Yoksulluk içinde hayatını noktalaması bunu gösteriyor. Bir zamanlar uğruna savaş verdiği görüşleri bireysel yaşamının niteliğini değiştirmesine imkân vermemiş. O sonuçta kendi gerçekliğine dönmüş ve hayatını kaldığı yerden sürdürmüş.

 
Toplam blog
: 177
: 1268
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

1965 Almanya doğumluyum. Atatürk üniversitesi İlahiyat fakültesi mezunu olup, öğretmen olarak çalışm..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara