Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '09

 
Kategori
Siyaset
 

CHP değişmemeli, Atatürk'ün partisi olarak kalmalıdır!

CHP değişmemeli, Atatürk'ün partisi olarak kalmalıdır!
 

Yerel seçimler yaklaşınca CHP’nin seçmenler ve diğer partiler kadar kendi emektarlarını şaşırtan “Çarşaf ” ve “Kuran Kursu” Açılımı CHP’nin “değişim modası”na kapıldığının göstergesidir.

CHP uzun zamandır seçim kazanamayan bir parti olarak seçmenin oyunu alabilmek için konjonktürün esaretine girerek değişmeli midir?

CHP’nin altı oku yani Atatürk İlkelerini yumuşatıp esneterek seçmene şirin gözükmesi doğru mıdır?

CHP değişmeli midir yoksa değişime karşı korunmalı mıdır?

Her şeyden önce CHP ülkemizdeki diğer partilerden farklı değerlendirmek gerekir. Çünkü, CHP’nin halkın oylarıyla iktidar olmayı hedefleyen diğer partilerden farklı olarak özel bir misyonu vardır: CHP resmi ideolojinin taşıyıcısı ve rejimin temel değerlerinin koruyucusu ve kollayıcısıdır.

CHP’nin ilkeleri Anayasamızda yer almaktadır.Bu nedenle CHP devlet ile özdeşleşmiş, iktidar da olsa muhalefette de olsa statükonun ve devlet ideolojisinin temsilcisi, koruyucusu ve güvencesidir.

Atatürk, partiler üstü kalmayı değil bir parti kurarak fikirlerini ve ideallerini bu parti yoluyla gerçekleştirme yönetimini tercih etmişti. Bu parti CHP’dir. Bu nedenle CHP’nin Atatürk ilkelerini, fikirlerini savunma ve takip etme misyonu olan bir partidir.

Atatürk farklı ilkeleri olan partileri birbirleriyle yarışmalarını öngörmüştü.Atatürk devletçi CHP’ye karşı Serbest Fırka’nın liberal ilkeleri savunmasını özellikle istemişti.

Bütün partilerimizin Atatürk’ün CHP için belirlediği prensipleri sahiplenmesi çoğulcu demokrasinin ilkelerine aykırı olduğu gibi bizzat Atatürk’ün Türkiye siyasal sistemi için istek ve öngörüsüne de aykırıdır.

Bu gün tek parti döneminin olumsuzluklarını CHP’nin sırtına yükleyerek Atatürk’ün siyasi mirasını paylaşmak için Atatürk ilkelerini özümsemiş gibi tutum içine giren partiler demokrasi oyununun kurallarına aykırı davranmaktadır. Çünkü, çoğulculuğun ve partiler demokrasisinin temeli olan değişik partilerin değişik görüşleri ve değişik menfaat gruplarını temsil etmesidir.

Türkiye’de bütün partilerin CHP’nin Atatürk tarafından belirlenen prensiplerini aynen benimsemeleri CHP’ye yapılan bir haksızlıktır. Bu iyi bir markanın çok sayıda taklidini piyasaya sürerek tüketicinin yanıltılması ve aldatılmasından başka bir şey değildir.

CHP sahtelerinin arasında gerçek derdini anlatamamaktadır.

Atatürk ilkelerini yürekten benimsemeyen yasal zorunluluk çerçevesinde benimsemiş gibi yapan bu partiler aslında bu ilkelerin dejenerasyonuna ve aşınmasına sebep olmaktadırlar.

Özsüz, ilkesiz, şekilci, törenci Atatürkçülük CHP’yi hareket alanını daraltan, haksız rekabet altında derdini anlatamayan ve giderek seçmen kaybeden bir parti durumuna dönüştürmektedir.

Türkiye’de siyasetin normalleşerek gelişmesi için öncelikle siyasetin yeniden şekillenmesi; ya Atatürkçülüğü aynen benimseyen partilerin CHP’ye katılması ya da bu partilerin CHP’den farklı partiler haline dönüşmesi gerekiyor.

CHP’nin değişmesi sonu nereye varacağı belli olmayan Türkiye’nin kurulu düzenin oluşturan dengeleri alt-üst edecek bir maceradır. Çünkü, CHP siyasal sistemimizde resmi ideolojiyi savunan bir parti olarak kalması Cumhuriyet için son derece önemlidir.

