Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ocak '12

 
Kategori
İlişkiler
 

Cinsellik bağlamında kadın erkek eşitsizliği

Cinsellik bağlamında kadın erkek eşitsizliği
 

Cinsellik, kadın ve erkeğin en doğal ve eşit olduğu zemindir aslında...


Toplumun her iki cinsininde “riyakar”lık yaptığı bir konudur cinsellik. Özellikle de kadın cinselliği…

Sina Koloğlu, bugünkü yazısında (4 Ocak 2012) Şebnem Kısaparmak’ın Kanal 7’deki programında “ismini vermek istemeyen izleyici” nin durumunu konu etmiş. Telefonla programa katılan, yeni evli bir kadın. Meğer kocası onu nişanlılık döneminde başka kadınlarla aldatmış, şimdi ise pişmanmış. Uzman konuğu eşliğinde soruları yanıtlayıp, konukları rahatlatmaya çalışan Şebnem Kısaparmak, “Nişanlıyken, erkeğin birtakım gereksinimleri olur, bunları evlenene kadar başka kadınlarla gidermesi doğaldır” şeklinde yanıt vermiş.  Koloğlu bu bağlamda, “Evlenilecek” ve “Eğlenilecek” kadın ayrımına değinerek, böyle bir ayrımla teselli bulmaya çalışmanın yanlışlığına dikkat çekmiş. Kendi görüşlerimi yazmadan, konuyla ilgili aklıma gelen birkaç –gerçek- olayı sıralayayım:

İşyerinde yıllar önce bir erkek arkadaşım, eşiyle evlenmeden önce birlikte olduğunu, eşinin bakire olduğunu, eşi eğer kendisiyle nikahtan önce “yatmayı” kabul etmeseydi ondan ayrılacağını, eşi bakire çıkmasaydı da aynı şeyi yapacağını anlattı… Tipik bir dar kafalı, bencil erkek bakışı! Kızcağızı ya da kadıncağızı düşünen yok! Bu durumda evlilik öncesi birlikte olmayı kabul ettiği için kadını ahlaksız ve namussuz bulup ayrılacak olan da çoktur. Ben nikah salonunun eşiğinde evlilikten vazgeçenleri biliyorum. Ya bir aksilik olup da evlenemeselerdi? Ya kadın biyolojik bir nedenden ötürü, ilişki öncesi bakire olduğunu ispatlayamasaydı? Ya daha önce başka ilişki tarzları ya da operasyonlar nedeniyle bakire kalabildiyse? İşte bağnaz kafa yapısıyla desteklenen, iki yüzlü“namus” anlayışı bu.

Bir de konunun kadının lehine ve aleyhine kullanılabilen başka bir boyutu var. Kadının gebe kalma riski her zaman vardır. Evlilik dışı bir ilişkide kadın gebe kaldığında ya isteyerek ya da mecburen evlenilir. Erkek evlenmek istemezse, kadının önünde birkaç seçenek vardır: Kürtaj, çocuğu doğurup karşı tarafa dava açmak ya da açmamak, başka bir erkekle evlenmek…  Bir kadının nikahsız gebe kaldığı bebeğini doğurup tek başına büyütebilmesi için ünlü, varsıl ya da çok cesur olması gerekir.

Yıllar önce (Marmara depremi sonrasında) “üç komik” ile yapılan röportajı okuyordum. Cem Yılmaz’a, Yılmaz Erdoğan’a ve Beyazıt Öztürk’e yöneltilen aynı soruya;  Beyaz yuvarlak sözlerle, Erdoğan “Tutucu Anadolu erkeği” tarzında yanıt vermişti. “Eşiniz olacak kadınla evlenmeden önce birlikte olur musunuz ya da sevgiliniz olan biriyle evlenmeyi düşünür müsünüz?” gibi bir soruya Cem Yılmaz’ın yanıtı çok hoşuma gitmişti. Cem Yılmaz “Tabii ki, manyak mıyım, bundan daha doğal ne olabilir ki?” şeklinde bir yanıt vermişti.

Adaletli davranabilmek

Şimdi kimse bir takım bilimsel, biyolojik, antropolojik, toplumbilimsel açıklamaların ardına gizlenmesin. Ben yaşamım boyunca bir erkekten daha hovarda kadınlar, kadından daha edepli erkekler gördüm. Yıllar önce “Evlilikte aldatma” konusunda hazırladığım bir haber için görüşlerine başvurduğum  tanınmış bir psikiyatrist, “Erkek bir aldatır on anlatır; kadın beş aldatır birini ya anlatır ya anlatmaz” demişti.

