Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

06 Aralık '20

 
Kategori
Anılar
 

Cingen Teyfik (2.bölüm)

(2.ci bölüm: Dünden devam)
 
KENDİ ÇOCUKLARINDAN ZİYADE ESNAFIN BABASIYDI
Esnaf Birliğinin başkanı olan Tevfik Önem, bir defasında esnafla toplantı halindeyken kendisini dinlemediğini farkettiği, birbirleriyle sohbet eden bir kaç esnafa kızıp sesini mikrofonsuz bile sokağa taşırıp, her yerden duyulacak kadar yükseltiyor. 
-"Keyfiniz iyiyse burda sizin ne işiniz var! Sizlerin hakkını aramak için ayda sekiz on kere Ankara'ya gide gele yolları aşındırdım! Buna da yanmıyorum da, sürekli milletvekillerinin, bakanların odalarını kapı kapı dolaşmaktan, esnafa yardım istemekten çingene durumuna düştüm. İşte o beni biraz rahatsız ediyor, hele burda beni dinlemiyor oluşunuz aşırı rahatsız ediyor!" diyor. 
 
(Esnafın çok zorluk çektiği o dönemlerde bir de devletçe Isparta'ya yeni yerleştirilmiş 'Çingene topluluğu' vardı. Bu topluluğun düzenli işi aşı olmadığından Isparta'yı kapı kapı dolaşarak, el açar yardım talep ederlerdi. Kim ne verirse, verileni yer- giyerlerdi. Şimdi onlarda Isparta'nın yerlilerine karıştı. Sonraki nesilleri Çingene olarak anılmaz oldu.)
 
İşte Tevfik Önem'in o toplantıda yaptığı konuşmadan sonra bu sözleri dışarıya taşıyor. Ispartalılar Tevfik Baba belledikleri Tevfik Önem'e yerel şiveleriyle tatlandırarak "Cingen Teyfik" Kimi de (Çingen Tefik) lakabını takıyorlar. O günden sonra bu lakap kendisiyle özdeşiyor. Senelerin Tevfik babası arkasından konuşulduğu her yerde çoğunlukca"Cingen Teyfik" olarak anılıyor.
 
Tevfik Önem Isparta'nın siyaset hayatında her zaman baş rol oynamış bir insandı. Demokrat Parti Isparta oylarını Tevfik Önem sayesinde toplardı. Ispartalıların huzuruna konuşmak için bir çıktı mı Tevfik Önem, ağzından çıkan her kelimeye Ispartalılar harfiyen inanır ve o ne isterse fazlasıyla yaparlardı. Bu vasfıyla başta 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olmak üzere, tüm Demirel ailesinin gözbebeği konumundaydı Tevfik Baba...
 
Tevfik Önem 2002 senesinde 83 yaşındayken hayata veda etti. Vefatıyla Isparta esnafını yetim bıraktı. Ardından yerine gelenler asla yerini dolduramadılar. Vefatı öncesi uzun süre hasta yattı. Esnafın sorunlarına çözüm bulmak uğruna çabalamaktan yorgun düşen bedenine bir de hastalık musallat olunca uzun süreliğine yatağa mahkum oldu. Son günlerinde onun zamanı hastane ile evi arasında, pas tutmuş kağnı tekeri gibi dönüyordu. Doktorlar ömrünü biraz daha uzatmak için tıbbın sahip olduğu teknolojiyi Tevfik babanın üzerine yoğunlaştırıyordu. "Acaba ecel saatini biraz geriletebilir miyiz," diye. Lakin tüm çabalar boşa gitti ve bir akşam vakti Tevfik Önem bu dünyadan gitti. Nesil yenilendikçe onu bilenlerin çoğuda yitti...
 
Tevfik baba'yı son günlerinde evinde ziyaret edenlerden biriydim. Isparta siyaset hayatına çok katkıları olmuş, Isparta esnafına çok değerler kazandırmış, yön vermiş. Saygınlığını hizmetleriyle ve dürüstlüğüyle kazanmış birinin son halini çaresizliğe düşmüş görmek, doğrusu bana büyük elem vermişti.
 
Tevfik Önem'in mütavazı evinin duvarları "hiç boş yer kalmamış" denilecek kadar kendisine koşuşturduğu günlerde takdim edilmiş üstün hizmet madalyalarıyla doluydu. O duvarlardan birine dayalı demir yığını eski tip bir somya üzerinde, fersiz gözlerle sıradan döşenmiş odada esnaftan birilerinin gelmesini umar gibi etrafa bakıyordu. Başucunda sürekli olarak onunla ilgilenen 57 yıllık hayat arkadaşı ve bir de babalarının kalan ömrünü mutlu geçirtmek için didinen dört çocuğu bulunuyordu.
 
Aile içindeki her davranış imrendiriciydi. Ama Tevfik babanın başka arayıp soranı hiç yoktu. Yıllarca babalık yaptığı esnaftan ve diğer hizmet eri yoldaşlarından, birlikte yiyip içtiği sırdaşlarından, arkadaşlarından hiç geleni- soranı olmuyordu. Isparta için koşuşturduğu günlerde kendisine alkışlarıyla destek olan Ispartalılardan bir vefa gösterilmiyordu. Sanki Tevfik baba hiç onlar için ömrünü adamamış gibi, eşinden ve çocuklarından başka kimseleri tanımamış gibi, dahası çaresizliğinde hayatta bir başınaymış gibiydi. Sanki binbir mücadeleyle geçen onca yıl, yıllar boşunaymış gibi.. duvardaki madalyalar da isbat etmese geçmiş günler hiç yaşanmamış gibi... Benim içim bu manzarayla burulmuşken, Tevfik Önem gördüğü vefasızlığa kırgın ve kızgın değildi. Her zamankinden daha hoşgörülü, "bu hayat şartlarında herkes kendi telaşında, esnafım evine ekmek götürme derdinde" diyordu.
 
