Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Eylül '08

 
Kategori
Haber
 

Çıkarlar nereye kadar

Çıkarlar nereye kadar
 

Ülkemizde yapılan bir çok işin altında çıkarlar yatar. Bazen zıt dünya görüşüne ya da siyaset anlayışına sahip olan insanlar çıkarlar ortak olunca aynı resim karesinde yer alabilirler. Bu sıklıkla görülür. Hatta şöyle diyebilirimki kendi anlayışında olan insanlardan daha çok iyi anlaşırlar. Ama bu bile bir yere kadar. Zira yapılan her işin altında çıkar olunca döşenmiş mayın patlayacağı zamanı iyi bilir. Bir de bakmışsınız elinizde patlamış.

Şimdi gelelim bu mayına. Aslında ülkemizin başbakanına ve bir işadamına yakışmayan bir düello ortada. Bir insan menfaatleri doğrultusunda yanlış işler yapabilir. Hatta kişisel saldırılarda ve yanlı haberler de bulunabilir. Ama başbakan bu tuzağa düşmemelidir. Zira bir komplodur yapılanlar ve sinirleri germeye hatta boşaltmaya yöneliktir. Zira bu sinir savaşları bir siyasetçinin geleceğini çok rahatlıkla etkiler. Sakin davranmalı basın danışmanlığı aracılığı ile bir tekzip yayınlatmalıydı. Gerekirse yasal yollara başvurabileceğini söylemeliydi. Bu hep böyle olmuştur.

Sayın Aydın Doğan ülkenin büyük işadamlarından ve medya patronlarındandır. Bir işadamıdır ve çıkarlarını her zaman üstün tutar, aslında tutmalıdırda. İşin gereği budur. Ama söz konusu ülkenin menfaati olunca gereğini yapmalıdır ve menfaatlerini geri plana atmalıdır. Bunu söylerken ne kastettiğimi kamuoyu iyi biliyor. Özelleştirmelerde ve kamu poliakasında uyguladığı stratejiler için söylüyorum. Bunlar biraz menfaatin daha fazla öne çıktığı uygulamalarıdır. Bu yönde yaptığı hareketle bazen ülke siyasetinde etkisi olan insanlarla farklı zeminlerde çatışmalar neden olmaktadır.

Bizler bu milletin bir ferdi olarak bu tür çatışmaların ve kutuplaşmaların içinde büyüklerimizi görmek istemiyoruz. Bu demek değildir ki insanlar işini yapmasın. Yada gerçekleri saklasın. Asla bunu kastetmiyoruz. Zira Basın haber değeri olan her olayı duyurmalıdır, araştırmalıdır ve yansız olarak ulaştırmaldır. Ama bunu yaparken kişisel çıkarlar veya menfaatler öne çıkmamalıdır.

Yapılan yayınları bizler yakından takip ediyoruz. Varsa bir hata elbet adalet verecektir. Bunda kimsenin kuşkusu olmasın. Fakat işin içinde farklı ve türlü yayınlar var ki işte onlar maalesef sapla samanı birbirine iyice karıştırıyor. Bizler bunu çok gördük hala da görmeye devam ediyoruz.

Bu yayınlar hiçbir zaman bitmiyor bitmeyecektirde. Zira bir çok asılsız haber hala araştırılmadan ve sadece birilerinin üzerine yazılmış kasti haberlerdir. Oruç dayağından, içki timine, arsenikli suyundan, yapılan yardımlara kadar. Fakat şunu bilmezler mi destek verdikleri ya da en azında taraf oldukları kişilerin büyük yanlışlarını haberler de neden göstermezler. İzmir'linin içtiği arsenkli su ankaranın içtiği Kızılırmak suyundan daha azmı zehirli. Eskişehir'in susuzluğu Ankara'dan daha mı azdır. Sayın Baykal ve ekibinin yaptığı hatalar şuan saldırya geçtiğiniz hatalıysa eğer Başbakandan daha mı az hatalı.

Doğru olmak dürüst olmak ve yansız olmak, tarafsız ve hür basın olmak her kurum ve kişiye ne olursa olsun aynı mesafede durmayı gerektirmez mi? Tıpkı doktorların hipokrat yemini gibi gazetecilerinde bir düsturu yok mu. İşte bunu gerçekten uygulamak gerekmezmi? Ben şunu söyleyebilirimki hakkıyla gazetecilik yapan ve ilkeleri çiğnemeden işini yapanların sayısız çok az. Kim nasıl algılıyor bilmiyorum ama tarafsız ve düzgün çalışan gazete yok kardeşim bu ülkede. Bir tane bile böyle bir gazete yok. Hergün bir çok haberi inceleyin içlerinde muhakkak çürükleri çıkıyor. Yanlışıda oluyor yalanı da oluyor.

 
Toplam blog
: 196
: 493
Kayıt tarihi
: 28.06.07
 
 

Doğayı seviyorum. Onun içinde yaşamayı ve güzelliklerini tatmayı seviyorum. Yaşamayı ve hatta ölü..