Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Haziran '08

 
Kategori
Çocuk Oyunları
 

Çocuk oyunlarının duygusal yaşantılarına etkileri

Çocuk oyunlarının duygusal yaşantılarına etkileri
 

Oyun ve Katarsis:

Çocukların boks, judo, futbol gibi oyunlarla saldırgan duygulardan kurtulacakları düşünülmüştür. Aynı şekilde, çocukların iki arabayı birbirine çarpıştırarak ya da bir bebeği yere çarparak, saldırgan duygulardan kurtulabileceği düşünüldü. Fakat bugün bu görüş tartışılmaktadır.

Bu konuda yapılan bir araştırma da saldırgan oyuncaklarla oynayan çocukların arkadaşlarına zarar verdiği, nötr oyuncaklara oynayanların arkadaşlarına zarar vermediği görülmüştür.

Bu oyunların sınıf ortamında çocukların davranışlarını nasıl etkilediği üzerinde durulmuştur. Katarsis hipotezine göre, oyunlarda saldırgan davranışlarda bulunan çocukların artık sınıf ortamında saldırgan davranışlarda bulunmaması gerektiği beklenirken aksi olmuş, saldırgan olmayan çocukların dahil saldırgan çocuklarla oynadıktan sonra sınıf ortamında saldırgan davranışlarda bulundukları izlenmiştir. Bu sonuç, başka araştırmalarda da gözlenmiştir.

- Engellenme, saldırgan duyguları kuvvetlendirir, saldırgan davranışın ortaya çıkmasına neden olur. Saldırgan davranış, daha sonra ortaya çıkması ihtimal olan saldırganlık davranışlarını engellemez.

- Sözel saldırganlık, engelleyen kişiye karşı düşmanlığı azaltmaz, aksine arttırır.

- Sadece engelleyen kişi tarafından yapılan, neden engellendiğine dair açıklayıcı anlatımın sözel ya da sözel olmayan saldırgan davranışı şaşırtıcı bir şekilde azalttığı görülmüştür.

Saldırgan davranış, korku yaratmakta ve yeni saldırgan davranışların ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Oyun ve Saldırganlık:

Saldırgan davranışlar, daha çok öğrenilmiş, doğuştan içgüdüsel olmayan davranışlardır. Ceza, uzun sürede saldırgan davranışın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Her engellenmiş davranış o anda saldırganlığa neden olmayabilir. Fakat uygun bir ortam bulduğu zaman saldırgan davranış ortaya çıkar. Bu uygun ortam, kişiye en az zarar verecek bir ortam olur.

Savaş filmleri, çocukları korkutmakta ve yaratıcılıklarını engellemektedir. Özellikle filmdeki kurbanı yakından görme, şiddet sahnesini yakından izleme, çocukların yapıcı, yaratıcı eylemlerini sınırlamıştır. Böyle filmler seyreden çocuklar, boyalarla, Legolarla oynadıkları zaman daha kırıcı olmuşlar ve yapıcı oyunlar ortaya çıkaramamışlardır.

Fantezi davranışlar yolu ile saldırgan davranışların ortadan kaldırılması mümkündür. Çocukların, fantezi oyunlarında daha mutlu oldukları, oyun faaliyetlerinde organizasyon ve dramatizasyon görüldüğü ve kendiliğinden davrandıkları saptanmıştır.

Koruyucu ruh sağlığı açısından, çocuklara yaratıcı faaliyetlerini geliştirebilecekleri oyunlar oynatılmalıdır. Bu imkanı, çocuklar illüzyon oyunlarda bulabilirler. Bulundukları çevrenin onlara sunduğu (Özellikle çalışma ortamları) gerçekleri fantezi oyunlarında değiştirebilirler ve istedikleri şekle sokabilirler.

Oyun ve Sosyal Etkileşim:

- Sosyal Oyunların Gelişimi: Çocuklar yaşıtları ile oynama imkanı genellikle yuvalarda elde ederler. Buralarda yaşıtları ile beraber oldukları zaman davranışlarını tanıma imkanı bulurlar.

2-3 yaşlarındaki çocukların genellikle yalnız oynadıkları ya da oynayanları izledikleri ya da diğerlerinin yanında oyunlar oynadıkları görülmüştür.

