Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Mayıs '10

 
Kategori
Güncel
 

CHP devletin değil halkın partisi olmalı!

CHP devletin değil halkın partisi olmalı!
 

Leman'dan harika bir karikatür


Cumhuriyet Halk Partisi’nin edilgen konumundan sıyrılıp, iktidara yönelik hevesleri pompalaması toplumda ciddi bir heyecan oluşturdu.

Deniz Baykal yönetimindeki CHP, uzun yıllar AKP’nin belirlediği gündemle uğraşarak tarihsel fırsatları kaçırdı.

CHP, halkın sorunlarını tartışmak yerine, kısmen refah içinde yaşayan “elindekini kaybetmek istemeyen”lerin sözcülüğünü yaptı.

Bu nedenle alttakilerin, yoksulların, mağdurların ve emekçilerin talepleri siyaseten yetim kaldı; emekçilerin sendikalarına, derneklerine sırt çevrildi.

CHP’nin Merkez Yönetim Kurulu il başkanlarının bile ulaşamadığı bir “politbüro”ya dönüştü.

Genel başkana muhalefet eden, farklı düşünceleri ve projeleri savunan hemen herkes partiden uzaklaştırıldı.

Sonuçta CHP, emekçilere dönük politikaları savunan sol ve sosyal demokratları birleştirmek yerine, “devlet”i korumak adına merkez sağı da içine alan bir ucube zihniyete teslim edildi.

İyi de “devlet” diye arkalanan örgütsel yapı neydi?

Bu örgütsel yapının çıkarları halkın çıkarlarıyla ne denli örtüşüyordu?

Kuru bir slogandan öteye bir anlam taşımayan ve hiçbir zaman da uygulanmayan “laiklik” mi devleti tanımlıyordu?

Ya da 3 askeri darbeyle ağırlıkla sol ve sosyalistleri işkenceden geçiren, demokrasinin kurumlarını berhava eden “ordu” muydu devlet?

PKK terörüyle mücadele ediyorum diye Kürt halkına dünyayı dar eden, binlerce faili meçhul(!) cinayetin karanlığı ile kirlenen bir güvenlik anlayışı mıydı devlet?

Toplumun farklı dinsel ve etnik kesimlerinden gelen her talebi “bölücülük” diye karalayan bir katı “milliyetçilik” miydi devlet?

CHP, 2010 yılının dünya ve ülke koşulları ile 1930’lu yılların dünya ve ülke koşullarını özdeşleştirerek, reel-politik bir karşılığı olmayan bir “nostalji” avuntusuyla harcadı koca yılları.

İş, emek, özgürlük, eşitlik, demokrasi, sendika, işgüvencesi, sosyal devlet, sağlıklı kentler, katılımcı sosyal belediyeler, çevre, farklılıklar, kadın ve çocuk gibi kitleleri ilgilendiren evrensel sosyal demokrat politikalar, gündelik dalaşmalara kurban edildi.

Bu örnekler çoğaltılabilir elbette.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun dümenine geçtiği CHP’de, geçmişin yapay gündemleri yerine açlık, işsizlik, örgütsüzlük, yoksulluk, dışlanmışlık, refah, sosyal güvenceler, hakça paylaşım gibi toplumun ciddi sorunları ele alınıyor.

En azından partinin iktidara yöneldiği, “türbanlı-türbansız” gibi yapay ayrımlara itibar edilmeden ezilen sınıflarla temasa geçeceği, sorunları çözmeye ciddi şekilde soyunduğu söylemi bile yeni bir umudun yeşermesine yetti.

Ülkemizin onurunu, emekçilerin sömürülmesini, yoksulları ve işsizleri kendine dert edinen sol ve sosyal demokrat çevrelerdeki heyecan ve silkiniş dikkati çekiyor.

“Kararsız” havasındaki yurttaşların CHP’ye yönelimi de önemli bir göstergedir.

Ama bunun en iyi kanıtı, yeni CHP’nin iktidara seçenek olduğunu fark eden AKP yandaşı basının CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için başlattığı karalama kampanyasıdır.

Büyük medya Erdoğan’ı çarmıha germek isterken AKP’yi iktidar yapmıştı.

Bakarsınız yandaş medya da, Kılıçdaroğlu’nu karalayacağım derken, CHP’nin iktidara gelmesini hızlandırır.

 
Toplam blog
: 152
: 700
Kayıt tarihi
: 17.07.08
 
 

Trabzonluyum ve bu kentte yaşıyorum. Kamuda inşaat mühendisi olarak çalışıyorum. Resmi görevimin..