CHP’nin misyonunu sürdürebilmesi için değişmesi değil değişmemesi, değişim taleplerine direnerek Atatürk’ün kendisine belirlediği ilkelerine daha sıkı sarılması gerekiyor.

CHP özgünlüğünü ve diğer partilerden farkını korumasının yanında sahip olduğu ilkelerini millete çağdaş yöntem ve araçlarla anlatma ve taraftar toplamaya bu ilkeleri yaşatma görevine devam etmelidir.

CHP’nin değişmeden Atatürk ilkelerinin yani altı oku koruma ve kollama görevini sürdürmekten vazgeçerek diğer partiler gibi iktidar olmak için konjonktüre uyum sağlamaya çalışması, oy uğruna açılımlar yaparak kuruluş ilkeleriyle çelişmesi CHP’nin yozlaşması ve sıradanlaşması yanında ve daha önemlisi Türkiye’nin Anayasasındaki bu ilkelerin aşınmasına ve Cumhuriyetin kazanımlarının kaybolmasına yol açacaktır.

Atatürk “Benim iki büyük eserim vardır. Biri Türkiye Cumhuriyeti, diğeri Cumhuriyet Halk Partisi’dir.” derken CHP ilkeleri ile Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkelerini özdeşleştirerek CHP’nin sıradan bir parti olmadığı Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte aynı kaderi paylaşan, geleceğe birlikte yürümesi gereken bir parti olduğunu söylüyordu.

CHP’nin çeşitli açılımlılar sergileyerek seçmene şirin gözükmek için değişim çabası içine girmesinin sebebi parti ideolojinin toplumsal zeminin giderek kaybettiği, halkın ilgisini yitirdiği ve iktidar şansının yitirildiği endişesidir.

CHP’nin rejim duyarlılığı ve siyasi gerilime dayalı siyaseti kendi varlık misyonuna uygun ve doğru bir siyaset tarzıdır. CHP her seçimde %20 civarında bir oy alarak ana muhalefet partisi olmaya devam ediyor ve hepsinden önemlisi devlet içerisinde etkinliğini koruyabiliyorsa sürdürdüğü rejim duyarlılığı ve gerilin siyaseti sayesindendir.

CHP’nin laiklik, Atatürkçülük, Cumhuriyet kazanımları söylemi bazılarının zannettiği gibi CHP’ye yararı olmayan içi boş sloganlar değildir.

Türkiye’nin şehirlerinde ilçe ve köylerinde gelir seviyesi yüksek, yaşam biçimi halkın büyük kesimi ile farklılaşmış ve şeklen batılılaşmış kesimler için “yaşam biçimlerinin korunması” ekonomik sorunların çözülmesinden çok daha önemlidir. Örneğin CHP’nin İzmir, Şişli, Bakırköy, Çankaya, Kadıköy gibi yerlerde yüksek oy almasının sebebi bu kesimlerin hayat tarzlarının korunması kaygısıdır. Keza Balıkesir ilinde CHP ekonomik olarak geri kalmış, emekçilerin yoğun yaşadığı kenar mahallelerde oy alamazken eğitim ve ekonomik seviyesi yüksek mahalleler olan Atatürk, Bahçelievler, Adnan Menderes, Paşa alanı, Altı Eylül, Eski Kuyumcular Mahallerinde oy alması yanında yaşam tarzları batılaşmış, ekonomik ve eğitim seviyesi diğer ilçelere göre yüksek Bandırma, Ayvalık, Burhaniye, Gömeç, Edremit ilçelerinde yüksek olar alırken geri kalmış ilçelerde oy alamamasının sebebi CHP’nin ilkelerinin benimsenip/benimsenmemesi değil, seçmenlerin “yaşam tarzlarının korunması” kaygısıdır.

Ayrıca inanç hürriyetini önemsemeyen, dindarları kamusal alandan dışlayan CHP laikliği Aleviler tarafından da ehveni şer olarak görülmektedir.

CHP devlet elitlerinden ve kapıkullarından önemli miktarda oy alırken halktan aldığı desteğin çok üzerinde devlet örgütünden destek almakta ve devlet örgütü aracılığıyla iktidar kim olursa olsun sürekli iktidara fiilen ortak olmaya devam etmektedir.

