Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Temmuz '12

 
Kategori
Siyaset
 

ÇOK ŞEY BEKLİYORUZ

Farkındaysanız –ki olduğunuzu sanmıyorum- yine aşırı uzun süredir yazmıyorum. Artık gerçekten bu ülke insanının düşünce sistematiği karşısında tükendiğimi hissediyorum. İçte, dışta, sanatta, sporda, yargıda ve her konuda neler oldu içimden yazmak gelmedi. Yineliyorum gerçekten bu ülkede pes dedim. Ama en son CHP kurultayı oldu, yine yorumlar başladı ve yine ben çıldırdım. Ama yine yazmadım. Sadece yazılanların bir bölümünü sinirden tırnaklarımı yiyerek okudum.  Ama son olarak 21 temmuz 2012 tarihli Milliyet gazetesinde Sn. Fatoş Karahasan’ ın “Kurultay CHP markasına ne katkı yaptı?” başlıklı yazısını okudum ve Sinan son kez yaz ve daha sonra sadece kızların için yapabileceklerini düşün kapalı hayatına devam et dedim kendime.

Sayın okurlar önce hoşlansak da hoşlanmasak da bazı fiili olguların altını tekrar çizelim. Bu ülkede sol (var olduğunu kabul edersek eğer) en çok % 30 oy alır. Sadece bir kez rahmetli Bülent Ecevit zamanında kesin olarak Kıbrıs barış harekatının etkisi ile sanırım % 42 civarı CHP’ ne  oy çıkmıştır ve halkımız çok kısa sürede özüne dönerek verdiği oyları geri almıştır. Bu bir fiili durumdur. Eğer bu ülkede sol var ise aldığı o % 30 oyun nedeni de yaptıkları ve/veya yapmadıkları değildir. Bugünün koşullarında CHP eğer bir sol temsilcisi  kabul edilir ise kılını kıpırdatmasa % 20-30 arası oyu alır. Nedeni de CHP değildir.  Demokrat parti zamanından beri yaklaşık % 30 civarı oy kaynağı Türk sağının yaşam tarzı seçimine güvenmemiştir. Yani bu oyların nedeni CHP değil diğer sağ partilerdir. Türk toplumu bir nebze Türk sağının Avrupa tarzı kapitalist, demokrat, laik bir yapılanma içinde olduğuna inansa CHP o % 30 oyuda göremez.

Türk toplumunun bu yaşam tarzı farklılığı dışında analitik düşünce yapısı, hayata bakışı % 99 aynıdır. Bir başka deyişle CHP’ ne oy verende, AKP dahil geçmişte diğer sağ partilere oy verende örneğin duble yollardan yanadır ve bu yapılanmayı başarılı bulurlar. CHP’ ne oy verende geçmiş dahil tüm sağ partilere oy verenlerde büyümeyi –niceliği- ön planda tutarlar. CHP’ ne oy verende diğer gelmiş geçmiş tüm sağ partilere oy verenlerde çağdaş bir demokrasinin gerektirdiği hoş görüyü –bir fikre katılmasa dahi varlığını saygı ile kabul etmeyi- hiçbir zaman içselleştirememişlerdir.  Bu örnekleri uzatabilirim ama kısaca aslında Türk toplumu son derece uyumlu bir fikir birliği içindedir.

