Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Eylül '08

 
Kategori
Deneme
 

Çeşitli eleman

Çeşitli eleman
 

Türkiye'de yaşıyor ve 28 yaşından gün almışsanız vay halinize.


Türkiye'de yaşıyor ve 28 yaşından gün almışsanız vay halinize.

Okulu er ya da geç bitirip bitirmediğiniz, işinizi ne derece iyi yapıp yapmadığınız, konuya ne boyutta hakim olup olmadığınız, bir işten ayrılıp yeni bir iş arıyor olmanız ya da alanınızda en iyi olmanız o kadar önemli değil.

Eğer 28'den gün almışsanız atılsınız demektir.

Özel veya kamuda sınava girerken, iş görüşmelerine giderken, CV oluştururken önünüze böyle bir kıstas konmakta.

Elbette belli meslekler, niteliklerine göre belli bir yaş sınırı arayacaklar. İşin gereklerine göre belli bir sınır konmasına kimse birşey diyemez ama bunun da belli bir sınırı yok mu sizce?

Bir yıl, bir ay, bir gün farkla sınava giremeyen, işe alınmayan çoğu arkadaş tanıyorum.

İyi derecede ingilizce bilmiyorsanız da yandınız gitti.

Hatta iyi derece biliyor olmanız da yeterli sayılmıyor. Bu iyi derecedeki İngilizce'yi hangi üniversitede hatta hangi lisede öğrendiğiniz önemli.

Okuma, yazma, anlama şeklinde İngilizcesi çok iyi olan çoğu arkadaşımın bitirmiş olduğu lise ya da üniversiteden dolayı sınava giremediğine, çoğu iş görüşmesinde başarısız kabul edildiklerine şahit oldum.

Türkiye öyle bir noktaya geldi ki. Gerek kamu gerekse özel sektör referanssız hiçbir istihdamda bulunmuyor. Sözkonusu kamu sınavı ise yazılısını binbir güçlükle geçtikten sonra binikincisine, yani sözlüsüne gelirsiniz. Yazılıda aldığınız başarı notu bir dereceye kadar önem arzeder asıl önemlisi size kimin ya da kimlerin referans olacağıdır. Yani torpili nasıl ayarlayıp ayarlamadığınızdadır düğüm.

Siz iyi bir referans bulduğunuzu sanırsınız ama sizden daha iyi referans bulanlar daha başarılı(!) olmuş olurlar.

Çoğu özel ve kamu sektör sınavı formalite icabı duyurulur ve binlerce insan bu ilana umut bağlar. Aslında alınacak olanlar belli bir liste halinde etkili ve yetkili kurullara bildirilmişlerdir. Sınava girmediği halde o sınavı kazanan kişileri tanıyorum ben.

Çoğu işyeri prezentabl olanları tercih etmekte. Yani eli ayağı düzgün, pantolonu gömleği ütülü, ayakkabıları boyalı ve konuşması kusursuz kişiler tercih nedenidir.

Kılık kıyafet elbette önemli bir unsur ama yüzde yüz etkili de olmamalı mantık olarak.

İş görüşmesine giderken ayakkabıları çamur olmuş, gömleği yağmurda ıslanmış, arada dili sürçen ve sırf bu yüzden başarısız sayılan arkadaşlarım da var benim.

Özelde ve kamuda ilgili alanda 3-5 yıllık deneyime sahip olma da belli bir tercih nedeni.

Belli sektörler eleman temini konusunda işin yapısı gereği bu kurala riayet etmek durumundadır. Ama bunun dışında kimse ben bu insanları yetiştirebilirim, tecrübe kazandırabilirim diye bu işe soyunmaz.

O tecrübeye sahip olan insanların nasıl tecrübe kazandıkları, onların belli bir noktadan başlamış oldukları es geçilir hep.

Kilosu fazla olduğu için, boyu 1.68'i geçmediği için, yeterli müşteri portföyüne sahip olmadığı için, ikinci bir yabancı dile sahip olmadığı için, 5 yıllık tecrübesi bulunmadığı için işsiz kalan çok tanıdığım var benim.

Sektör olarak, toplum olarak o kadar şekilci ve seçiciyiz ki; neyi nasıl seçtiğimizin farkında değiliz.

Bir işin nasıl ve ne derece yapılıp yapılmadığı değil, o işi kimlerin yaptığı önem kazanır olmuş durumda.

Bu uygulama ve mantık yıllardan beri böyle. "Böyle gelmiş böyle gider"ciler en büyük kabulleniciler.

Ülkemizde, özelde ve kamuda mantık değişmediği müddetçe mantıksızlıklar devam edecek görünüyor. "Böyle gitmemeli"demek gerekmez mi?

 
Toplam blog
: 78
: 658
Kayıt tarihi
: 05.07.08
 
 

İstanbul Üniversitesi'ni bitirdikten sonra, değişik yayınlarda editöryal çalışmalara başladım ve ..