- Kategori
- Siyaset
CHP olsa ne olur, olmasa ne olur?

Sol Türk Ulusuna ne verebilir? Türkiye’de solun ilgi alanı ve amacı nedir? Solun Türkiye’nin sorunlarına bakışı ve mesafesi nedir?
Bütün bu sorulara anlamlı ve doyurucu cevaplar vermek maalesef imkânsız. Çünkü Türkiye’de solculuk gene enternasyonalist/ Kürtçü çizgisine dönmüştür. Bu çizgidekiler, CHP’yi Mustafa Kemal’e hakaret noktasına kadar da itmiştir. CHP bir kez daha sol popülizmle etnik ırkçılığın, Kürtçülüğün egemenliğine girmiştir.
Solun Kürtçü seçmenleri, zaten açıkça bölücülük ve etnik ırkçılık yapan adayları desteklemektedir. Solun ekseriyetini teşkil eden CHP seçmeni ise bir hayalle kendini sürekli avutmakta hatta kandırmaktadır. CHP’nin mevcut siyasetinin CHP tabanının ulusal duyarlılığıyla zerre kadar alâkası yoktur.
Sol demek artık bu gün Türkiye’de ama öyle ama böyle Kürdistan’ın kuruluşunu “halkların kardeşliği” diye görmek anlamına gelmektedir. Bu durum, evlerine Türk bayrağı asıp da PKKlı adaylara oy verdiğini bile fark edemeyen sol seçmenlerin oylarıyla tesis edilmiştir.
Sol sadece Sovyetlerin yıkılmasıyla bitmemiştir. Sol artık iktisat dışı söylemlerinin, günlük hayatın en basit ihtiyaçlarına bile cevap veremeyeceği gerçeğinin ortaya çıkmasıyla bitmiştir. Dolayısıyla solun işsizlik, enflasyon, kredi genişlemesi gibi en aktüel iktisadi sorunlar hakkında dahi “Tanrısal devlet emretsin, her şey olsun!” dışında söyleyebileceği hiçbir şey yoktur.
Dolayısıyla başını CHP’nin çektiği sol siyaset katarının, Türk vatanı ve ulusu için hiçbir faydası ve gereği kalmamıştır. CHP belki de kendini feshederek milletvekillerini şimdiden PKK’ya transfer etmeli ve siyasetini gerçek sahibine teslim etmelidir. Zira bebek katillerinin siyasallaşarak meşruiyet kazanmasından en fazla bahseden ve sırf üç tane Kürt oyu alabilmek için meclise PKKlı eskilerini geçmişte de bu gün de sokan parti, CHPdir.
CHPli dostlara bu sözler sert gelebilir ama CHP’nin ilkesizliği, köksüzlüğü ve sosyalizmin gereği olarak gördüğü vatansızlığı, artık etnik ırkçı sözde siyaset ve terörden sonra memlekete en fazla zararı veren şeydir.
Mustafa Kemal’in partisinin, Türk adından iğrenmesi ve tam da etnik ırkçılar gibi Anayasayı kabile anayasası haline getirmek hevesi, yeterince kötü bir kokuşmadır. Siyasal dincilere, Türk demekten korkan solcuların tamamına ve bebek katilleri sürüsüne inat tekrar haykıralım: Ne mutlu Türküm diyene!