Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Ekim '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Çocuk ve yas

Sevilen birinin kaybı yaşamdaki en zor ve stres dolu olaylardan biridir. Bu yazının amacı çocuklarda yas reaksiyonunun nasıl geliştiğini anlamak, sağaltımı ve koruyucu yaklaşımları tartışmaktır.

İlk Evre-Şok ve inkâr (dakikalar, günler veya haftalar boyu sürebilir):İnanmama, Özlem duyma, İtiraz etme ve uyuşma hissi.

İkinci Evre'-Üzüntü ve keder ' ( Haftalar ya da aylar sürer) Bedensel yakınma, içe çekilme, aşırı zihinsel uğraş, öfke, suçluluk, huzursuzluk, amaçsızlık ve ölenle özdeşleşme.

Üçüncü evre - Çözülme. Normal yaşama dönülebilir. Aylar ya da yıllar sürebilir. O–3 yaş grubu çocuklar için bile " yas reaksiyon ' bir tanı olarak kabul edilmiştir.

ÖLÜM KAVRAMININ GELİŞİMİ

1. BASAMAK: 6 ve daha küçük yaştaki çocuklar ölümü başka koşullar altında yaşamın devamı, uyku ya da uzun bir yolculuk olarak düşünürler.

2.BASAMAK. 6–9 yaş arası çocuklar, ölüme insan ya da insanüstü özellikleri olan birinin yol açtığını düşünürler. Bazı insanların öldüğünü bilirler ancak herkesin özellikle de kendilerinin öleceğine inanmazlar. 3.BASAMAK: 9 yaş ve daha büyük çocuklar ölümü geri dönüşsüz ve evrensel olan, biyolojik bir sürecin sonu olarak, erişkinlere benzer ölüm kavramı geliştirirler, kendilerinin de öleceğini bilirler.

BULGULARIN YAŞA GÖRE GELİŞİMİ

1- Dil gelişimi öncesi genelde bedensel tepkiler verilmektedir. Okul öncesi dönemde konuşma bozukluğu, yeme örüntüsünde, uyku ve tuvalet alışkanlığında değişiklikler yaygındır. Küçük çocuklar, duyguları kalıcı sürdürememekte, beklenmedik anlarda taşma şeklinde duygusal tepkiler vermektedir. Öfke nöbetleri görülebilir.

2- İlkokul döneminde çocuklar depresif belirtileri erişkinlere benzer şekilde yaşarlar. Özkıyım düşünceleri yaygındır ve özlenen ebeveynle bir araya gelme çabası olarak da düşünülebilir. Bununla birlikte Özkıyım girişimleri nadirdir ve bu normal bir yas olması yönünde bir belirtidir. Somatizasyon yaygın değildir. Yas yaşayan çocuğun okul başarısında azalma vardır ve yaşıtlarıyla sorunlar yaşar. Kızlarda depresif bulgular daha belirgindir ve uyku sorunları daha sık görülür. Erkek çocuklarda ise daha çok dışa vurum bulguları görülür.

3-Ergenlerde ise bir ebeveyn kaybı ile genelde depresif bulgular görülür ve majör depresyon ile özkıyım girişimi daha sık ortaya çıkar. Bir ebeveyn kaybı onun bağımsızlığını tehdit edebilir ve daha az olgun olduğu bir döneme gerileyebilir. İntihar düşüncelerini gerçekleştirme girişimi daha sıktır. Genelde depresif bulguların görülmesi nedeniyle, bu durumdaki ergenin yardım alması uygun olacaktır. Yine bu dönemde kimlik gereksinimini yaşıtları arasında oluşturan ergen için, arkadaş kaybı da çok zedeleyici olabilir.

SAĞALTIM

1.Sağaltım; çocuk ölüm olayı ile karşılaşmadan, gelişim düzeyine uygun olarak ölüm kavramlarını normal yaşam içinde algılanmasını sağlamaktır.

*Evcil hayvanların ölümü, ölüm kavramını çocuğa açıklamak için iyi bir fırsat olabilir. Bu durumda çocuğun yaşadığı duygu saygı ile karşılanarak, hayvan

evden bu duygular içinde uzaklaştırılmalıdır. Ancak kısa dönemde eve yeni bir hayvan alınmamalıdır. Diğer hayvana ilişkin anıların paylaşımına yardımcı

olup, teşvik edilmelidir.

2.Sağaltım; çocukla ölüm hakkında yaşayan ebeveyn konuşur. Bu olmadığı zaman, acı haberi çocuğun sığınarak dayanabileceği bir yetişkinden duyması yararlı

olur. Bu yetişkinin de duygularını dile getirmesi uygun olur.

