- Kategori
- Bebek - Çocuk
Çocuk onlar, büyük değil
Yazmak için bilgisayar karşısına oturduğumda, netleşmiş bir konu olmasa da sonbahar ağırlıklı, hazan mevsimi güzelliklerinin film şeridi gibi gözlerimin önünden geçip gittiği canlı fotoğraflar vardı kaleme almak istediğim. Sararan yapraklar, değişen hava sıcaklıkları, yaz mevsimi tembelliğinin azalan etkisi, yağmur müjdesi verircesine yoğunlaşan bulut kümeleri, hüzünlü şarkılar ve çoğalan örnekler... Evet sonbaharı anlatmalıydım, güzellikleri ressam fırçasından resmedercesine. Anlatırdım seve seve... Taa ki, boncuk gözleri görünceye kadar.
Odanın kapısından içeri doğru emekleyerek geliyordu, kendi lisanındaki konuşmalarla ben buradayım, haberin olsun mesajı verirken. Boncuk gözleri, muzip gülüşü ile komidinin üzerindeki aksesuarlara merakla uzanırken, fark ettirmeden arkasında olma nedenim, dengesini kaybetmesı halinde düşmesini engellemek, ardından da öpmek. 30 Kasım 2005 sabahı saat; 08:47'dekı doğumundan bu yana, hayatımızın akısini değiştirerek anlam kazandıran, günlerimizi hareketlendiren, uyuması, gülmesi, ağlaması, kısacası her haliyle yanaklarımızda tebessüm oluşturan dokuzuncu ayı bitmek üzere olan bu muhteşem varlığın adı, T. Emre. Ailemizin gözbebeği, biricik yeğenim. Çocukları her zaman çok sevmeme rağmen insanın çok yakınından, canından, kanından olunca daha özel olduğunu onunla anladım. ''Teyze, annenın yarısıdır'' sözünü onunla yaşayarak hissediyorum. Anne, baba, ebeveyn olmanın güzel olduğu kadar büyük sorumluluk ta gerektirdiğini, kardeşim ve eşinin değişen hayatlarından, olaylara bakış açılarından gözleyebiliyor, birbirlerine olan sevgilerinin Emre'nin doğuşuyla daha da büyüdüğünü gözlerinden anlayabiliyorum. Bu kadar da değil. İlk kez torun sevgisi yaşayan anne babamın coşkularını, nasıl gençleştiklerini, başka şehirde çalışan erkek kardeşimin hafta sonlarını sabırsızlıkla bekleyişine tanık oluyorum, sevgi yumağı içerisindeki hayatın akışında. Herkes kendince yaşıyor sevgisini, kendince ifade ediyor düşüncelerini, tek teyze ben değilim ama ilk kez teyze olmuş biri olarak daha coşkulu yaşıyor, heyecanlanıyorum, Emre'li yazıların başlangıcında.
Anne olmasam da artık daha iyi anlıyorum, annemi. Anne yarısıyım ne de olsa. Boncuk gözleri, ok gibi kirpikleriyle az önce omuzumda uykuya dalan biriciğimi öperken, savaşın merkezindeki, açlığın, sefaletin içindeki çocuklar geliyor gözlerimin önüne. Olaylardan en çok etkilenen, üzülen, acı çeken, ölen çocuklar. Kırmızı pabuç giyeni, sokakta büyüyeni, küçük yaşta evini geçindireniyle. Çocukları üzmeyelim, ağlatmayalım, sevindirelim... Gülmek , koşup oynamak yakışır onlara ölüm değil. Şeker verin ellerine silah değil. Unutmayalım, çocuk onlar büyük değil...