Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '10

 
Kategori
Öykü
 

Adı Deniz

Adı Deniz
 

ADI DENİZ...


Deniz masmavi gözleri, sapsarı saçları ile ele avuca sığmaz afacan mı afacan bir çocuktu. Annesi adını ona gözlerinin renginden dolayı vermişti. Oysa Deniz hayatında ne gözlerinin rengini ne de adını taşıdığı o uçsuz bucaksız suyun güzelliğini görmüştü. Doğumundan kısa bir süre sonra kaptığı mikrop yüzünden gözlerini kaybetmişti.

Deniz adını taşıdığı güzelliği annesinden dinleyerek tanımıştı. Annesi onu elinden tutarak sahile götürür, uçsuz bucaksız o masmavi suların kenarına oturtarak anlatmaya başlardı.

- Dinle oğlum, dalgaların sesini dinle; Sana denizi anlatıyorlar. Her dalgada balıkların şarkısını duyuyor musun? Nasılda şaha kalkıyor o mavilikler, bembeyaz köpükler saçarak seni selamlıyorlar, ta derinlerden deniz yıldızlarından, süngerlerden, deniz atlarından, midyelerden, istiridyelerden, deniz kızlarından selam getiriyorlar sana. Sen onun adını taşıyorsun diye, sevgi ile kucaklıyorlar ay ışığını, parıldıyor yakamozlar ve sana selam olsun diye yunuslar dans ediyor.

Annesinin bu anlattıkları Deniz’in beynine iyice kazınmıştı. Hiç görmese de hayalinde yaşıyordu annesinin ona anlattığı cenneti. Bir gün kendi gözleri ile bir saniye olsa bile görme umudu ile seviyordu denizi.

Büyümüş serpilmiş genç bir adam olmuştu. Bütün sevdiklerini tek tek kaybetmiş karanlık dünyasında yalnız başına kalmıştı. Yine de annesi yanında olmasa bile sahile iner o adını taşıdığı cennetin sesini dinler, kokusunu içine çekerdi. Yunusların dansını, yakamozları, köpük köpük selam veren dalgaları göremese de orada olduklarını hissederek mutlu olmaya çalışırdı. Annesinin olmayışından mı? Bilinmez; denizin kokusu, dalgaların sesi son zamanlarda güzelliğini sanki yitirmişti.

Aradan yıllar geçmişti. Deniz yaşlanmış artık ömrünün son demlerini yaşamakta idi. Yine bir akşam sahile inmiş annesinin kendisini oturttuğu o yere oturmuştu. Denizle sohbetini yapıyordu. Dalgaların kendisini selamlamak için köpük köpük şaha kalkışının hayalini kurup, derinlerden gelen selamları kucaklamıştı, yalnız yaşlılıktan mı? Bilinmez; son zamanlarda ne martıların çığlıklarını, nede sahile vuran dalgaları duymaz olmuştu.

Sabah güneşin ilk ışıkları ortalığı aydınlattığında akşamdan kalma bir sarhoşun çığlığı yırtmıştı sessizliği…

- Burada biri ölmüş…

Diye haykırarak çevredekileri etrafına toplamıştı, polisler gelmişti. Sahilde kirlilikten simsiyah olmuş, üzerinde çöp yığınlarının yüzdüğü sulara bakan, sırtını ‘’ Burada denize girmek sağlığa zararlıdır.’’ yazılı tabelaya dayamış masmavi gözleri ile derin bir uykuya dalmış birini bulmuştu polisler.

Kimse bilmiyordu onun burada niye oturduğunu, bu çöplük haline gelmiş sahilde ne işi olduğunu. Buralar uzun zamandır bu halde idi ve kimseler bu sahile gelmezdi. Güzelim boğazın suları o kadar kirlenmişti ki değil insanlar, martılar, yunuslar, balıklar bile bu suları terk etmişti. Ay ışığı bile yakamoz olmuyordu artık. Bir tek adı Deniz kalmıştı.

Ve artık o da gitmişti.

BURÇAK YAZICI

 
Toplam blog
: 168
: 1098
Kayıt tarihi
: 02.07.10
 
 

4 kasım 1996 yılında İstanbul'da dünyaya geldim. Bu sene ilköğretimden mezun oldum. Okul hayatımd..