Demokrat olmak ve hele değişen dünyanın bugünkü konumunda çağdaş bir sol düşünceye sahip olabilmek çok zor ve karmaşık bir kavramdır. Çok fazla analitik düşünce sistematiği gerektirir. Bu da tamamen bizim kısa vadeli çıkarlarımızın ve yapımızın (maddi-manevi) dışındadır. Biz niceliği değil niteliği ön plana çıkartamayız. Sebep sonuç ilişkilerini dikkate alarak sorun çözmeye çalışamayız. Biz sorunların sonuçlarını çözmeye çalışırız ki mantıken bu olanaksızdır. Sonuçlar çözülemezler. Olmuştur bitmiştir. Yapabileceğiniz şey sorunun nedenini önlemektir. Örneğin İstanbul’ da trafik sıkışıyor ise yapabileceğiniz hiçbir yatırım sorunun kaynağı değişmediği sürece sonucu değiştiremez. Sadece belki -o da kısa bir süre için- hafifletebilir. Neden şudur sayın okur. Ne İstanbul’ un , ne Türkiye’ nin ne başka bir ülkenin ve ne de nihayette dünyanın sınırları genişleyemez. Toprağı doldurursunuz, silah gücünüz yetiyor ise belki bir iki ülkeyi topraklarınıza katar sınırlarınızı büyütürsünüz ama bu da çağımızda  ne kadar mümkün siz tahmin edin. Sonuç; yaşadığımız mekan sınırlıdır. Bu kavramında dini, siyasi vb hiçbir görüşümüzle ilgisi yoktur. Bu budur. Ama siz bu sınırların içerisinde bu kadar çok insanı yaşatma çabasına girerseniz ve bu kadar çok insanın toplumsal yaşam alışkanlıklarını –niteliğini- yükseltmezseniz yapacağınız hiçbir yatırım yetmez. Tarihi, doğayı her şeyi boşverdim. Mantığımı bir kenara koydum. İstanbul’ a yapacağınız köprünün maksimum eni, boğazın boyu kadardır. Oysa İstanbul’ da yaşayacak insanların niceliğinin ve niteliğinin doğal olarak sınırı yoktur. Şimdi sınırlı bir mekana sınırsız bir yüklenme yapmaya devam ederseniz neyi nasıl çözeceksiniz. Peki gelelim şimdi CHP’ si ve/veya her hangi bir partiye. Çıkıp ben köprü, duble yol yapmayacağım, size önce araba kullanmayı öğreteceğim (özelliklede kadınlara) derse oy alacağını mı düşünüyorsunuz. Devam edeyim, o parti derse ki yeni üniversite açmak ne kelime, olanı kapatabilirim, benim için üniversite okul değil bilim üreten kurumdur, onunda nitelikleri bellidir, bir sürü genç açıkta kalacak, oy verecekmisiniz o partiye? Demeyecekmisiniz ben bu çocukları yemedim yedirdim, içmedim içirdim, açıkta mı  kalsınlar?  Ne dersiniz devam edeyim mi? Oy verirmisiniz? “Bolu dağı tüneli lunapark gibi ışıl ışıl orada araba kullanmayı döverler esprisini! -düpedüz ciddiydi bence- yapan vatandaşımıza araba kullanmanın anlamının kışın Bolu dağını karda zincirsiz çıkabilmek olduğunu anlatabilirmisiniz ? Bir yaban hayvanının yaşam alanının bölünmesinin önce onun için sonra bizim için genetik çeşitliliğin azalması nedeni ile gelecekte ne sorunlar yaratacağını açıklayabilirmisiniz ? Nükleer enerjisiz yaşamaya çalışmayı, Allianoi’ nin suya gömülmemesi gerektiğini açıklayabilirmisiniz? Bir engelli bakanlığı kuracağım ve engelli insanlarım için engelsiz! Olanlarla bire bir aynı koşulları sağlayıp, kaynakları ve uygulamaları buna göre paylaştıracağım diyene lütfen itiraf edin normali hallettin sıra engelliye mi geldi demeyecekmisiniz? Elinizi vicdanınıza koyun ey okur bunları  diyene bizzat siz oy verirmisiniz? Bu aykırılıklar listesini iç/dış siyasetten, sanata, spora kadar uzatabilirim. Tekrar ediyorum elinizi vicdanınıza koyun bizzat siz sadece bugünkü alışkanlıklarınıza ters bir fikre bıraktım oy vermeyi dinlemeye tahammül edebilecekmisiniz.

Peki o zaman CHP’ den değişim diye ne bekliyorsunuz? Benim anladığım değişim budur? Soyut cümleler değil. Asla halka inmek, toplumun çoğunluğunu kucaklamak değil. Kusura bakmayın ama Türk sağı daima ve çok başarılı bir şekilde toplumun çoğunluğunu kucakladı zaten. Halka gerçekten son derece başarılı bir şekilde istediklerini verdi. Ve kabul ediyorum ki bu anlamda en başarılı siyasi parti AKP’ dir. Gerçekten hep yaptı. Üniversite açtı, köprü, yaptı, metro yaptı, duble yol yaptı, hastahanelerde hızla muayene sağladı, ev yaptı, yaptı, yaptı. Ey okur bunu bu kadar başarılı yapanı varken neden değiştim diyen CHP oy alsın. Eğer amaç halkla bütünleşmek ise bu çözüm değil ki. Tam tersine değiştim diyen çıkar bu halka onun kısa vadeli çıkarları ile ilgili her ne varsa tersini söyler. Evet ben olsam işte bunu yapardım. Ben böyle değişirdim. Ve eğer böyle değişirseniz bıraktım iktidar olmayı, bıraktım % 30 oy almayı, barajı geçemezsiniz. Ama bir tek şey olursunuz,  gerçekten değişirsiniz ve belki de gerçekten bir değişimin tohumunu ekersiniz.

Sayın okurlar size 20 temmuz sabah 8.50 sularında Beşiktaş iskelesinde –defalarca başka yerlerde de yaşadım- Mecidiyeköy’ e gidecek halk otobüsünde olanları anlatayım. Otobüste oturacak yer yok, ama ortadan itibaren arkalara doğru boş ve doğal olarak halkımız orta kapı ve yakınlarında kümelenerek adım atmıyor. Bizlerde binemiyoruz. Sürücü defalarca ilerleyelim dedi. Ben israrla arka boş yürüyün dedim. Nafile. Bir vatandaşımız sürücüye orta ve arka kapıyı aç kaptan dedi. Sürücü açtı ve hepimiz rahatlıkla bindik. Biner binmez,  buraya ben bineceğime siz buralara ilerleseydiniz biz de normali yapıp önden binseydik ne olurdu dedim yüksek sesle. Önlerden bir bey  başka otobüs mü yok dedi. Yanımdaki hanım kulağımın dibinde bağırma dedi. Bir başka bayan söylendi ama ne dediğini anlamadım –anlasam ne olacak bir bayanla kavga edecek kişilikte değilim- cevap vermedim. Başka hiçbir tepki çıkmadı, o anda ön kapıda sıkışmakta olanlar dahil. Sayın okur bu fiziksel bir olaydır. Eğer o otobüs dolu ise bizler binememeliydik. Yer var ise ki vardı içerdeki vatandaş ilerlemeliydi. Hiçbiri olmadı,   hiç değilse bir Allah’ ın kulu haklısın demeliydi bana.

Sizce de gerçekten gerek CHP’ den gerekse kendimizden çok şey beklemiyormuyuz?

 

 
Toplam blog
: 226
: 558
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

15 Nisan 1959 İstanbul doğumluyum. Marmara üniversitesi siyasal bilimler fakültesi mezunuyum. Ancak ..