Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Temmuz '10

 
Kategori
Psikoloji
 

Çocukluğumu çocuk gibi yaşamak...

Çocukluğumu çocuk gibi yaşamak...
 

eski çocuklar


Oyun çocukların hayatındaki önemli gelişim araçlarından biridir. Çocuğun toplumsal davranışlar kazanmasını kendini toplumun bir parçası olarak görmesini, arkadaşları ile bir şeyler paylaşmasını yani gelecekteki kişisel karakterini geliştirmesini sağlar.Ayrıca fiziki oyunlar bedensel ve ruhsal gelişimin tamamlanmasını sağlayan unsurlardır.

Eskiden çocukların kendi arasında oynadığı ve kendilerini hem fiziksel hem de ruhsal yönden geliştirmelerine yardımcı olan oyunlar maalesef günümüzde önemini kaybetti. Şimdi oyun denince akla ilk gelen bilgisayar oyunları oluyor. Vahşet ve şiddet dolu bu oyunlar şimdi biz çocukların en gözde oyunları durumuna geldi. Bu yüzden de önce çocukların arkadaşlık duyguları köreldi, sonrasında ise bu oyunlar yüzünden ruhsal çöküntü içinde bir genç nesil oluştu. Günümüzde baktığımız zaman bir çok vahşi olayda baş unsur olarak bu ruhsal çöküntü ön plana çıkıyor. Bu oyunlar yüzünden çocuklarda ne acıma duygusu ne de insan sevgisi kaldı.

Oysa isterdim ki;

Arkadaşlarımla sokaktayız, sek sek oynuyoruz. Kahkahalarımız sokağı çınlatıyor. Elimdeki çikolatayı arkadaşımla paylaşıyorum. O da bana elindeki cipsten uzatıyor.Öbür tarafta Ayşe yeni aldığı bebeği ile gelmiş oynasın diye bebeğini Zeynep’e uzatıyor.Diğer tarafta Hatice teyze bağırıyor…

- Çocuklar gelin buraya !..

Gidiyoruz hamur pişirmiş hepimize dağıtıyor. Sevinçle tepsideki hamurları kapışıyoruz. Fazla hamur alanlar ellerindekileri hamur alamayan arkadaşları ile paylaşıyor. Hepimizin gözleri pırıl pırıl mutluluk ışıkları çakıyor. Diğer tarafta Ferhat arkadaşlarına sesleniyor.

- Arkadaşlar gelin babam yeni top aldı. Parka gidelim maç yaparız.

Bir gürültü ile çocuklar koşturuyor. Koşarken bir birlerine çeşitli şakalar yapıyorlar. Sanki sokak tek bir aileye ait ve tüm çocuklar kardeş.

Ve irkilerek sokaktan geçen satıcının sesi ile hayallerim dağılıyor. Şöyle bir bakıyorum da;

Bu gün bu sokakta arkadaşım diyeceğim kimse yok.Yaşıtlarımın çoğunun adını dahi bilmiyorum. Hiç birlikte oyun oynamadık , birlikte bir şeyleri paylaşmadık ki.

Oysa Mustafa Kemal ATATÜRK bize 23 Nisanı çocuk bayramı olarak hediye ederken çocuklar bu mutluluğu paylaşsın gözlerindeki parıltıların ışıltısı dünyayı aydınlatsın diye hediye etmedi mi ?

Biz çocuklar mı? Yolumuzu kaybettik önce yoksa umutları siz büyükler mi? Kararttınız.

Bunun pek bir önemi yok aslında bakın her şey hepimizin gözleri önünde oluyor. Her 23 Nisan’da dünyanın her yerinden çocuklar ülkemize koşuyor. Kendi kültürünü ve geleneklerini bizlerle paylaşmak için geliyorlar. Birbirimizi tanımak anlamak , geleceğe daha umutla bakmak için 23 Nisan tüm dünya çocuklarına öncülük ediyor.

Bende artık bilgisayar oyunlarını değil atalarımızın oyunlarını oynamak istiyorum. Sokağa çıktığımda karşıdan gelene boş boş bakmak yerine arkadaşım Fatma diyerek sarılmak onunla sevincimi, üzüntümü, sırlarımı ve elimdeki çekirdek paketini paylaşmak istiyorum. Kısacası çocukluğumu çocuk gibi yaşamak istiyorum.

BURÇAK YAZICI

 
Toplam blog
: 168
: 1098
Kayıt tarihi
: 02.07.10
 
 

4 kasım 1996 yılında İstanbul'da dünyaya geldim. Bu sene ilköğretimden mezun oldum. Okul hayatımd..