Çölaşan

Şimdi okuduğum haber üzerine ufak çaplı bir sarsıntı geçirdim. Emin Çölaşan'ın yazılarını yazdığı gazete, yazılarına son vererek iş akdini feshetmiş. Gülmekle ağlamak arasında kaldım. Açıkcası inanamadım. Son kalesini kaybetmiş bir komutan gibi hissettim kendimi.

Bir ülkenin gelişmesini, iyi işler yapmasını istiyorsanız muhalefet her zaman olmalıdır.Aksi takdirde yapılan işlerin nasıl olduğunu asla bilemeyiz.Benim çocukluğumdan beri, çoğu zaman sırf Emin Çölaşan'ı okumak için aldığımız gazetenin, okuyucularının tepkisini ölçmeden bunu yapmasına bir anlam veremiyorum.

Basın-yayın ve medya kuruluşlarının istediği nedir?Bol magazinle daha doğrusu yalan haberlerle bezenmiş kağıt parçaları mı?Allayıp pullayıp, bol renkli kadınlarla, sosyetik metroseksüel erkeklerle içini doldurdukları, ekran denilen zavallı beyinlerin, küçük oyunlarına mı benzetmek o kağıt parçalarını da?Üstlerine yaldız çekip, yayılan pis kokuları yok etmek için bol bol parfüm sıkmak mı?
Neler oluyor? Ben fasafiso, haber niteliği bile olmayan yazılar okumak istemiyorum.
Ben ülkemde neler oluyor bitiyor onu öğrenmek istiyorum.Ben yenilip içilen, kuş sütünün eksik olmadığı sofraları değil, ülkemdeki tarımın son durumunu okumak istiyorum. Güzel ve ünlü yapılmak için saçma sapan isimler konularak gezilen bayanların, göğüslerini, kalçalarını, bacaklarını değil hissettirilmeden yapılan ihaleleri okumak istiyorum.Ben gezin görün diyerek yazılan ve benim hiç gidemediğim ünlü gece klüplerinin sabaha kadar süren eğlencelerini değil, halkımın da gerçek anlamda eğlenebildiğini okumak istiyorum. Ben Umre'ye giden yüzü boyalı sosyetik olarak tabir edilen zatları değil, ülkemin her köşesinden fışkıran ve yasak olan tekke ve zaviyeleri okumak istiyorum.

Ben şu anda Isparta'da, Hakkari'de, Samsun'da, Antalya'da, Edirne'de neler oluyor, hükümetin icraatları nedir, kendi kendine yeten dünyadaki yedi ülkeden biriyken, tarımımız nasıl bu hale geldi, güvenliğimiz ne durumda, adalet sistemimiz ne halde, araplara kaç ihale verildi, devletimin resmi kurumları kimlere satıldı, birileri birşeyler yapıyor mu veya neler oluyor, işte bunları okumak istiyorum.

Üzüm bağlarını da, şarabı da severiz... Şaraptan önce, üzüm bağlarında çalışan işçinin halini bilmek isterim...

Haber alma özgürlüğümüzü kısıtlamaya kimsenin hakkı yok.

Not: Umarım yalan haberdir.