- Kategori
- Ekonomi - Finans
Çoook borçluyuz çok

Morfin yedikçe rahatlayan; fazla morfin yersen uzun vade de ölürsün diye uyarıldığında sinirlenen, kızan, bağıran bir hoş insanların arasından geçtiğimiz bir zaman...
Öyle bir zaman ki geleceğin tüm varlığını bugünden peşinen tükettiğimiz bir zaman.
Cebimizdeki iki’yi yediğimiz gibi çevre civardan da beş alıp tükettiğimiz bir zaman.
Avrupa'dan ekonomik anlamda (aşırı borçlanma gibi) kötü huylar öğrendiğimiz ve de uyguladığımız bir zaman.
Hangi zamandan bahsediyoruz?
2002 yılından bu güne yani 2012’ye kadar bankalara olan tüketici kredisi ve kredi kartı borçlarının yaklaşık 40 kat arttığı bir zamandan bahsediyoruz.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) yaptığı açıklamaya göre 2002 yılında 6.5 milyar lira olan vatandaşların tüketici kredileri borcu ve kredi kartı borcu toplamı Eylül 2012 itibariyle yaklaşık 253 milyar TL’ ye yükselmiştir.
Yine BDDK verilerine göre 2002 yılında bankalara borcu olan kişi sayısı bir milyon altı yüz bin kişi iken bu rakam 2012 yılı içerisinde ( on yıllık bir sürede) yaklaşık on üç milyon kişiye yükselmiştir. Bahsi geçen süreler içerisinde borçlu olan kişi sayısındaki ve borç miktarındaki hızlı yükselişler oldukça dikkat çekicidir.
Neden böyle oldu?
Tüm Dünyada ekonomi yönetimlerinin en temel amaçlarından biri de ekonomiyi büyütebilmektir. Ekonomi büyümesi ülke halkına refah olarak döndüğü için halkı iktisadi anlamda mutlu etmek ekonomik büyümeyi sağlamakla mümkün olabilir. Bu açıdan bakıldığında hükümetlerin ekonomiyi büyütme hedefleri oldukça meşrudur ve de toplumun yararınadır. Bununla beraber ekonomiyi büyütürken seçilen yöntemler de en az büyümeyi sağlamak kadar önemlidir. Örneğin uzun yıllar iç tüketime dayalı bir ekonomik büyüme modelini tercih ederseniz ( Türkiye’de olduğu gibi) sonuç tüketici kesimin aşırı borçlanması olarak size geri dönebilir. Eğer hem iç tüketimle büyüme modelini tercih etmişseniz hem de tüketilen malları ülkenizde üretemiyorsanız o halde sonuç size daha da ısınmış aşırı borç yükü olarak geri dönebilir. Bu yolun tercih edildiği ve tüketimin arttığı dönemlerde tüketiciler mutludur çünkü tüketim eylemi kişiye kendisini iyi hissettirir. Bununla beraber yapılan araştırmalar mutsuzluğun altına girilen borç yükünün ödeme zamanı geldiğinde arttığını açıklar niteliktedir. Yine yapılan güncel bir araştırmaya göre büyük borç yükü altında olan İspanya, Yunanistan ve Portekiz halklarının sadece iki yıl öncesine göre yaklaşık % 60 oranında daha mutsuz olduğunu göstermektedir.
Sermayesi göreceli güçlü olan yurtiçi bankalarımızın yurtdışındaki ekonomik krizin getirdiği düşük faizle borçlanma avantajını hızla yurt içi tüketicilere pas ettiği bir sekiz yılı geride bıraktık. Yurtdışından sağlanan ucuz krediler ‘ tc kimlik no’nu gönder kredin cebinde’ kampanyalarıyla hızla satıldı ve satılmaya da devam ediyor. Böyle bir ortamda her ne kadar tüketiciler rehavet için de olsalar da bizim ekonomistler olarak tarafımıza yapılacak tüm eleştirileri de kabullenerek ara ara uyarılarda bulunmamızın gerekliliğine inanıyorum.
Sevgiler.
Mustafa ÖZTÜRK