3 yaş 6 ay ile 4 yaş 6 ay arasında yalnız oyunlar veya başkalarının oyununu izleme seyrek görülmüştür. Oyuncaklarını değiştiriyorlar ya da belli bir hedefe ulaşılacak belli yönergesi olan oyunları birlikte oynuyorlar. Grup oyunları bu yaşta başlamaktadır. Yaş ilerledikçe arkadaşa duyulan ilgi artmaktadır. Bulgulara göre, zihinsel gelişim gibi sosyal gelişimde belli aşamalar göstermektedir. Bu da en iyi oyunlarda görülmektedir.

2-4 yaşlarında kısa süreli ikili gruplar oluştururlar. Fakat yine de bu gruplar pek devamlı değildir. Eğer grubu dışarıdan bir büyük çocuk yönetirse, grup bir süre daha oyunu sürdürebilir. 9 yaşlarında takım oluşturmaya ilgi duyarlar. Bu gruplara ilgi, erkeklerde olduğu kadar kızlarda da görülür. Grup üyeleri 6-7 kişiden oluşur. Genellikle aynı cinsiyette, aynı yaşta komşu çocukları grupları oluşturur. Bireysel ilgi, ihtiyaç ve isteğe göre grup içinde birlikte ilgi duydukları şeyler ne kadar fazla ise dayanışma o kadar kuvvetli olur bu durumlarda gerçek gruplardan söz edilebilir.

Gruplarda liderlik, yaş ilerledikçe görülür. Yaratıcı çocukların lider olduğu görülmüştür.

- Oyun Yolu İle Sosyal Uyum: Çocuğun oyun ortamında uyum sağlayabilmesi için birçok davranış şeklini burada deneme olanağı bulur.

Oyunda, arkadaşlar model rolünü üstlenirler. Grup içinde çocuk kendi görüşlerini yaşam felsefesini diğer çocuklarla karşılaştırma olanağı bulur. Ayrıntılı olarak tartışır ve düzeltme şansı elde eder.

- Rol Oyunları: Genellikle çocuğu geleceğe hazırlar. Gelecekte üstleneceği rolleri çocuk, rol oyunlarında dener, denilmektedir. Fakat, bu her zaman böyle değildir. Çocuğun birçok oyunda üstlendiği roller hayal dünyasındadır (kovboy, korsan rolleri gibi). Oynanan rollerde sembolleştirme söz konusudur. Gizli bir anlam vardır. Bu oyunlarda, ast-üst rolleri, güçlü olma, sahip olma duyguları yaşanır. Bu oyunlarda çocuk üstlendiği rol açısından çevresini görür, böylece normal yaşamında bu kişilerin beklentilerini, duygularını, reaksiyonlarını tanımış olur ve bu kişilere karşı davranışlarını tekrar gözden geçirmiş olur.

Rol oyunlarının çocuğun gelişimini nasıl etkilediğine kısaca değinelim:

- Taklit Rol Oyunları: Çocuk birinin rolünü üstlenir, onun gibi hareket eder.

- Gerçeğin Değiştirilmesi: Hareketlerin ya da sözel gerçek objelerin yerini hayali objeler alır.

- Fantezi Ortam ve Fantezi Karakter: Çocuk uzun bir süre rolünü devam ettirir.

- İlişki: En az iki oyuncu rollerini sürdürürler.

- Sosyal İletişim: Çocuklar, fantezi davranışları üzerine oyun içinde konuşurlar ve fantezi davranışlarını anlaşılır hale getirirler (Oyundaki çocuk, arkadaşına; doktor, hasta olduğu için bugün hemşire ameliyat yapacak, der)

Yukarıda belirtilen 6 kriterden ilk dördü, genel olarak rol oyunlarını kapsar. Son ikisi de sosyal rol oyunları için geçerlidir. Sosyal rol oyunlarında birçok öğrenme ortamı oluşur ve çocuk farklı yeteneklerini geliştirirler. Sosyal ilişkide kendi kendini kontrolü öğrenirler. Algı duyarlılığını geliştirirler. Diğer çocuklara karşı daha hoşgörülü ve duyarlı davranmayı öğrenirler.

