Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '11

 
Kategori
Çevre Bilinci
 

Çevre bilinci öğretilebilir

Çevre bilinci öğretilebilir
 

Bilinçli tüketici olmak ve çevre bilincinin yaygınlaşması için doğayı gerçekten sadece sevmek yetmiyor, onun için çalışmak ve bilinçlendirmek de gerekiyor. Kirlettiğimiz çevreyi ve bozduğumuz doğal dengeyi kurtarmak için sadece yediklerimiz içtiklerimizle değil, davranışlarımızla ve düşüncelerimizle de adımlar atmak lazım. Şehirleşmenin yarattığı kaos ve stresin azalması için doğa ile iç içe olmak ve doğaya yönelmek gerektiğini de biliyoruz. 

Bir kere önce atıklarımızın geri dönüşümünün önemine varmak, buna dikkat etmekle işe başlasak. Cam şişe, kağıt, alimünyum ya da plastikleri geri dönüşüm için görevlendirilen arabalara vermemiz yeter. Bize düşen görev sadece ayrıştırmak. 

Ayrıca kağıt tasarrufu yapmamız lazım. Sayfanın iki yönünü de kullanmadan atmak gereksiz bir kullanım. Kullanmayacağımız banka makbuzlarını atm makinelerinden alıp sonra çöpe atıyoruz. Gereksiz yazışmalar için bolca kağıt kullanılıyor. Hele şirketlerdeki gereksiz kullanılan kağıt miktarını düşününce korkunç bir rakam ortaya çıkıyor. Ayrıca tonlarca kullanılmayan broşür, katalog, tanıtım kâğıtları üretiliyor. Hatta evlerimize posta ile gönderiliyor ve bunlar bakılmadan çöpe atılıyor. Sokaklarda yerlerde bakılmadan atılmış broşürler görüyoruz. Bu broşür ve katalog üretimleri için senede 4 milyon ton kağıt sarf ediliyormuş. Bunun için kaç tane ağaç kesiliyor düşünsenize. Buna bir dur demek zamanı geldi de geçiyor. Aşırı miktarda kağıt kullanıyoruz ve her şeyi son derece fazla tüketiyoruz. Örneğin; 

-Bir büro elemanının yılda 81 kilo yüksek vasıflı kağıdı çöpe attığını

-Ülkemizde yılda yaklaşık bir milyon ton kağıtla gereksiz yazışma yapıldığını

-İnsanların birbirine gönderdiği kağıtların %44’ünün okunmadığını, ve bir insanın ömrünün 8 ayını gereksiz yazışma zarflarını açarak geçirdiğini

-1 kağıdın 5 kez yeniden kullanılabileceğini

-70 kg. atık kağıdın 1 ağaç kurtardığını

-Atık kağıdın ağaç yerine kullanılmasıyla,
%25-70 Enerji Tasarrufu
%60 Hava Kirliliğinde Azalma
%40 Su Kirliliğinde Azalma
%60 Su Tasarrufu
%40 Çöp Hacminde Azalma Sağlanabileceğini..

-Bir büyük kayın ağacının, 72 kişinin günlük oksijen ihtiyacını karşıladığını

-Bir cam şişenin doğada 4000 yıl, plastiğin 1000 yıl, bir teneke kutunun 10-100 yıl, cikletin 5 yıl, sigara filtresinin 2 yıl süreyle yok olmadığını
 

biliyor muyuz? 

Bu bilgilerin ışığında,  

Plastik torbalarla market alışverişlerine de son versek. Kendi dayanıklı çantalarımızla gitsek ve plastik torbaları red etsek. Bunların doğada 1000 yıl bozulmadan kaldığını düşünürsek nasıl güzel bir tasarruf yaparız. 

 

Ayrıca şehir içinde toplu taşıma araçlarını daha çok kullansak da tek başımıza arabamız ile yollara çıkmasak.. Gereksiz petrol tüketimini azaltabilsek. 

Doğayı korumak, kollamak ve bunu bir yaşam tarzı olarak kabul etmemiz gerekiyor artık. Doğanın kaynakları sınırsız değil. Halbuki sınırsızmış gibi yaşıyoruz. Boşuna akıtıp bolca kullandığımız sular da bitecek bir zaman sonra, zaten temiz hava da git gide yok oluyor. Ormanlar da azaldı biliyoruz ki çeşitli sebeplerden. Bir sürü kaybolan canlı türleri var. Yanlış avlanma sonucu örneğin deniz dibinin taranıp ya da dinamitle patlatılıp olgunlaşmamış balıkların avlanması denizlerdeki balıkları azalttı. 

Olmazsa olmaz tabii ki ama tuvaletlerde bir kez sifon çekerek bile bir kerede 10 litre su harcıyoruz. Her sabah alınan duşları oranlarsak buna çamaşır ve mutfak atık sularını da eklersek elzem olarak ne kadar büyük su miktarını tükettiğimizi hesaplayabiliriz. Fazladan kullanımları kıssak en azından bir tasarruf düşüncesi doğar. Yıkanan sokakları, sulanan parkları, bahçeleri, süs havuzlarını, yüzme havuzlarını düşününce korkunç rakamlar ortaya çıkıyor. 

Çocuklarımız, kaynakları tasarruflu ve mantıklı kullanmayı bizden öğrenmeliler. Küçücük tasarruflar bile gerçekçi farklılıklar yaratır. Yediğimiz içtiğimiz şeylere dikkat edeceğimiz kadar soluduğumuz havanın temizliğine, canlı türlerinin doğada yaşamaya bizim kadar haklarının olduğuna, suyu dikkatli harcamaya, elektrik kullanımına dikkat edilmesine kadar bir sürü konuyu çocuklarımıza öğretmemiz biz anne babaların görevidir. 

Doğal kaynakların kullanılmasının tasarrufunun önemi kadar, organik ürünler kullanmak ve günlük kullanımdaki gıda ve kozmetik ürünlerimizin içeriği de önemli. Sağlıklı bir gelecek ve güvenli beslenme için organik tarımın önemi son yıllarda arttı neyse ki. Ekolojik tarıma destek veren bir sürü firma var piyasada artık. Ekolojik ürün evet biraz pahalı ve zor bulunuyor. Ancak birçok yerde ekolojik ürün satan halk pazarları açılıyor. Keşke eski evlerimiz gibi her evin bir bahçesi olsa da bahçede organik ürünler yetiştirsek. 

Unutmayalım, başka bir dünya yok, israf etmemek de bir nevi kazanmaktır. 

 

Şükran Demirtaş
 

 
Toplam blog
: 249
: 3042
Kayıt tarihi
: 19.03.11
 
 

Doğup büyüdüğüm şehirde, İstanbul'da yaşıyorum. Emekliyim. Gezmeyi, görmeyi, keşfetmeyi sevdiğim ..