Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '14

 
Kategori
Edebiyat
 

Çocukluğum ve kahramanım

Küçüktüm, küçücüktüm... Çok korkularım vardı benim, sadece annem ve babam beni kucakladığı zaman geçerdi korkularım... 3 yaşıma kadar annemin kucağında emzirerek uyuttuğu bir bebiş olmak benim için güvenin kucağında huzuru içmek gibiydi...Banyodan korkardım; yanacak diye gözlerim banyonun kapısına gelir gelmez ağlamaya başlardım haykırırcasına.Sonra babam gelirdi, ''korkma kızım' derdi ve o ses tonundaki güven ile yıkanırdım babam yanımdayken. o sabunlardı saçımı, o yıkardı vucudumu ve o sabundan beni yine babam korurdu yanmasın diye gözlerim...

Zaman geçti bürümeye başladım.artık her şey hızla değişiyor ve ben artık okula gidiyordum. Artık anlamaya başlamıştım elektrikler kesildiği zaman neden her kezin babamın çevresine çember kurup oturduğunu. Çünkü artık o mantık soruları bana da sorulmaya başlamıştı. Zeka bilmeceleri, mantık bilmeceleri, hikayeler derken finalde okunan ''Büyücü kadın'' şiiri ile kesilen elektirikler vazgeçilmez büyük keyfim olmuştu artık...

Babam her akşam eve gelirken o küçük ekler pastalardan alırdı bana çok sevdiğim için. O kadar çok sevmişim ki büyüdüğümde bir ara eklerci bile oldum:) Burası farklı bir konu sonra açıklıyacağım.Babam eve gelince yemeğini yer, televizyonun tam karşısına denk gelen koltuğun kenarına geçer, akşam rakısını yanına alır öylece saatlerce otururdu orada. Çocuğum ya hiç anlamazdım neden rakıyı yudumladıktan sonra yanında bir şeyler yediğini çünkü annem bize hep yemeği ağzımıza aldıktan sonra yutmamız için bir şeyler içirirdi.

Hep düşünürdüm babam neden bu işi ters yapıyor diye. Maçlar vardı birde, Küçük ağabeyim ile babamın sürekli izlediği o maçları hiç sevmez olmuştum çünkü, evin en küçüğü olan ben sürekli ilgi odağı olmayı kaybederdim o maçlar oynanırken. Çok ta sıkılırdım.hala sevmem hiç maç izlemeyi, çocukluktan kalan bir antipati...

Okula giderken her dönem başı babam ile çıkardık okul alışverişlerine, en iyi ayakkabıyı, çantayı bir de yanında dönemin son modası pantolanları aldırdım babama. Babam hiç kırmazdı beni, her zaman mantıklı alışveriş yapmanın doğru olduğunu anlatır, yine de alırdı ne istersem kızmadan. Yine babam vardı yanımda...

Okuldaydım... Öğretmenden ilk tokadımı yemiştim ve çok büyük bir hüzünle babama anlatmıştım bunu. Okula geldi babam ertesi gün, öğretmenime '' Siz nasıl bir eğitimcisiniz, bir eğitimci nasıl bir öğrenciye vurur'' diye azarlamıştı öğretmenimi. o anda ilk kez birisi benim için hakkımı savunmuştu, sevilmenin ve korunmanın o hissettiğim huzur ve güvenin ne demek olduğunu o zaman mantık ile anladım...

Büyümek devam etti, evimize renkli televizyon gelmişti, ve televizyonu kurmak için öne doğru çekilen televizyon dolabının üzerinde en sevdiğim oyuncağım olan radyo düşüp kırılıvermişti. Televizyon artık renkliydi, çok farklı değişik ilgi çekici programlar izlemeye başlamıştım. Ama artık akşamları birbirimizle daha az konuşur olmuş, her boş zamanda renkli kutuya daha bir hipnoz biçimde bakıyor olmuştuk. Bu güzel değildi, ben hep elektriklerin kesilmesini beklerdim. Gaz lambamız yanacak ve yine biz babamın müthiş kurgulanmış mantık sorularıyla baş başa kalacaktık elektrikler kesilince....

Aşıktım babama... O günden bugüne hiç bir şey değişmedi, hala en büyük zayıflığım ve en büyük gücüm babamdır. Hafızam zayıfladıkça en çok üzüldüğüm şey onunla ilgili anılarımın azalması oluyor...

Bir gün evde kocaman bir parti verecektim okul arkadaşlarıma, babam eve erken geldi bütün arkadaşlarım onun etrafına toplandı. Öğretmenim diyordu babama bütün arkadaşlarım.evet benim babam emekli bir Edebiyat-Türkçe öğretmeni... Hala imla hatalarını düzeltmeden yazarım yazılarımı babam gelsin okusun ve düzeltmediğim için bana kızsın ve benimle ilgilensin diye. Garip bir tepkidir ama çok gerçektir bu:)Arkadaşlarım babama hayran kalmıştı, hem seviniyor hem de kıskanıyordum o an babamı onlardan. Bu kadar büyük hikayeleri ve öğütleri olan bir adamın benim babam olması hem onurlandırıcı hem de paylaşma duygumu yok ettiğim duyguyu ortaya çıkartan bir durumdu.

