- Kategori
- Eğitim
Çocuklarınız Sizi " Not"la değerlendirdiklerinde, Karneniz Nasıl Olur? Düşündünüz mü?

Hataları kabul etmek bir erdemdir. Pek azımız başarırız bunu...
Veli toplantılarında veya tekli görüşmelerde , öğrencilerimizin anne-babalarından en çok istediğimiz, onlarla birlikte kitap gazete okumaları, olabildiği kadar birlikte okudukları ile ilgili, fikir alış-verişinde bulunmalarıydı. En çok kızdığım anne-baba tipi; sürekli çocuğuna "oku" "dersine çalış" diyen ama kendisinin kitap, gazete,dergiyle ilgisi olmayanlardı... Uzmanların bu konuda sık dile getirdikleri bir kural , hep kulak arkası yapılır nedense. O kural : Çocuğunuza, "yap " demeyin yapın; "oku" demeyin okuyun... Ya da başka bir söylemle, çocuğunuza, hareket ve sözlerinizle örnek olun, kılavuz olun...
İstisna denilebilecek durumlarda, ilgisiz sorumsuz ya da, yokluk nedeniyle sorunlar yumağı içinde yaşayan ailelerin çocuklarından, her anlamda başarılı pırlanta gibi olanlar da var . Onlar kendi ışıkları ile yol alan ateş böcekleri, başkalarının ışığına çok fazla ihtiyaçları yok...
Bir ağaç düşünün,emek vermezseniz ondan meyve alabilir misiniz. Çocuk da , emek ister. Ancak suyunu ilacını yeterince vermezseniz istenilen verimi alamazsınız o ağaçtan . Sevgi ve ilgi de, kararınca olmalı diye düşünüyorum. Tıpkı ağaca gereğinden fazla su ve ilaç verdiğinizde ürünün kalitesinde istenilen, elde edilemiyeceği gibi...
Bir arkadaşım vardı, annesi sürekli çantasını kontrol ederdi, bir arkadaşımız da, çocuğunun dersleriyle ilgili "bugün şu sınavıMIZ vardı şu notu aldıK" derdi. Bu iki örnek; suyun, ilacın fazlasının getireceği, olabilecek hasarı öngörebilmek adınaydı...
Çocuğumuza verebileceğimiz en önemli güvence kaynağı, ona sağlam bir kişilik kazandırabilmektir. Ayakları yere sağlam basan , her koşulda dik durabilen, yüreğindeki merhamet , sevgi gibi duyguları da yeterince ve yerli yerince sergileyen erdemli bir kişiliğin yolu, anne- baba tezgâhından geçiyor...
Okuyun, çocuklarınız da okusun... Dürüst olun, çocuklarınız da dürüst olsun... Yalan söylemeyin, çocuklarınız da söylemesin... Ne savruk olun, ne de cimri, orta yolu seçin ... Başkalarının haklarına saygılı olun... Öfkenize yenik düşüp, bağırıp çağırarak konuşmayın... Çocuklarınızla arkadaş olun diyenlere çok fazla kulak asmayın. Herkes konumunu bilmeli, aksi takdirde mesafeyi ayarlayabilmekte zorlanacağınız kesin... Çocuğunuza sevginizi ve onun her durumda arkasında olacağınızı hissettirmeniz çok önemli . Bunu filmlerdeki gibi saat başı "seni seviyorum" demeden de pek âlâ yapabilirsiniz... Bu listeyi uzatmak mümkün. Emekli bir öğretmen ve üniversite mezunu iki kız annesi olarak , gözlemlerim , deneyimlerim doğrultusunda bilgilerimi paylaşmak istedim.
Farklı düşünenler, eksik bulanlar da olacaktır mutlaka."Bu yazdıklarının hepsini sen yaptın mı?" diye soranlara ise, şu meşhur sözle cevap vermek isterim. "Hocanın yaptığını değil, söylediğini uygulayın:)) "
Genellikle genç anne-babaları düşünerek yazdım bunları. Çocuklarının karnelerini eleştirirken, şu soruyu da sorsunlar:
Çocuğum beni notla değerlendirecek olsa, karnem nasıl olurdu acaba?