Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Ekim '09

 
Kategori
Dünya
 

Çin Cumhuriyeti 98 yaşında

Çin Cumhuriyeti 98 yaşında
 

Tayvan ve Kıta Çin birbirine o kadar yakın ama aralarında politik olarak çok uzun mesafeler var.


Çin Cumhuriyeti 98 Yaşında

Türkiye’de birçok kişinin bilmediği bir isim aslında Çin Cumhuriyeti, tarihçilerimiz ya da Uzakdoğu ile ilgili az da olsa araştırma yapan hocaların bildikleri fakat dünyada şu anda tanınmayan (23 ülke dışında) bir hükümet Çin Cumhuriyeti hükümeti. Bugünkü yazım da şu an Tayvan adasında bulunan fakat köklerini Kıta Çin’de atmış olan Çin Cumhuriyetine ayırmak istiyorum. Yazımda ne yazık ki Çin’de yaşanan tüm olayların ayrıntılarına giremiyorum ama parça parça da olsa sizleri o anlara götürerek Türkiye’de geri kalmış olan Çin araştırmalarına destek vermeye çalışıyorum. Tabiî ki en çok görev yine derinlemesine Çin tarihi okuyacak olanlara düşüyor.

Çin’de Cumhuriyet Rüzgârları

Tarihler 1911 senesine gösterdiğinde Çin’de fırtınalar kopuyordu. Son nefesini çoktan vermiş olan Qing hanedanlığı bazı kesimler tarafından yeniden yaşatılmaya çalışılıyor, diğer taraftan da Sun Yat Sen taraftarları Çin’de devrimin düğmesine basıyorlardı. Yurt dışından devrime destek bulan Sun ve arkasındakiler sonunda Çin’de Çin Cumhuriyetini kurup Çin tarihinde yeni bir sayfa açıyorlar ve Çin’de 2000 yıllık hanedanlar dönemi de artık tarihe karışıyordu.

Son Çin Halk Cumhuriyeti yazımda bu konuda bazı tarihi bilgiler verdiğim için bu yazımda aynı şeyleri tekrar etmeden kısaca milliyetçiler ile komünistler arasında yaşananları, birazda Japon işgalini anlatmak istiyorum daha sonrada 1949 sonrası ve özellikle Çin Cumhuriyeti’nin Tayvan adasına kaçışı ardından yaşananları kaleme almak istiyorum.

1949 Sonrası ve Tayvan’a Sığınan Çin Cumhuriyeti

Çin’de ardı ardına yaşanan iç savaşlar ve Japon işgali bitmişti, ülke tam anlamıyla çökmüş ve kızıl komünistler belki de imkânsızı başararak Çin’in kontrolünü sağlamışlardı. Çin’in coğrafyasını ve içinde bulunduğu durumu çok iyi analiz eden Mao yoktan yarattığı bir devrim ile arkasına köylüleri alarak milyonlarca taraftarının sayesinde 1 Ekim 1949 senesinde Pekinde Çin Halk Cumhuriyetini kurmuştu. Mao’nun yaptığı kendi değişiyle Sun Yat Sen’in başlattığı devrimi tamamlamaktı. Mao’ya göre Sun, devrimi tamamlayamamıştı çünkü erken bir yaşta hayata veda eden Sun’un ardından Çin ve Çin Cumhuriyeti hükümeti kargaşaya sürüklendi. General Jiang Kai Shek askeri gücü ile Milliyetçi Çin Partisinin (KMT) başına geçerken hedefini komünistler olara belirleyince Çin’de kanlı bir iç savaş başlamıştı. İç savaş ve bir de üzerine gelen Japon işgali ile Çin için bu yıllar kanlı yıllar olarak tarihe geçti. 1931 senesinde Çin’in kuzeydoğusunu (Mançurya) işgal etmeye başlayan Japonların saldırılarına karşılık veren Çinliler Japonya 2. Dünya savaşından çekilene kadar milyonlarca kayıp verdi.

Japonların işgali, komünist ve milliyetçilerin birbirlerini katletmeleri ile geçen yıllar sonrasında Jiang’ın sıkıştırdığı komünistler sonunda Çin’de daha sonra kızıl devrimi doğuracak olan bir adım atıyorlardı. Mao ile taraftarları 1931 tarihinde hem Çin hem de dünya tarihine geçecek olan (ve belkide komünistleri kurtaran) uzun yürüyüşe çıktılar. Tarihe Long March olarak geçen bu uzun yürüyüş 370 gün boyunca komünistlerin 12.500 km yol kat etmelerine ve bir taraftan açlık, diğer taraftan da Jiang kuvvetlerine karşı direnerek Jiangxi’den Shanxi’ye sığınmalarına neden oldu. Bu yolculuk sırasında binlerce komünist yolda öldü ve yola çıkanların sadece 10’da 1’i hayatta kalmayı başardı. Çin’in coğrafi büyüklüğünü ve birde zorlu coğrafyasını gözünüzün önünde canlandırırsanız Mao ve taraftarlarının yapmış olduğu bu yolculuğun ne kadar zor olduğunu görebilirsiniz.