Tevfik babanın bir de yine kendisine yakışan sağırlığı vardı. Yıllarca ağır işiten, bu yüzden yanında yüksek sesle konuşulan Tevfik Önem, son günlerinde artık hiç duymaz olmuştu. Değil bağırarak konuşmak, yanında top atılsa duymaz haldeydi. Lakin hafızası öldüğü anlara kadar yerindeydi. Dünlerini çok iyi hatırlıyordu. Beni de dünlerinde her yaptığını takip ettiğimden ve haber olarak değerlendirdiğimden gayet iyi tanıyordu. Vefatından birgün önce hatırını kulakları duymadığı için kağıt üzerine büyük harflerle yazarak sorduğumda, o yorgun bedeninden güçlükle ses çıkararak sözlü olarak "İyiyim kızım. Sen ne vefalı insansın böyle, hem Isparta vefalısısın, hem de insan vefalısı" dedi. Gözlerim dolu dolu oldu.
 
Tevfik babaya "eski dostlarından hiç mi arayanın yok" diye, bir soru yazıp gösterdim. avurtları çökmüş, kırışmış yüzünü hepten kırıştırırcasına gülümsedi. Dudaklarındaki tebessüm beyaz sakalla çevrelenmiş yüzüne bir nurluk verdi. Sonra başını yavaşça hepten benden yana çevirerek
-"Bir Şevket Demirel geldi. (9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kardeşi) Bir de Mustafa Gülcigil. (İçişleri Bakanlarımızdan, o vakitler milletvekiliydi.) dahası yok" dedi. Oysa şehrin valisi, belediye başkanı ve tüm ileri gelenleri kendisini çok iyi tanıyorlardı.
 
Bakışları geçmişi düşler gibi iyice mahzunlaşan Tevfik Baba'yı yormak istemiyordum. Konuyu kapatmak istiyordum. Fakat kendisi ellerimi tutup dediklerini dinlememi istedi. "Bak gazeteci kızım şu dediklerimi iyi belle, Isparta için çalıştığım her ortamda asla yalan söylemedim. Isparta esnafının refah yaşaması için ömrüm boyunca didindim durdum. Çocuklarım için değil ama esnaf için çok kişiye boyun eğdim. Hakları olanı İstedikçe istedim. Topladığım imkanlardan ne kendime, ne de evlatlarıma hiç haram yedirmedim. Ailecek aç kaldığımız günler oldu. Ama bunu dışarıdan kimselere bellli etmedim. Açım diye yanıma geleni kimsin demeden doyurdum. Yolda kalmışın cebine para bulup buluşturup yoluna uğurladım. Kimsenin gözyaşına sebep olmadım. Esnafın birinin başı ağrısa benim daha fazla ağrırdı. Hiç kimse için kötülük düşünmedim. Onca yıl koşuşturmama rağmen, hayatta bir dikili ağacım bile yok. Bir Bağ-Kur maaşım kalacak ardımda, başka bırakacağım malım mülküm yok. Fırsatın tam göbeğinde oturdum 36 yıl boyunca, ama fırsatçılık edip para biriktirmedim. Katlar, arabalar edinmedim. Biz paradan yana değil, haysiyetten yana zenginiz elhamdülillah. Allah'a karşı yüzüm ak-pak, vicdanım çok rahat. İnsanın üzerine para değil, toprak örtüyorlar. Her haramın hakkını toprak altında sorgulamaya başlıyorlar. Aman kızım bunları unutma..."
 
Unutmadım hiç; ne öyle insanları, ne de verdikleri nasihatleri. Harfiyen uymaya çalıştım hep, şimdi ki oda başkanlarından örnek almak isteyen varsa diye de Tevfik Önem'i yazdım az biraz. "Şu kötü huyu vardı" diyenlere, onu da yazayım. Tevfik Önem öğretmenlik yıllarında ne alkol, ne de tütün mamullerinden hiç birini kullanmamış. İsrar eden arkadaşlarına rağmen ne pakete, ne şişelere elini bile sürmemiş. Ne zaman ki esnafların başına geçmiş, onların dertleriyle dertlenir olmuş; bir iki derken ve de dışarıdan gelen misafirleri ağırlarken onlara eşlik etmek adına önce az az, sonrası her iki zararlıda bolca gelmiş. 36 yıl elinden düşmeyen dolu bardakla, tütün, sonunda onu yatağa sermiş. Hastalandığında tövbekar olmuş. Yine başa dönmüş, kötü alışkanlık bilinen şeyleri geride kalmış. Tıpkı eski dostları ve 36 yıllık Esnaf Odaları Birlik başkanlığı gibi... 
Sonunda her şey bir varmış, bir yokmuş olmuş... Evvel zaman içinde, ama kalbur saman içinde değil. Günümüzde esnafın başındakilerde Tevfik Önem gibi değil...
                                                                                                             Ayfer AYTAÇ
                                                                                                                                   ayferaytac.com
 
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..