Rol Oyunlarının İşlevleri:

- Sevilen birinin ya da hayran olduğu birinin seçilmesi.

- Korku yaratan birinin rolünü üstlenme: Oyunda, korktuğu doktor rolünü üstlenir.

- Palyaço rolünü üstlenme: Klinik psikolojide bazı bilindiği gibi, bazı çocuklar bulundukları çevrede gerektiği gibi ilgi çekemezler. Bu nedenle olumsuzda olsa palyaço rolü ile dikkati üzerlerine çekebilirler.

- Bebek rolünü seçme: Yeni kardeşi doğduğu için, olduğundan daha büyük davranması istenen çocuklar ilgi ve sevgi arayışı içinde bebek rolünü ya da hasta rolünü üstlenirler. Böylece, çocuk normal yaşamda sorumluluk üstlenmesi gereken ortamdan kendisini çeker.

- Engellenmeye katlanma: Engellenmiş olduğu bir ortamda çocuğun sessiz kaldığı, saldırgan davranışlar göstermediği görülür. Bunun yerine oyunlarında intikamını oyun arkadaşlarına ya da oyuncaklara karşı gösterir.

- Suçluluk duygusundan kaynaklanan saldırgan davranış.

- Mutsuz bir oyun yerine mutlu bir oyun seçme.

Yukarıda belirtilen bütün ortamlarda çocuk kendi fantezi dünyasında isteklerini gerçekleştirir.

Rol Oyunları İle Sosyal Gelişimi:

Rol oyunlarında, çocuk çatışma ortamlarında çözüm yolları ararken, başkalarının görüş açısından problem çözme yollarını dener. Böylece, üstlendiği roldeki kişinin probleme bulduğu çözüm yollarını yaşayarak görmüş olur. Kohlberg’ e göre normlara ve kurallara dayanarak davranmanın çok karmaşık yeteneği, gelişim aşamalarına rol üstlenme şekillerine paralellik göstererek gelişmiştir.

Sosyal rol oyunlarının çocuğun gelişimindeki anlamı şöyle açıklanabilir: Çocukların oyun sırasında farklı rolleri taklit etmeleri, davranış hazinelerini geliştirmekte, birçok rol normlarını tanımalarına olanak sağlamaktadır. Onların oyun sırasında değişik konumlarda olmaları, kendilerini başkalarının yerine koymayı öğrenmesine neden olmaktadır. Rol üstlenme yeteneği geliştikçe iç denetim de artmaktadır.

Özetle; sosyal uyum yeteneği bir gelişim süreci izler. Paralel oyunlarla başlar, yan yana çocukların oynadığı “yalancı gruplar” görülür. Bunu ikili, dörtlü gruplarla oynanan oyunlar izler. Daha sonra 6-7 çocuktan oluşan “takım oyunları” görülür. Takımlarda belli bir hiyerarşik yapı içinde yerlerini ve görevlerini bilirler. Yaş ilerledikçe, liderlik davranışı gelişir. Ben merkezci düşünceden, hareket etme davranışı azalır. Sosyal oyunun diğer bir özelliği bilişsel yapının gelişmesi ve iç denetimin artması, vicdan eğitimini geliştirmesidir (İllüzyon oyunları, rol oyunları, karmaşık kurallı oyunlar).

Çocuğun kendini başkasının yerine koyması ya da başkasının gözü ile kendini görme yeteneğini kazanması, sosyal gelişimin en zor aşamasıdır. Bu gelişim için taklit etme, gerçeğin hayal dünyasında değiştirilmesi, ilişki kurma yeteneği ve konuşma ile ilişki kurma niteliklerinin bulunması gerekir. Özellikle, son iki vasıf “ rol oyunları” için gereklidir.

KAYNAKÇA:


POYRAZ, Hatice. Okul Öncesi Dönemde Oyun Ve Oyuncak. Anı Yayıncılık, Ankara 1999

ÖZDOĞAN, Berka. Çocuk ve Oyun. Anı Yayıncılık, Ankara 2000

 
Toplam blog
: 59
: 2088
Kayıt tarihi
: 07.11.07
 
 

Psikolojik Danışmanım, 3 tane dünya tatlısı çocuğum var. Beşiktaşlıyım... Psikolojiye doğuştan bi..