- Kategori
- Gündelik Yaşam
Çocuk olmak

"Keşke çocuk olsam" dediğiniz oldu mu hiç?
Peki ya "Büyümeseydim keşke" diye hayıflandığınız zamanlar oldu mu?
Benim oldu...
Bu sıcak yaz günlerinde bahçelerdeki parklardaki fıskiyeleri görünce mesela. Eğer çocuk olsaydım hiç tereddüt etmeden altına girebileceğim fıskiyelere, çocuk olmadığım için uzaktan bakmak koyuyor bana. İçim gidiyor, sıcaktan her yerimden şıpır şıpır terler akarken orada serinleyebileceğim düşüncesi sadece bir düşünce olmaktan öteye gidemiyor... "Ya çok çılgın, ya da zır deli" demesinler diye...
Ya da bir şeye üzüldüğümde, nerede olursam olayım; kafede, sokakta, alışveriş merkezinde farketmez; bağıra bağıra, hatta böğüre böğüre ağlayasım geldiğinde kendimi tutmak... Oysa çocuk olsam tutar mıydım kendimi? Koyverirdim gözyaşlarımı, sesli sesli, zırıl zırıl, ağzımı kocaman aça aça ağlardım (Siz hiç bu şekilde ağlayan aklı başında birini gördünüz mü?) İçime atmazdım "küçük" dertlerimi (çocuk olsaydım dertlerim de küçük olurdu).
Her yaşın kendine göre bir derdi olur elbette. Çocuk olsaydım eğer, sadece bir çikolata için, bir oyuncak için belki, veya hevesle aldığım dondurmam yere düştüğünde falan salya sümük ağlardım. Minik bir kalbin derdi de böylesine minik olurdu tabi... Büyüyünce dertler ne kadar da büyüyormuş meğer...
Çok sevindiğimde veya çok komik bir hadise gerçekleştiğinde kahkahamı dizginlemek zorunda olmak da yoruyor beni. Bazen kendimi tutamayıp 32 dişimi göstere göstere tiz bir kahkaha koparasım geliyor, ama her şeye rağmen tutuyorum kendimi ve alçak perdeden gülüyorum sadece. Çocuk olsaydım böyle mi olurdu? Katıla katıla gülerdim ve etrafımda kim var kim yoksa tebessüm ederdi (küçük bir çocuğun kahkahasından daha sevimli ne olabilir ki?)
Zaman zaman içim içime sığmadığında, enerjimi de bir türlü atamadığımda sokağın ortasında tepine tepine dans etmek hoş olurdu. Veya en sevdiğim şarkıyı bağıra bağıra söylemek... Ama bu yaşımda böyle bir şey yaparsam hemen kafama huni takıverirler herhalde. :) Çocuklar çok şanslı çünkü onların sokakta dans etmesi herkesi gülümsetir kanımca...
Hani bu kavurucu sıcakların ara sıra yağmura dönüştüğü günler var ya... Öyle günlerde dışarı şemsiyesiz çıkıp o yağmurda iliklerime kadar ıslanmak isterdim. Kollarımı yukarı açıp döne döne sevinmek, ayakkabılarımı su birikintilerine batırıp batırıp çıkarmak isterdim. Çocuk olsaydım yapardım. Annemin kızacağını bile düşünmeden, hastalanma ihtimalimin olacağını umursamadan, kıvırcık saçlarımın bozulup kuruyunca hindi gibi kabaracağını önemsemeden yapardım hem de...
Çocuk olmak... Sokakta kumla oynayan çocuklar gördüğümde selam bile vermeden, tanışmadan direk onlara katılıp oyuna dalmak... Oysaki yetişkin biri, hiç tanımadığı biriyle öyle çabuk ahbap olamıyor değil mi?
Çocukken başkaları hakkında düşündüğümüz olumsuz şeyleri o insanlara acımasızca söylerdik. O kişi de gülümseyip hoşgörüyle karşılardı genellikle ("çocuk işte" düşüncesinden yola çıkarak). " Saçlarının rengi iğrenç olmuş" / "Hayır seni hiç sevmiyorum" / "Senin yemeklerini beğenmiyorum" / "Çok pis kokuyorsun"... gibi... Şimdi bunları insanların yüzüne söylesem :) Hiiiii asla söyleyemem! :)
Tatil mekanlarıyla erken yaşta tanışan şanslı çocuklara gelelim: Eğer kızsa, denize girerken bikinisinin üstünü giymek zorunda değil; eğer erkekse hiçbir şey giymek zorunda değil :) Ne şanslılar, güneş ışığından bize nazaran çok daha fazla oranda faydalanabiliyorlar... Ahhh çocukluğumm!
Hele bayramlar, hele bayramlar! Dünya kadar bayram harçlığı verirlerdi çocukken. Halbuki bir çocuğun mu paraya daha çok ihtiyacı vardır, yoksa bir yetişkinin mi... İşte bu adaletsizlikten dolayı da çocuk olmak isterdim gerçekten... Küçük bir çocuk için para, sadece bir kağıt parçası... Ben çocuk aklımla, madeni paraları kağıt banknotlara tercih ederdim... :)
Çocukken bir an önce büyümek isterdim. Annelerinin boylarını geçmek üzere olan ablalara hayranlıkla bakar, onları çok şanslı bulurdum. Bir an önce onlar kadar büyüyüp, misafir geldiğinde büyüklerle oturabilmek, kocaman sırt çantası yerine tek bir ajandayla okula gidebilmek, ne giyeceğime kendim karar vermek, onlar gibi annemin elinin tutarak yürümek zorunda olmamak isterdim. Oysa şimdi o dolu dolu yaşadığım çocukluğumu ne kadar özlüyorum.
Fıskiyelerin altında serinlemek, bağıra bağıra ağlamak, katıla katıla ve doyasıya gülmek, sokakta dans etmek, yağmurda sırılsıklam olmak, başkalarıyla selamsızca ahbap olmak, her düşündüğümü rahatça söyleyebilmek, deniz kenarında güneşten "tam olarak" faydalanmak ve yüksek bayram harçlıklarını biriktirmek için tek şart çocuk olmakmış meğer...
<özlem ulugöl="">
özlem>