Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Aralık '06

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Çivi çiviyi nasıl söker?

Çivi çiviyi nasıl söker?
 

Birine deliler gibi tutulup,sonra da ona aşık aşık dolaşırken ortalarda, bir anda onu unutmanız gerektiğini, imkansız bir aşka doğru boş yere kürek çektiğinizi öğrendiniz bir gün. Çeşitli yollar deneyerek unutmak istediniz, siz istedikçe o daha da direndi; git dedikçe o aşk, özlem daha da üstünüze gelir oldu. Hiç düşünmediğiniz birşey keşfettiniz bir gün ve çivi çiviyi söker mi acep diye gönlünüzü başka bir rotaya çevirdiniz, ya da çevirdiğinizi sandınız...

Bundan sonra ne olur? Acaba o aşk unutulur da yerine yenisi mi konur yoksa bu yeni " kurban" aslında bir kum torbasından mı ibarettir?

Çivi çiviyi söker mi? Sökerse nasıl söker? Yoksa o çivi değil de bir mıh mıdır ve çivi olan diğerini sökmek isterken elinizde mi kırılır? Ya da bu gereksiz metal parçası ille de olmak zorunda mıdır? İnsan kendi çabasıyla beceremez mi bu unutma işini?

Ben sana mecburum diyen neden sadece Atilla İlhan olmaz? İnsan neden ille de birine mecburdur? O biri uzak bir hayalden ibaretken bile, incitse de üzse de neden vazgeçilmezdir?

Kişilik denen şey nedir? İnsan aşık olunca kişiliğini mi kaybeder yoksa aslında hiç bilmediği özüyle mi tanışır? Kişi aslında varlığına alıştığı o güçlü ve mağrur olan mıdır yoksa aşık olunca tüm yelkenleri suya indiren, gururundan tutun da nefesinden bile vazgeçmeye razı olan o güçsüz, silik karakter mi?

Çivi, görevini layıkıyla sürdürürken neden bir anda onun aslında ne kadar başarısız olduğu ortaya çıkar bir gün? Mıh neden hala orada kendinden hiçbir şey yitirmemiş halde orada durmaktadır, neden gene acıtır insanı? Peki sen çıkarttığını zannederken çıkmadıysa, nereye kaybolmuştur o ara, neden göremezsin varlığına rağmen? O ara göremediğin şey şimdi neden karşına dikilmiş, ben buradayım diye bağırmaktadır? Madem gitmediyse bir yere, yenisinin hükmü nedir? Yoksa yanına mı çakılmıştır diğerinin? Ya da çivi mıhtan daha parlak bir renge mi sahiptir de sen onu göremezsin? Kimbilir belki de görmek istemezsin, bu da olabilir mi? Belki gördüğün halde ısrarla çivinin mi rengi parlatılmak istenir inatla?

Aşk nedir? Karşılıklı paylaşılan bir şey mi yoksa ömrünü yiyip bitiren bir hastalık mı? Hangisi vazgeçilmezdir? Dokunduğun mu yoksa hayal ettiğin mi? Dokunduğun için mi aşk değildir yoksa dokunamadığın için aşk mı sanırsın? Sevenden mi vazgeçilmez yoksa sevmeyenden mi? Sevmeyen sevince, dokunulmayan hissedilince aşk dediğin şey biter mi? Yoksa asıl aşk o mudur; dokununca büyüyecek olan? Ten değil kastım, yüreğine dokunmaktan bahsediyorum. Yüreğine dokunmak ne peki? Birisi seni sevince mi olur bu yoksa sen sevdalanınca mı?

Sevdanın tahtına kurulmuşluğu mudur, kovmaya çalışan diğer şövalye midir gerçeğin? Savaş varsa bu gerçekten doğru bir hamle midir? Bu kavgadan kim galip çıkar? Bir dağlı bir bağın sahibi olabilir mi, kazanabilir mi bu savaşı? Bağcı mıdır orayı şenlendiren yoksa dağlı hiç bilmediği bu bağı daha da güzelleştirebilir mi? Ya da şöyle sormalı bunu; ben mi daha iyi piyano çalarım yoksa Fazıl Say mı? Peki, ona alışan bir piyanoyu hiç bilmeyen ben çalmaya kalksam o piyanoya ne olur? Piyano mu intihar eder yoksa notalar istifa mı verirler bin yıllık işlerinden?

İnsan bir kez gönlünü verdi mi bir daha hiç geri alamaz mı? Onu yaşatması için görevlendirilmiş bu kalbi neden hoyrat ellere bırakır gözü kapalı? Kalp olmadan insan nasıl yaşar? Bu teoride mümkün değilken pratikte neden hala nefes alıp vermektedir? Ayrıca başka bir yerde, başkasının sahiplendiği şeyi nasıl geri alıp bir başkasına verir? Geri alamıyorsa peki bu taşıdığı nedir? Akıl kalbin yerine geçebilir mi; beyin onun yerine kanı pompalayabilir mi? Kanın beynine sıçraması başka yerlerde kullanılmasına rağmen aslında bu durum için biçilmiş bir deyim midir?

İnsan aşık olunca ya da aşk yazınca böyle kafayı yemek zorunda mıdır? Yeter artık, hazır yeri gelmişken lütfen biri beni durdurabilir mi ?..

 
Toplam blog
: 132
: 2482
Kayıt tarihi
: 24.09.06
 
 

Dünyayı, yaşamayı ama adam gibi yaşamayı, arkadaşlığı, dostluğu ve en önemlisi çocuğumu, müziğimi..