Bazı toplumlarda evli kadın, ana baba evinde yoksun olduğu sınırlı özgürlüğe kavuşur. Ülkemizde salt bunun için evlenen kadın sayısı azımsanmayacak kadardır. Evli kadınlar, bekar ve yalnız yaşayan kadınlara kıyasla daha namuslu sayıldığından, üstelik doğum kontrol yöntemlerini rahatça uyguladıklarından, cinsellik konusunda daha özgür ve rahat hareket edebilir.  Evli erkekler de başka kadınlarla ilişki yaşamayı hak görebildikleri gibi; tutucu bir çevrede imam nikahını karşılıklı çözüm yolu görür, uygularlar. Toplum da genelde bunu normal, doğal karşılar.

Ergenlik çağındaki delikanlı bir kızla flört ederse neredeyse alkışlanır, kız arkadaşıyla odasında baş başa ders çalışmaları teşvik edilir. 18 yaşını aşmış kız çocuğunun erkek arkadaş edinmesi  “olay” olur. Kızına ve oğluna eşit davranan, “çağdaş” bir aile, benzer durumda erkek ve kız çocuğunun ilişkilerine, cinselliğine aynı bakış açısıyla bakarsa, “Geniş ve hafif meşrepli” sayılır.

Televizyonda, evlilik dışı ilişki yaşayan, evlenmeden gebe kalan film ve dizi kahramanını, ünlüyü normal karşılayan, destekleyen, aynı şeyi başkası yapınca yargılamaya kalkarsa; dindar, gerici ya da şeriatçı saydığı kesimin yaşam tarzını başkalarına dikte etmeye çalışmasından şikayet etmemeli. Yalnızca bağnaz, yobaz kişiler değil; genelde, doyumsuz, kıskanç, art niyetli kişiler de kendilerinin yapmak isteyip de yapamadıklarını başkası yaptığında, onları en ağır biçimde yargılar, eleştirir, çekiştirir, yerden yere vurur.

Buraya kadar andığım olaylar, toplumun inanç, yetişme tarzı, ön yargı, bağnazlık, bencillik, baskı, aşağılık kompleksi, kaygılar gibi pek çok nedenle yaşanan, özel ilişkilerde ve toplumsal yaşamda ikiyüzlülük, haksızlık, adaletsizlik sayılabilecek durumlardır.

Günahtan kaçınmak için

Mesele, günahtan uzak durmaksa, Kuran’ı Kerim’de erkeğin de namusunu koruması gerektiği vurgulanır, cinsel organını “helali olmayan”a göstermesi yasaklanır.** Yani kadın evlenene kadar bekaretini koruyacak, örtünecek, saklanacak, erkek istediğini yapacak diye bir şey İslamiyet’te yok. Edepli, namuslu, temiz  bir kızla ya da kadınla evlenmek isteyen erkek kendisi de öyle olacak; hem bekarlığında hem de evliliği süresince. Dinsel ve ahlaksal kuralların kadına mahsus, günah işlemenin de erkeğe hak olduğunu düşünenler, bunun tersinin de başkalarınca doğal ve normal karşılanabileceğini kabul etmeliler. 

Dinsel ve ahlaksal açıdan yanlış bulan nikahsız birliktelik yaşamaz. Bazılarının çözüm olarak gördüğü imam nikahını, ülkemiz yasalarına göre, resmi nikah olmaksızın kıymak ve kıydırmak suçtur. Aslında kadın lehine olan bu yasal düzenleme bile toplumumuzda çiğnenmekte ve dinsel bir gereklilik sayılan imam nikahı “gayri meşru” ilişkileri, erkeğin birden fazla kadınla birlikteliğini meşrulaştırmak için kullanılmaktadır. Amaç vicdanları rahatlatmaksa, inançlı insanlar için, öncelikle  Bekar (nişanlı, evli olmayan, başkasıyla ilişki yaşamayan) bir kadını / erkeği Tanrı’nın huzurunda eş saymak, bunun da onların yakınlarınca bilinip kabul görmesi, kötüye kullanılan, yozlaştırılan dinsel nikahtan daha geçerlidir kanımca.

Benim ölçütüm; kişi kendisine ve başkasına zarar vermeyen, dürüst ve içten, sevgi, saygı ve hoşgörüye dayalı, doğaya  ve toplumsal kurallara aykırı düşmeyen her ilişkiyi yaşayabilmelidir. Zaten, böyle olmayan bir ilişki ve evlilik, istediği kadar dine ve yasalara uygun görülsün vicdanen uygun değildir.

Dip Not:

*Müminun Suresi (23/5)(Erkek müminler)Cinsiyet organını koruyanlardır.
*Müminun Suresi (23/6) Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip oldukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar.

Gülçin ERŞEN - 4 Ocak 2012 / Güllük

 
Toplam blog
: 134
: 869
Kayıt tarihi
: 06.07.11
 
 

Ankara Üniversitesi Basın Yayın Yüksekokulu (İletişim Fakültesi) Radyo ve Televizyon Bölümü mezun..