Çiviler, Köylüler ve Terör

Foça'da 11 Ağustos'ta askeri servis aracına bombalı saldırı düzenlendi. 2 asker şehit oldu. 9 gün sonra bir bomba da Gaziantep'te patladı, 9 kişi öldü 65 kişi yaralandı. Aynı "militanlar" benzer bir eylemi 4 Eylül'de Şanlıurfa'da yapmaya çalışırken, polis birini "etkisiz hale getirdi" diğerini ise yaralı yakaladı.

3 masum çiftçi

Yakalanan "militan" sorguya alındı. İddiaya göre Gaziantep saldırısının en küçük kurbanı 1 yaşındaki Almira'nın resmi gösterildi. Henüz vicdanını kaybetmemiş olmalı ki olay yerinde parmak izlerinin de bulunduğu Foça saldırısını itiraf etti. Fakat soruşturma derinleşince bir vahşet daha gün yüzüne çıktı. Bombalı saldırıdan birkaç gün önce cesedi bulunan üç çiftçinin de bu ekip tarafından katledildiği anlaşıldı. Tarla sulamaya giden çiftçiler, görmemeleri gereken bir şeyi görmüş, bu nedenle kafalarına kurşun sıkılarak bir kanala atılmıştı.

Çiviler

Gaziantep'te 50 kilo patlayıcı kullanılmış. Uzmanlara göre bu miktar 5 katlı bir binayı yerle bir edebildiği gibi 200 metrekarelik alandaki bütün canlıları yok edebilecek güçte... Fakat bu yeterli gelmemiş ki içine "şarapnel" niyetine kilolarca beton çivisi katılmış. Kurşun gibi etrafa saçılan bu çiviler aralarında 12 yaşında bir çocuğun da olduğu 20 kişiyi yaraladı. 

Şüphesiz,  küçük Almira'nın ya da katledilen köylülerin çok acıklı hikayeleri vardır.   Ancak ben bir haberci olarak sadece ve sadece çıplak gerçeği arıyor ve yazıyorum:

Bombanın içine kilolarca beton çivisi konuldu. İnsanlığın varoluşundan beri en temel "üretim aracı" olan tarlasını sulamak için şafak vakti evinden ayrılan üç çiftçi, kirli bir plana şahit oldukları için katledildi.

Şiddet romantizmi

Bombaları ya da bombacıları konuşmak, yorumlamak birşey ifade etmeyebilir.  Eleştirim "şiddet edebiyatı" ve "savaş romantizmi"  içinde kaybolanlara... Bombaların kanlı gürültüsüne karşı haykırması gereken vicdanların soğuk sessizliğine... Çünkü otoritenin "yasal şiddetine" karşı kükremek kolaydır, sahte kabadayılık hatta ucuz şövalyeliktir. Gerçek aydın sorumluluğu ise şiddet kimden gelirse gelsin, sebebi ne olursa olsun ayırt etmeksizin şiddete karşı çıkmak ve eleştirebilmektir.  Bu olmazsa, öfke ve intikam duygusuna mahkum olan vicdanlar, şiddetin mağdurları arasında ayrım yapmaya başlar.  Bu gayri insani refleks gözleri kör eder.

Bence, 50 kilo patlayıcının içine konulan çiviler, bombanın kendisinden daha vahşice... Aynı şekilde Foça'da asker servis aracına yapılan saldırı öncesi, üç köylünün "Kürdistan İşçi Partisi" adını taşıyan örgüt(PKK) tarafından öldürülmesi de eylemin kendisinden daha ileri bir terörizm boyutu... Bu durum, yapılan eylemin ve eylemi doğuran zihniyetin hiçbir barış, demokrasi, emek ya da sınıf söylemiyle örtüşmeyeceğini de açıkça gösteriyor.

Şu halde geriye tek bir soru kalıyor:

 Bombacının bile küçük Almira'nın resmini görünce dili çözülmüşse, bu sınır tanımayan şiddete karşı aydınların(?) kalemini tutan nedir?