- Kategori
- Kişisel Gelişim
Çorbanın tadı ve rollerimiz
Yaşam bir su gibi akıp giderken biz insanlar o yaşama bir şeyler katarız, bir şeyleri değiştiririz. Yaşam bizi değiştirip eğip bükerken, bizlerde farkında olmadan yaşamı eğip bükeriz. Kötü ve iyi gibi davranış biçimli insanlar bu koca tiyatro sahnesinde rolleriyle şekillendirirler hayat oyununu.
Pekiyi de biz bu rollerle mi doğarız, yoksa bu rollere daha sonra kendimiz mi bürünürüz? Örneğin Hitler' e o kadar kötü bir rol verilmiş miydi yoksa Hitler bunu sonra mı edindi? İnsan bir role bürünürken ne kadarını doğuştan getirmiş ne kadarını sonradan edinmiştir?
Ben her insanın yaşamda gördüğümüz bütün davranış rollerinin programı ile donanımlı olduğuna fakat kendisine bunları seçme iradesi de verildiğine inanırım. Bütün davranış rolleriyle donanmış insan "Beni kullan" diye bağıran iç seslerinden kendi mantığı çerçevesinde seçim yapar. Bu seçimi yapmasında yaşamın kendisi içindeki gözlemleri de en önemli etken olur.
Şöyle bir an için kendimize soralım; "Kötü veya iyi değiştirilebilir mi?" Ben yıllarca eğitimci olarak çalışmış biri olarak bu soruya bütün kalbimle evet diyorum. Önemli olan kişinin etkileşim içinde olduğu insanların hangi rolü daha çok benimsemiş olduklarıdır. Şu unutulmamalıdır ki Dünya' nın toplumsal davranış geleneği çok iyi rollere sahip değildir. Böyle olmasaydı bunca yıl insanlar bu kadar acı çekermiydi? Yani kötü hala zirvede olmaya devam etmektedir ve daha bu binlerce yıl devam edecek gibidir.
Bütün bu yüklenmiş davranışsal roller içinde nihayi hedef iyinin zaferidir. Yani Dünya' yı bir çorba kazanı olarak düşünürsek bu çorbaya bolca kırmızı biber döküp insanların ağzını yakmaya çalışanlar olduğu gibi bu çorbanın leziz olması için mücadele eden insanlarda hep olacaktır. Bir gün çorba gerçek tadına ulaştığında insanoğlu kendisine verilmiş büyük bir görevi başarıyla yerine getirmiş olacaktır. Tabii ki bu aşamada da herkes kendine; "Ben bu çorba için ne yapıyorum?" diye sormalıdır. Bu arada bu yazıyı yemek tarifi mi veriliyor diye okumaya başlayan okuyucuya da "Kusura bakma" diyorum. Saygılarımla...
Pekiyi de biz bu rollerle mi doğarız, yoksa bu rollere daha sonra kendimiz mi bürünürüz? Örneğin Hitler' e o kadar kötü bir rol verilmiş miydi yoksa Hitler bunu sonra mı edindi? İnsan bir role bürünürken ne kadarını doğuştan getirmiş ne kadarını sonradan edinmiştir?
Ben her insanın yaşamda gördüğümüz bütün davranış rollerinin programı ile donanımlı olduğuna fakat kendisine bunları seçme iradesi de verildiğine inanırım. Bütün davranış rolleriyle donanmış insan "Beni kullan" diye bağıran iç seslerinden kendi mantığı çerçevesinde seçim yapar. Bu seçimi yapmasında yaşamın kendisi içindeki gözlemleri de en önemli etken olur.
Şöyle bir an için kendimize soralım; "Kötü veya iyi değiştirilebilir mi?" Ben yıllarca eğitimci olarak çalışmış biri olarak bu soruya bütün kalbimle evet diyorum. Önemli olan kişinin etkileşim içinde olduğu insanların hangi rolü daha çok benimsemiş olduklarıdır. Şu unutulmamalıdır ki Dünya' nın toplumsal davranış geleneği çok iyi rollere sahip değildir. Böyle olmasaydı bunca yıl insanlar bu kadar acı çekermiydi? Yani kötü hala zirvede olmaya devam etmektedir ve daha bu binlerce yıl devam edecek gibidir.
Bütün bu yüklenmiş davranışsal roller içinde nihayi hedef iyinin zaferidir. Yani Dünya' yı bir çorba kazanı olarak düşünürsek bu çorbaya bolca kırmızı biber döküp insanların ağzını yakmaya çalışanlar olduğu gibi bu çorbanın leziz olması için mücadele eden insanlarda hep olacaktır. Bir gün çorba gerçek tadına ulaştığında insanoğlu kendisine verilmiş büyük bir görevi başarıyla yerine getirmiş olacaktır. Tabii ki bu aşamada da herkes kendine; "Ben bu çorba için ne yapıyorum?" diye sormalıdır. Bu arada bu yazıyı yemek tarifi mi veriliyor diye okumaya başlayan okuyucuya da "Kusura bakma" diyorum. Saygılarımla...