Çin bu tarihten sonra Mao’nun fare, Jiang’ın kedi olduğu bir savaş alanına dönüştü. Bu büyük coğrafyada kedinin yakalayamadığı fare zaman zaman ona saldırmayı göze alacak kadar kuvvetlenmişti. Bir taraftan Japonlar ile karşı karşıya olan Jiang hem Japonları yok ediyor hem de ileride başına iş açacak olduğunu düşündüğü komünistleri ortadan kaldırmaya çalışıyordu. Japonların Çin’i ilk işgal ettikleri zaman Jiang önce komünistler temizlemek gibi bir düşüncede olunca, Mao ve taraftarları Japonlara karşı bir duruş sergiliyorlardı. Yaşanan bu olaylardan sonra ise Mao’nun Çin halkının gözünde yükselişi de başlıyordu. Mao ile birlik oldukları ve aynı masada kadeh tokuşturdukları ana dahi şahit olan Çin daha sonra yine bu iki liderin kanlı savaşına sahne oluyordu. Japonlar ülkeyi zaten yakıp yıkmışlar fakat bu iki liderin hesaplaşması sonuca ulaşmamıştı. Japonların atom bombası felaketini yaşamaları ile bitirdikleri savaş Çin’de bitmemiş, iki Çinli lider yeniden Çini iç savaşa sürüklemişlerdi. 4 yıl süren kanlı mücadelelerin ardından komünistler giderek büyüdü ve zamanla Jiang’ın gücünü de aştılar. Bir bir ele geçirdikleri şehirlerin ardından güneye doğru kaçan milliyetçiler beraberlerinde Pekin’deki yasak şehirden yağmaladıkları Çin hanedanlığının paha biçilmez eserlerini de götürdüler. Bunun yanında Çin’in altın rezervlerini de kaçarken unutmadılar ve Çin’in güneyine çekildiler. Burada da mücadeleleri sonuç vermeyince artık kaçabilecekleri son Çin toprağı ve belki de en güvenli yer olan Tayvan adasına çekildiler.( 2 milyon taraftar ile) Mao 1 Ekim 1949’da Çin Halk Cumhuriyetini kursa da gözü Tayvan’da olan KMT hükümetindeydi. Fakat o yıllarda ABD tarafından desteklenen bir Çin hükümeti söz konusuydu. Dünyada Çin Halk Cumhuriyeti tanınmıyor bunun yerine Çin’i temsil eden Çin Cumhuriyeti olarak biliniyordu. Mao için buda bir engeldi.

Jiang Tayvan’a çekilmişti ama bu seferde Tayvan’da yaşayanlar tarafından destek görmedi ve bu kez de Tayvan’da KMT ile Tayvan adasında yaşayan Çinliler arasında çatışmalar çıktı. Binlerce kişi öldürüldü ya da hapse atıldı.[1] Daha sonra iki taraf arasında çıkan çatışmalar olsa da uluslararası örgütler ve başta ABD, Mao’nun Tayvan’a müdahalesine gereken olanağı vermediler. Tayvan’da da yavaş yavaş toparlanan Çin Cumhuriyeti hükümeti artık Çin’i kaybetmenin telafisinde olarak en azından Tayvan’ı kazanalım politikaları ile Tayvan’a yatırım yapmaya başladı. ABD destekleri ve diğer yurt dışı yardımlarında sayesinde Tayvan kalkınmaya başladı. Çin’in büyük nüfusu ve Mao’nun deneme tahtasına çevirdiği politikalarının da etkisiyle Çin Halk Cumhuriyeti istenen atılımı yapamazken, Tayvan’da ki Çin Cumhuriyeti kendini kısa sürede toparladı. Tayvan’daki tek parti yönetimi özellikle 1960 ve 70’li yıllarda teknoloji atılımları yaparak Tayvan’ı dünyanın en etkili elektronik merkezlerinin arasına sokmanın ilk adımlarını attı. ABD tarafından Çin’e karşı gelecek politikalarının da şekillendiği bir merkez durumuna geldi. Tayvan zamanla ekonomisini geliştirerek Kıta Çin’den bağımsız bir ekonomik merkez oldu. Çin Halk Cumhuriyeti 1978 yılında başlattığı açılım politikaları sayesinde dünya ile bütünleşmeye çalışırken, Tayvan bunu çoktan başarmıştı. 1970’lere kadar Çini BM’de temsil eden Çin Cumhuriyeti, Çin Halk Cumhuriyeti’nin güçlenmesi ve başarılı dış politikaları sayesinde BM’den de uzaklaştırıldı ve Çin Cumhuriyeti için dünyada siyasal erimenin de ilk sinyalleri gelmeye başladı. Siyasi olarak etkisini kaybetse de en azından ekonomi olarak Asya’nın 4 kaplanı lakabını alan Tayvan bugüne kadar bu ekonomik başarısını sürdürdü.

