- Kategori
- Kişisel Gelişim
Çocuk ve yaratıcılık

İnsanoğlunun: günümüz teknolojik ve uygarlık düzeyine yaratıcı zekaya sahip insanların çalışmalarıyla ulaştığı söylenebilir. Tarih süreci içinde, aynı olandan farklı olanı bulmaya yönelik çalışmalar hep sürdürülmüştür. Yaratıcı insanların ürünleri, günümüzde, insanların rahat bir hayat sürmelerini sağlamıştır.
Özellikle son yüzyıldaki gelişmeler ülkelerin eğitim sistemlerini de etkilemiştir. Çocukların yaratıcılıklarını en iyi şekilde ortaya çıkaran geliştirici programlara, giderek daha çok ağırlık verilmeye başlanmıştır. Yaratıcılığı birçok uzman tanımlamaya çalışmıştır. Bunlardan birkaçı şöyle sıralanabilir: “ ...
Anayoldan ayrılma, deneye açık olma, kalıplardan kurtulma (Barlet): ister bilimde ister başka alanda olsun yaratıcılık, sezgi ile hayal gücünün ve çözümleme yetisinin düşleme ile düşünmenin. ıraksak ve yakınsak yönlerinin birliğine dayanır (Getzels): önceden biçimi ve hiçbir yüzü olmayan bu şeyin varlık kazanması (Read): bilinen bir şeylerden yola çıkıp yepyeni bir şey çıkarma “ (San, İnci. İC)S5). Burada sözü edilen yakınsak düşüncede, Guilfordun deyimiyle, geleneksel alışılmış yollar izlenir. Yani yakınsak düşünce, doğru biçimde düşünen herkesin varabileceği sonuçtur. Oysa ıraksak düşüncede, herkesin geçtiği yolların dışında bir yol izlenir. Tek çözümden çok, birkaç çözümün ortaya konulması söz konusudur (Jersıld, 19S3). Bu konuda bir tanım birliğine varılamamışsa da, uzmanların birbirine yakın olantanımlarının temelinde. “uygun bir ortamın gerekliliği?” fikrinin bulunduğu söylenebilir. Günümüzde, sanat alanındaki yaratıcılık yanında, bilim ve teknolojik alandaki yaratıcılık da önem kazanmıştır. Çocuğun, her alanda olduğu gibi, yaratıcı faaliyetlerinin gelişimi de yakından izlenmelidir. Temel toplumsal kurum olan ailede; yaratıcı tutum ve buna bağlı olarak gelişen davranış biçimlerinin kazanılmasında, anne-babaların rolünün önemi büyüktür. Bu açıdan aile, çocuğun, alışılagelmişin dışında daha değişik şeyler yapma konusundaki atılımlarını desteklemelidir. Çocuk zorlanmadan, bulunduğu düzeye uygun olanakların yaratılması ve özendirilmesi gereklidir.
Çocuk, eğer istiyorsa, aile ve çevresinden öğrendiği oyunlan daha değişik oynayabilmeli, masal ve hikfiyelerin sonuçlannı daha farklı bağlayabilmeli, şarkılann sözlerini değiştirebilmelidir. Çok basit düzeyde de olsa, değişikliklerinin, onun olan, ona has olan ürünlerinin benimsenmesi ve yeni denemeler için fırsatlar verilmesi gereklidir. Bu konudaki esnek tutum, çocuğun kalıplara dayanan öğrenim biçiminden çok, eleştirisel öğrenme yolunu benimsemesine yol açacaktır. Böylece, çocuktaki yaratıcı güç açığa çıkartılırken, çevresindeki insanlarla daha sağlıklı bir iletişim kurması da sağlanmış olacaktır. Çünkü, çocuğun ürünlerinin kabul edilmiş ve benimsenmiş olması, duygusal alanda rahatlamasına, kendisini daha iyi ifade etmesine ve yeni denemelere girişmesine yol açacaktır. Tüm bunların yanında, üretmenin mutluluğunu da tadacaktır. Bu durum, çocuğun sosyalleşme süreci açı sından da önemlidir. Uzmarlar, her çocuğun, kendisini ifade edecek bir yaratıcı etkinliğe ilgi duyduğunı önemli olan noktanın, onu bu etkinlikle tanıştırmak olduğu üzerinde durmaktadırlar. Bu, müzik, resim, tiyatro, edebiyat, bilim, teknik gibi çok çeşitli alanlar gerçekleştirilen bir faaliyet olabilir. Çocuğun hayatında aileden sonra gelen en önemli kurum olarak bilinen okuldaki eğitim programları da kalıplaşmış ve ezbere dayanır yöntemlerden çok, yaratıcı düşünceyi geliştirecek biçimde olmalıdır. Oysa günümüzde, okulların, daha çok yakınsak düşünmenin gelişmesine yardımcı oldukları gözlenmektedir. Sınavlar, öğretilenlerin aynısının istenmesi ve bu yapıldığı oranda yüksek notlar verilmesi, öğrendiklerine kendisinden bir şeyler eklemesini ve bu bilgileri geliştirmesini engellediği ileri sürülebilir. Çocukları tanımaya yönelik çabaların hızlandığı günümüzde, yaratıcı etkinlikler, yerine önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadırlar.
Uzmanlar, yaratıcı etkinlikler sonucu oluşan ürünlerle çocukları daha iyi tanıma şansına kavuşmuşlardır. Yaratıcılığın ölçülmesine ilişkin çalışmalar da bazı uzmanlarca sürdürülmektedir. Böylece, çocuğun çeşitli konulardaki düşüncelerini yansıtacağı test materyaller oluşturulmuştur. Bu gibi verilerin değeri büyüktür. Çünkü çocuklar, düşündüklerini her zaman sözlerle ifade edemezler. Yaratıcılık, boşlukta kalmış birçok sorunun yanıtlanmasını olanaklı kılmaktadır. Bu konuda, yakın çevrenin uygun yaklaşım biçimi, çocuğun bu alandaki potansiyelini kullanmasını kolaylaştırır. Sonuçta oluşan yaratıcı düşünce ve ürünler, Çocuğun içinde yer aldığı toplumla yeni yeni bağlar kurmasına neden olacaktır. Gerek çocuğun, gerekse yetişkinin toplumla kurdukları bağlar, yalnızlıktan kurtulmalarına ve böylece mutlu olmalarına neden olur. Görüldüğü gibi yaratıcılık, Çocuğa kazandırılması gereken bir teknikten öte, daha geneldir. Yaratıcılık, dünyaya geldiği günden itibaren, çocuğa kazandırılması gereken bir bakış açısı, adeta bir yaşam şeklidir. Sonuç olarak, kendi iç dünyası ve kendi dışındaki dünya ile barış içindeki bir kişilik gelişiminde, yaratıcı etkinliklerin rolünün büyük olduğu ve bu konuda eğitimcilerin, anne-babaların bilinçli hareket etmeleri gerektiği düşünülmektedir.