Bu nedenle CHP’nin gerilim siyaseti, rejim koruyuculuğu, Atatürkçülük, Laiklik üzerinden siyaset yapması akıllıca bir siyasettir.

CHP’nin hitap ettiği kesimlerin oyları belki iktidar olmak için yeterli değildir, ama partinin varlığını garanti altına almak ve devlet içinde gücünü, desteğini koruması açısından yeterlidir. CHP’nin hitap ettiği kitle devleti yöneten kitledir ve CHP iktidar olmasa da devlet içinde etkinliğini korumaktadır. CHP iktidar olamayan ama muktedir olan bir partidir. CHP şu anda devletin tepesinde aldığı %20 oyun çok üzerinde bir etkinliğe sahiptir.

CHP’nin vitrin söylem ve davranış değişiklikleri ile popülizme saplanması CHP açısından son derece yanlıştır.

CHP’nin değişmesi “bizce doğru olanı” yapması ona iktidar yolunu açmak bir yana sahip olduğu seçmen kitlesini ve devlet örgütündeki etkinliğini kaybettirme ile sonuçlanacaktır.

CHP sosyal demokrat olabilmek için veya oy uğruna seçmenlere ulaşmak amacıyla kuruluş gerekçesinden, Atatürk ilkellerinden tavizler vererek laiklik, Atatürk, Altı Ok, Cumhuriyet yorumlarını değiştirdiği takdirde bu durumdan görüldüğü gibi en çok diğer siyasiler hoşlanacaktır. Çünkü değişim veya konjonktüre uyum sağlama, popüler olanı takip etme başka partiler için gerekli ve zorunlu ise de diğer partilerden farklı bir misyona sahip olan CHP için kendi reddetmek, çözülme ve çürüyerek yok olma sürecinin başlangıcı olacaktır.

Türkiye’de bir partinin oyunu arttırmasının halka sunduğu projelerle ve ülke sorunlarına ürettiği çözüm önerileriyle bir ilişkisi yoktur.

Muhalefetin seçim kazanması iktidarın performansı ile ilgilidir. Bu nedenle CHP’nin yapması gereken şey değişmek değil ideolojik duruşunu korumak ve iktidarın yıpranmasını beklemektir.

Kaldı ki , “İktidar olmak” CHP için önemli değildir. Önemli olan ideolojik devletin devam etmesi yani Atatürk ilke ve inkılaplarının Anayasal sitemde varlığını sürdürmesidir. Bu sistem devam ettikçe resmi ideolojinin taşıyıcısı olarak CHP etkinliğini sürdürmeye devam edecektir.

10 Eylül 1930 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nde bir gün önce Serbest Fırka ve CHP arasında tercih yapması gerektiğine dair Yunus Nadi’nin açık mektubuna verdiği cevapta “Ben CHP Umumi Reisiyim. CHP Anadolu’ya ilk ayak bastığım andan itibaren teşekkül edip benimle çalışan Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk cemiyetinden doğmuştur. Bu teşekküle tarihten bağlıyım. Bu bağı çözmem için hiçbir sebep ve lüzum yoktur ve olamaz.” demişti. (Faruk Özgür)

Nasıl ki Atatürk CHP ile bağını çözmesi için hiçbir gerekçesinin olmadığını ifade etmişse CHP’nin de bu gün Atatürk ile bağını çözerek gerçek Atatürkçü bir parti olmak yerine sosyal demokrat ilkelere dönüşmesi veya çarşaf, Kuran Kursu açılımları ile kendi özel misyonunu terk ederek diğer partilere benzeşme çabası için hiçbir gerekçe yoktur.

Üstelik Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkelerinin bekası için CHP gerekli ve zorunlu bir partidir. CHP resmi ideolojiye, altı oka, Atatürkçülüğe sahip çıktığı sürece Cumhuriyet kazanımları güvence altında duracağı gibi devlet düzenindeki bize özgü denge varlığını sürdürecektir.

 
Toplam blog
: 178
: 1496
Kayıt tarihi
: 01.10.07
 
 

Balıkesir doğumlu.1990 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunu. Balıkesirspor Kulüp Yöneticili..