Tayvan’daki Politik Durum

1986’da Jiang Kai Shek’in sonrasında yerine geçen oğlu ve politik lider Lee Deng Hui, Tayvan’da çok partili sisteme geçişin önünü açtı. Bu sırada Demokratik Kalkınma Partisi (DPP) kuruldu. Bu parti daha sonra Çin karşıtı politikaları ile Tayvan körfezinde sıkıntılı ve krizli yıllarında başlamasına neden oldu. 2000 senesinde adada yapılan ilk seçimlerden galip çıkan DPP, Chen Shui Bian başkanlığında bir Çin karşıtı politika izlemeye başladı. Çin’in ökesini arttıran politikalar Tayvan’ı bir silah satış merkezine çevirdi. Çin Halk Cumhuriyeti, Tayvan’ın bağımsızlığının gerçekleşmeyeceğini Tayvan’ın Çin’in ayrılmaz bir parçası olduğunu söylemlerinde sürekli tekrarladı. Bu sırada Tayvan’daki Çin Cumhuriyetine tanıyan ülkelerde Çin Halk Cumhuriyetinin ekonomik açılımları sonrasında Tayvan’dan bir bir koparak Çin Halk Cumhuriyetini Çin’in gerçek hükümeti olduğunu kabul etmeye başladılar. Chen hükümetinin Çin karşıtı politikaları anti-Çin taraftarlarının seslerini yükseltmelerine neden olsa da Tayvan Kıta Çin ile ekonomik bağlantılarını giderek güçlendirdi. Tayvanlı iş adamları Kıta Çin’de yatırımlar yaparak hem Tayvan hem de Çin ekonomisine katkıda bulundular. 2 sene önce yapılan seçimlerde DPP’yi adeta sandığa gömen KMT yeniden adanın yönetimini kazandı. KMT’nin ardından Çin’e karşı daha olumlu politkilalar izlemeye başlayan Ma Ying Jiu başkanlığındaki hükümet kısa sürede Tayvan ve Kıta Çin arasındaki buzların kısmen de olsa erimesini sağladı. Tayvan’dan Kıta Çin’e direkt uçuşlar başladı. Bunun yanında Kıta Çin’den daha fazla turist adaya gelerek Tayvan’ı daha yakından gördü. Politik liderler iki tarafı da ziyaretlerde bulunarak aradaki bağları kuvvetlendirdi ve adada şu anda politik olarak daha olumlu bir Çin Halk Cumhuriyeti imajı yaratıldı.

Ne kadar olumlu politikalar üretilirse üretilsin elbette ki, Tayvan’da yıllardır var olan Çin karşıtları protestolarda bulunmaya devam ediyor. Her ne kadar adada genel olarak bir Çin karşıtlığı imajı çok baskın gözükmese de Çin Halk Cumhuriyeti yine de birçok kişi tarafından yabani ve her an saldırabilecek bir tehdit olarak görülmeye devam ediyor.

İşte bu şekilde geçen yılların ardından birkaç gün önce 10 Ekim günü Çin Cumhuriyetinin kuruluşunun 98. yıl dönümü Tayvan’da kutlandı. Bu sene Tayvan’da yaşanan sel felaketinin yüzünden çok fazla gösterişin yapılmadığı kutlamalarda liderler mesajları ile Çin Cumhuriyetine olan güzel dileklerini dile getirdiler.

