Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '09

 
Kategori
Eğitim
 

Çocuklarımın eğitimi herşeyden önce gelir

Çocuklarımın eğitimi herşeyden önce gelir
 

Hayatımı yönlendiren en önemli konunun eğitim olduğunu söylesem, sanırım şaşırmazsınız değil mi? Emininki pek çoğunuzun da hayatı eğitimle şekillenmektedir. Burada bahsetmeye çalıştığım tabiki ki kendi eğitimimiz değil. Çocuklarımızın eğitimi.

Herşeyimizi onlara göre biçimlendiriyor, harcamamızın çoğunu onlara yapıyoruz. Bizler gibi çocuklarına hanlar, hamamlar, yatlar, katlar bırakamayacak insanların bırakabileceği yegane miras, çocuklarının kollarına takabilecekleri altın bilezik, yani bir meslektir. Ancak, geçerli bir meslek... Arkadaş sohbetlerinde bir süre sonra tek konuşulan konu çocukların eğitimi olurdu. Ben de çocuklarımın eğitimi için her türlü fedakârlığa katlandığımı düşünüyorum. Onlar için gün oldu okul okul öğretmen öğretmen dolaştım. En iyi eğitimi nerden ve kimden aldırabilirim diye. Gün oldu onlar için her şeyi, makamı mevkii bile bırakarak peşlerinden şehir değiştirdim. Ankara'ya geldim; kimimiz kimsemiz olmamasına rağmen Ankara'da. Yeterki onlar okusun, yeterki onlar adam olsun, yeterki kimseye muhtaç olmayacakları bir konuma gelebilsinler diye.

Onlar da sistemin gereği olarak çalıştılar, hem de çok çalıştılar. Okulun yanı sıra dershaneye gittiler. Oyun oynayacakları saatlerden çalarak ders çalıştılar. Başarmak için mecburlardı buna. Bu sorumluluğu kavramışlardı o yaşta. Siz çocuklarınıza ne kadar da acısanız, sisteme ne kadar da söylenseniz netice değişmiyordu; sistem böyle çalışıyordu. Uymazsan geride kalırsın. Nitekim ilk çocuğum başardı. Ankara’da okudu, bilgisayar mühendisi oldu ve yine Ankara’da iyi bir kurumda iş buldu, çalışıyor. İkinci çocuğum için ise hala uğraşıyoruz. Dördüncü sınıftan beri dershaneye gidiyor, okulun yanı sıra. Bazen öyle olurdu ki okuldan sonra dershaneye giderdi ve akşam geç saatlerde dershaneden çıkardı. Servis otobüs beklemesin yarım saat yarım saattir diye gider arabayla alır ve hemen eve getirirdim. Yemek yemeğe bile mecali kalmaz düşer iki üç lokmadan sonra uyurdu.

İyi bir öğrencilik sonrası Ankara’nın en iyi Anadolu liselerinden birini kazandı. Tabi çok sevindik. Gurbete gidecek olsa da çok sevindik. Nasıl olsa ağabeyi de oradaydı. Bulunduğumuz şehrin en iyi lisesi bile yetersizdi. Ankara gibi bir yerin en iyi okullarından birini kazanmış olması bize büyük bir gurur vermişti. Bu nedenle de tayinimi istedim Ankara’ya. Epey uğraşmalar sonucunda da yaptırdım. Aile bütünlüğü bozulmamış ve yine ailenin dört ferdi de bir araya gelmişti. Oğlum Ankara’da liseyi bitirdi. Ancak Ankara’ya uyma konusunda sorun yaşadı. Uyamadı bir türlü. Bu uyumsuzluk derslerine de yansıdı. Başarılı bir lise dönemi geçiremedi. Ve korktuğumuz başımıza geldi, ÖSS’de istediği bölümü kazanmasını sağlayacak yeterli puan alamadı. Tercih yapmadı. Tekrar dershaneye gitti ve bir sene kaybetti. İkinci girişte gönlüne göre bir okulu kazandı. Ama bir yıl kaybetmişti. Ben bu durumu üzerine vurulan aşırı yüke bağlıyorum.

Kaldıramadı bu yükü. Psikolojisi bozuldu. Sınav dönemlerinde tanınmaz hale geliyordu. Bırakın asıl sınav gününü denemelere bile aşırı stres altında giriyor ve bu nedenle de düşük puanlar alıyordu. Öğretmenleri de şaşırıyordu. Bu kadar çalışkan, bu kadar zeki bir çocuk nasıl bu kadar düşük bir not alır diye. Ama alıyordu işte. Hatta tanıdık bir psikolog profesörüne götürmek istedik kabul etmedi. Ben gitmem dedi. Ne kadar üstelediysek de razı edemedik. Bu stresle asıl sınava girdi. Sınav günü resmen barut fıçısı gidiydi. Bana bir şey söylemeyin, şunu ye şunu iç demeyin, karışmayın ve bunun gibi daha ne laflar. Netice itibariyle daha fazla puan alabileceği halde sinirden stresten alamadı. Basit hatalar yapmış ve puan kaybetmişti. Yine de istediği bir bölümü kazandı. Ona hayatta başarılar diliyorum. Elbette ki görevim bitmedi, daha beş yıl okuyacak, bitirecek, iş bulacak. Bunların hepsinde de arkasında olmak zorundayım. Babalık zor şey yahu.

 
Toplam blog
: 28
: 2362
Kayıt tarihi
: 27.05.08
 
 

Yıl 1960. Adana. Çığlık çığlığa geldim bu dünyaya, niyeyse? İlk, orta lise ve Çukurova Üniversitesi...