- Kategori
- Güncel
Çığlık

“Gerekirse kuru toprakta yatıp ihtiyaçlarımı azaltarak, daima bağımsız olacağım.”
(Mary Wolstonecraft – İğdiş Edilmiş Kadın)
Kadın, ataerkil topluma ait bütün safrasını kusup atmadıkça, kendi geleceği de toplumun geleceği de tehlike altındadır. Ataerkil toplumlarda, erkeğin eğitimini de kadın üstlendiğine göre, kadını toplumun dışına itmek, aydınlığa açılan bütün pencereleri kadının suratına kapatmak, bir anlamda kadını “yaşama kapatmak”... o toplumu karanlığa itmektir.
Sosyo-ekonomik ilişkiler dönüştürülmeden, insanın insanı sevme gücü zenginleştirilmeden, cinsler arasında içtenlikli bir sevgi ilişkisi nasıl sağlanabilir ki?
Ezilen toplumun, daha da ezilen kişisi olan kadın için, başkalarından yaratılmış bir “ben”in, kadının kendi bilincinde olmayan “ben”inin ne önemi var ki?
Böyle bir “ben”, en ufak bir iktidar fırsatı yakaladığında, tehlikeli bir “bencillik”e dönüşecektir. Yine o aynı “ben”in, çaresiz bırakıldığında neler yapacağını bilemeyiz. Usta bir yalancıya, kişiliksiz bir korkağa,eli kanlı bir katile ya da bir “çığlık”a dönüşebilir.
Tıpkı, gözünden bile esirgediği üç çocuğuyla, çaresizliğini, Fırat’ın sularına bir “çığlık” olarak gömen Cemile* ve daha nice sistem kurbanı kadın gibi!...
Zelin Artuğ, 8 Mart 2010 Yeryüzü
* http://www.kucukisler.com/2010/03/06/ciglik/#more-6200