- Kategori
- Siyaset
CHP’de değişim için çanlar çalıyor!

CHP’de Sayın Baykal’a yönelik siyasi komplonun yarattığı öfkeyle kabaran, oluşan lider boşluğunu doldurmak amacıyla Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıklamasıyla büyüyen parti içi mücadele, yüksek hararet ve hakaretlerle devam ediyor.
Her liderlik yarışında olduğu gibi kutuplaşmalar ve ardından karşılıklı yaylım ateşleri başladı.
Siyaseti meslek olarak gören bazı CHP “politbüro” mensuplarının birbirleriyle ilgili öfkeli mesajları TV ve gazetelere yansıdı.
CHP il başkanları bu iki ateş arasında yön bulma telaşına düştüler.
Elbette “tek adam”, “tek düşünce” mantığıyla yönetilen bir partide, değişim bile “tepeden” gelecek emre göre şekilleniyor.
Bu nedenle Sayın Baykal’a yakın kesimlerde, parti tabanının ve değişik toplum kesimlerinin desteğini alan Kılıçdaroğlu’nun adaylığı, “tepeden” gelen buyrukla olmadığı için pek akla yatkın görünmüyor.
Peki, Türkiye’yi “kurtaracak”, sosyal adaleti tesis edecek, toplumsal kutuplaşmayı azaltacak, liberal-sağcı hükümetlerce dışlanan emek güçlerine yatkınlık gösterecek, işsizlere ve mağdurlara el uzatacak bir CHP’nin, yeni bir lider ve çağdaş sosyal demokrat bir anlayışla donanmadan bunu başarması olanaklı mı?
CHP’deki deprem ve ardından yaşananlar, 17 Mayıs tarihli Milliyet’te Devrim Sevimay’ın Siyaset İletişimcisi Necati Özkan’la yaptığı söyleşide ele alındı.
“Deniz Bey’in açıklamasının olduğu gün ve hafta pek çok insan Deniz Bey’le ve CHP’yle ilgili duygularını değiştirdi.” Diyor Özkan ve ardından ekliyor:
“Basın açıklamasındaki iddialarını bu bir hafta içinde kanıtlayabilir de dönerse büyük patlama yapar.
Aksi halde risk çok yüksek.
Yani insanların Deniz Bey’in o açıklamasındaki samimiyetine artık güvenleri kalmaz.
Şu anda mağdur ve ‘Türkiye’nin bir kısmının kahramanı’ konumundayken, her şey tam tersine dönebilir.”
Siyaset İletişimcisi Necati Özkan, “Emanetçi zayıf bir genel başkanın yöneteceği bir CHP’nin, Deniz Bey’in yönettiği CHP’den çok daha zayıf olacağı aşikâr.” Uyarısını da yapıyor.
“CHP’nin yüzde 20-22’lik bir dilimi var. Bunun başında Baykal da olsa başkası da gelse daha yukarı çıkmaz, bu partinin müşterisi bu kadar.” İddiasıyla ilgili olarak Sayın Özkan’ın değerlendirmesi son derece ilginç:
“Bu inanılmaz yanlış bir argüman.(..)Böyle bir şey olamaz ki, hiçbir demokraside böyle bir durum yok.
Bütün demokrasilerde tam tersi örnekleri hep yaşanır, olmaz denilenler olur.
Çünkü siyasetin en önemli gücü kitlelerin gelecekleriyle bir hayal yaratabilmesinde yatar.
Hangi demokrasiye bakarsanız bakın bunu becermiş liderler, ister merkezin sağında ister solunda, seçimleri kazanıyorlar.”
“Türkiye’nin genlerinde CHP var.” Diyen Necati Özkan, CHP’nin gücünü ülkemizin sorunlarını çözmek için kullanamadığını vurguluyor, nedenlerini de sıralıyor:
“Çünkü CHP savunmacı bir pozisyonda.
Sürekli alarm zilleri çalıyor, sürekli rejime, topluma dönük çok büyük saldırıların olduğundan bahsediyor.
Bu strateji seçim kazandırmıyor.
Türkiye’ye de bir şey kazandırmıyor.
CHP’nin artık “savunma”dan “saldırı”ya geçmesi lazım.
Yani “Hadi gelin şu sorunu çözelim” demesi, daha ilerde bir pozisyon alması lazım. Bu da ne demek?
Evrensel sosyal demokrat değerlerin tamamını kucaklayan bir noktaya gelmek demek.”
Sayın Necati Özkan CHP’nin durumunu ve geleceğini çok iyi özetlemiş.
Temiz siyasetçi kimliği ile ünlenen Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na CHP’deki demokrasi ve liderlik mücadelesinde önce sabırlar sonra da başarılar diliyorum.