*Ayrıca yaşayan ebeveyn çocuğunun sorumluluğunu alabilecek hale gelene dek, çocuğa duygusal ve fiziksel bakım verebilecek bir yetişkin bulunmalıdır.

*Küçük çocuklarda ölümü uykuya benzetmek sakıncalıdır. Çünkü uykuya dalarsa, ölebileceğini düşünerek endişelenmeye başlayabilir.

*Yine küçük çocuklarda ölümü uzun yolculuğa, hastalığa ve yok olmaya bağlı açıklamaların da, çocukları hastalıklara, yaşlılığa ve doktora karşı endişelenmesine

neden olabilir.

*Çocuklara ölüm hakkında gerçekçi bilgiler verilmesi önemlidir. Bu nedenle ölümün, kendileri yaramazlık yaptığı ya da kötü ruhlardan dolayı olmadığı; fiziksel

nedenlerden olduğu anlatılmalıdır.

*Çocuğun yakınlarının yas tuttuğunu görmesine izin verilmelidir. Yakınlarının açıkça ağladığını görmesi, çocuğun bu duyguların ortaya çıkarılarak baş edileceğini

öğrenmesini sağlar.

*Ancak aşırı tepkiler gösterilerek, ağıtlar yakılan ortamlarda çocukların bulunması sakıncalıdır.

*Kültürel özelliklere göre evlerdeki yas ortamına çocukların katılması ve gelişim düzeylerinin üzerinde bir beklenti ile üzüntüye katılarak kendini kısıtlaması

beklendiğinden, daha da hırçınlaştıkları, ailelerinden tepki görecekleri için de kendilerini daha yalnız, çaresiz ve öfkeli hissetmeleri normaldir.

*Ölümün kabullenilmesi için çocukların törene katılması istenebilir. Ancak kesinlikle zorlanmamalıdır. Bir yaşından küçük çocukların törene katılması önerilmez.(Çocuk

törene katıldığında, mezara toprak atmasının istenmesi, çocuk için çok zedeleyicidir.)

*Çocukların yakınlarının ölümünden sonra en büyük kaygıları; ‘’ben şimdi ne olacağım’’ sorusudur. Bu sorunun yanıtının kısa sürede verilerek rahatlamaları

gerekir.

*Zaman zaman yakın kaybında farklı tepkiler görülebilir. Aşırı ağlama nöbetleri veya tepkisizlik (ağlamama, suskun kalma veya bir şey olmamış gibi davranma)

olabilir. Böyle bir durumda çocuğa anlayışla yaklaşmak ve zorlamamak uygun olacaktır.

*Yakın Kaybından sonra ortaya çıkan okul başarısızlığı, ölüm korkusu, hastalık, davranış ve duygusal bozuklukların ortaya çıkması veya artış göstermesi

normaldir. Ancak uzun sürmesi durumunda profesyonel yardım alınması uygundur.

*Yakın kaybının yaşandığı dönemde diğer aile bireylerinin çocuğun yanında olması gerekir. Ancak ona sanki bir şey olmamış gibi davranılması ya da günlük

yaşamı bozacak kadar tepkili ve bu olayla iç içe bulunması sakıncalıdır.

*Yas içindeki çocuklara çeşitli yayınlardaki acı ve isyan dolu yas yaşantılarının veya cenaze törenlerinin gösterilmesi, ölümle ilgili endişelerini arttırıcıdır.

*Çocuklarda çözülmemiş yas duygusu yetişkinlikte de kişiyi bırakmaz, yas yaşanarak öğrenilir. Bu nedenle ölen kişi ile ilgili anılar, resimler, duygular

uygun şekillerde zaman zaman paylaşılmalıdır.

KAYNAKÇA:

1.Diler, Rasim Soner – Avcı, Ayşe, ‘’Çocuk ve Yas; Bir Gözden Geçirme, 3 P Dergisi, 1997 5(4)

2.Volkan, D. Vamık – Zintl, Elizabeth; ‘’Kayıptan Sonra Yaşam’’, Halime Odağ Psikanaliz ve Psikoterapi Vakfı Eğitim Notları, No 1, İzmir, 1999

 
Toplam blog
: 15
: 1748
Kayıt tarihi
: 25.08.07
 
 

29.01.1983 Adana doğumluyum. Çocukluğumun geçtiği fakat çok net hatırlamadığım pek de sevemediğim bi..