Babamın ders verdiği dershaneye de giderdim ben. Orada en çok işi, en çok ödevi sürekli bana yaptırırdı babam sırf çocuğu olduğum için... Asla ayrım yapmaz aksine daha çok ezerdi bir anlamda beni.

En çok Erdem ve Görkem isimlerini sever babam. Okulda en sevdiği en çalışkan öğrencileridir erdem ve görkem. Görkem' mi ablamın ilk oğluna isim olarak koyduk, Erdem ide bir çocuğa taçlandıracağız inşallah...

Babam muhteşem telafuzu ve kitap cümleleri gibi konuşmasıyla büyüleyicidir adeta... Aydın kişiliği ile onu tanıyan her insanın müthiş bir şekilde saygısını ve iyiliği ile sevgisini kazanır her zaman özel bir insan olarak yaşar insanların kalplerinde.Benim kalbimde ise kalbimin tamamıdır desem eksik söylemişim olmam, hele abartılı hiç değil...

Büyümeye devam ettim.. Babam hep güzel şarkılar ve türküler söylerdi bize.Bizde zamanla hepsini öğrenmiş ve zevkle eşlik eder olmuştuk ona. Anneminde sesi güzeldir, ailemizde fasıllı geceler çok olmuştur sayamayacağım kadar. Misafirlerimiz ve büyük sofralarımız hiç eksik olmazdı.asla ablam ile odamızda oturmak istemez tüm zamanı ailemizle paylaşmak isterdik büyük bir mutlulukla.

Hafta sonları büyük anne ve büyük babamızı görmeye gider, orada kalır tüm kuzenler ile bir arada keyifli zamanlar geçirirdik. Büyük annemin çardağında kocaman sedirler ve havuzlar vardı. 20 kişi kadar komşunun gelip akşam sefalarını sohbetlediği bu çardakta bir de büyük süs havuzu vardı. Kare bu havuzda hep yüzerdik kuzenlerle.komşular gider, aile büyüklerimiz bir arada sohbete devam ederken, bahçede kedilerimiz köpeklerimizle öyle mutlu ve keyifli zamanlar geçirirdik ki hava bir de güzelse hafta sonları.babam çok severdi büyük babamı, ben hep onların dizinin dibine oturur ne konuştuklarını dinlerdim her ne kadar anlamasam da bazı cümleleri, yine de çok keyifliydi.

Büyümeye devam ettim.ergenlik gençlik derken, artık saçları ağırlaşıyordu babamın.Bu beni çok ürkütürdü çünkü yaşlıların gideceğini bilmek bir gün en büyük korkumdu ve beyaz saçlar sanki bunun habercisiydi...Şimdi en çok gençlik hatalarımdan babamı kırdığım deli dolu zamanlarımı hatırlar içim burkulur.

Büyüdüm, artık babamla karşılıklı yudumluyorduk büyük sohbetlerimizi yaparken babamla şarabımızı. Artık benim en iyi arkadaşımdı da babam. Bütün dünyayı o anlattı bana.Kitapları, insanlığı, şairleri, yazarları, hayat hikayelerini daha bir hazla dinler olmuştum onun ağzından. Artık yaşlanıyor ve ondan duymam gereken her şey çok daha fazla gerekliydi diye düşünüyor, her fırsatta babamla zaman geçiriyordum. Okul bitmiş yorucu yıpratıcı iş hayatı başlamıştı. Kocaman firmalarda nasıl davranacağımı şaşırdığım zaman ilk öğretmenim bana yine öğütlüyordu neler yapabileceğimi. Çok da yönlendirmedi ama tarzı değildi, o sadece yolları gösteririr, tercihini kişinin kendisi yapması gerektiğini düşünür ve son kararı hep kişiye bırakırdı. Evet böyle büyütmüştü bizi...

Acıtıcı gerçeklerle de karşılaşmaya başladım daha da büyüdükçe.Büyük korkularım karşıma çıkıyordu tek tek, babam artık hastalanmıştı.. Bu büyük tramvayı nasıl taşıyacağımı bilmeden sağa sola savruluyor, yanlış tercihlerimle üzüntümü unutmaya çalışıyordum. Korkuyordum... Korkuyorum... 13 yıl oldu ve büyüdü bu hastalık...Şimdi daha çok korkuyorum, hani büyüdükçe azalacaktı korkular? Kim demişse bunu hiç inanmıyorum.Hala korkuyla yaşıyorum bir gün ondan uzaklaşmak, uzak kalmak korkusuyla... Artık korkularımdan onun yanında çok fazla duramıyorum, ona daha çok alışmak ve onsuz kalacağım o gün gelince buna dayanamamak düşüncesiyle kahrolduğum için uzaklaşıyorum bir nebze de olsa... Ben hala küçük bir çocuğum ve benim sabun köpüklerinden beni koruyan büyük kahramanım için her gün dua ediyorum. Herkezden dua etmesini istiyorum tüm kahramanlarımız ve başta benim babam için...

Kahramanlarınızın masal kahramanları gibi sonsuza kadar yaşaması dileği ile...

Dünya döndükçe hep var olun büyük kahramanlar...

Ayça Marangoz Coşar

 
Toplam blog
: 156
: 390
Kayıt tarihi
: 04.10.13
 
 

Ayça Marangoz Coşar, Üniversite, Akademi istanbul, Gazeteci Abbas COŞAR , Mektebi Mülkiye, Ye..