Kendi Yorumum

Bu konuda kendi düşüncelerimi ayrı bir başlık açarak paylaşmak istedim. 3 yıldır Tayvan’da yaşayan biri olarak Tayvan’ı yakından gözlemliyorum. Şunu söylemek istiyorum dünyanın belki de en güvenli ve gelişmiş birkaç toplumundan biri şu anda adada yaşıyor ve bu toplumun Çin Halk Cumhuriyeti tarafından yakından izlenmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Elbette ki Çin’in nüfusu ve kendi içerisindeki sorunları Tayvan ile kıyaslanamaz ama en azından bu adada yaşayan Çinlilerin kurmuş oldukları sistem Çin Halk Cumhuriyetine yer yer örnek olabilir. İki tarafın insanları ırk olarak, dil ve kültür olarak zaten 5000 yıldır aynı kaderi paylaşıyorlar. Her ne kadar iç savaşta yaşanan acılar olsa da Çin halkının bunu onaracağını düşünüyorum. Çin Halk Cumhuriyeti, Tayvan’daki Çin hükümetini her ne kadar yok saysa da burada bu hükümet yaşıyor. Belki dünyada çok az ve güçsüz ülkeler tanıyor ama burada böyle bir hükümet var.

İki taraf şu anda tek Çin iki sistem politikasını benimsemiş gözüküyor. Bu sistemde Çin’in bir ülke ama içerisinde başka sistemleri barındıran bir ülke olarak barış içinde yaşaması öngörülüyor. Tayvan’da yaşanan politika, demokrasi bir batı modeli görüntüsü çizerken Çin Halk Cumhuriyetinde yaşanan model ise Çine özgü demokratik-sosyalist ve tek parti devleti olarak öne çıkıyor.

İki hükümet arasında birbirlerinin farklarını, son 60 yılda yaşadıkları atılımları, oluşturdukları farklı yapılardaki Çin halkını anlayarak birbirlerine olumlu yaklaşım çatısı altında sürdürecekleri politikalar, iki tarafın insanlarına da daha güvenli bir geleceğe götürecektir. Şu anda Tayvan’da yaşayan insanlar Çin’e karşı bağımlı olduklarını zaten bilmektedirler. Çin’in yükselen ekonomisinden yararlanmak isteyen Tayvanlı iş adamları, sanatçılar da Çin ile olacak bir sürtüşmeden zarar göreceklerdir. Bu zararda daha sonra Tayvanlılar tarafından hissedilecektir. İki tarafın insanları tek Çin altında zaten tarih boyunca birleşmişlerdir. Bundan sonra yapılacaklar bu tek Çin çatısı altında iki farklı ve birbirlerini destekleyen hükümetlerin ortak politikaları ile Çin’in geleceğini şekillendirmek olmalıdır. Çin Halk Cumhuriyeti Tayvan’a güvenmeli ve Tayvan’ın ekonomik, kültürel alanlarda dünyaya daha çok uyum sağlamasının önünü açmalıdır. Çin Halk Cumhuriyeti hükümeti Tayvan’a ikinci sınıf bir politika uygulamadan onlarında Çin’in bir parçası olduğunu düşünerek hareket etmelidir. Burada Çin kelimesini tarihi bir isim olarak kullanıyorum. Çin tüm Çin topraklarını belirtirken Çin Cumhuriyeti ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin etki alanları farklı yerleri göstermektedir. Hong Kong modeli Tayvan için çözüm mü ya da Tayvan’a özel yeni bir model mi üretilmeli? Soruları ise hala sorulmaktadır. Yıllar geçtikçe iki tarafın halkları birbirlerini daha iyi anlayacaklar ve ona göre Çin’in geleceğine birlikte karar vereceklerdir. Çin Halk Cumhuriyeti, Tayvan’ı Çin’in elması olarak görüp ona gereken desteği verdiği zaman Tayvanlılarda Anavatan Çin hakkında daha olumlu düşünecekler ve önümüzdeki 20 yıl içinde Anavatana dönüşünde yolu açılacaktır. Bunun dışında senaryolarda ise Tayvan sürekli Çin karşıtı politikalar ile kendini zora sokacak ve dış dünyadan Çin tarafından daha da soyutlanacaktır. 3 senedir yaşadığım bu güzel memleketin çok daha iyi bir geleceği hak ettiğini düşünerek Tayvan’ın el üstünde tutulacağı politikaların üretilmesi hem ada halkını hem de dünya barışını mutlu edecektir. Tayvanlıları ve bana hayalini kurduğum bir gelecek sunmuş bu adayı mutlu görmek ise sanırım en çokta beni mutlu edecektir.

Uğur Rıfat KARLOVA

Taipei / Tayvan

[1] http://www.asiaone.com/News/AsiaOne%2BNews/Malaysia/Story/A1Story20080716-77050.html
http://www.yogurtland.com/

 
Toplam blog
: 180
: 4193
Kayıt tarihi
: 13.11.06
 
 

Kariyerini Uzakdoğu sahne ve televizyonlarında geliştiren  sunucu, şovmen, yazar, oyuncu Uğur Rıf..