- Kategori
- Siyaset
Çözümün adresi Mustafa Kemal

Tezkere görüşmeleri sırasında partisi adına konuşan DTP Milletvekili Fatma Kurtulan, “çözümün adresi Mustafa Kemal” demiş ve “yapılması gereken, 1924 Anayasasındaki ortak devlet düşüncesini harekete geçirmektir” şeklindeki ifadelerle, tezkereye karşı olduklarını söylemiş.
Asıl sorun da burada karşımıza çıkıyor; herkesin örnek olarak gösterdiği 1924 Anayasası’nda. İnsanımızın okumamasından, araştırmamasından yararlanılarak kafa bulandırma girişimlerinde. Tamam, kabul. Anayasamızı 1924’teki haline, yani, Mustafa Kemal Atatürk dönemindeki değil, Mustafa Kemal dönemindeki durumuna yeniden getirelim. Ancak bu düşünceyi dillendiren arkadaşlar, anayasanın sadece girişinde yer alan ilk iki maddesini okuduklarından olsa gerek, o anayasanın da, kendilerini, arzu ettikleri limanlara taşıyamayacağını göreceklerdir.
1924 Anayasası’nın detayına geçmeden önce, bu arkadaşların bir an önce gerçekleri kabul edip, bu ülkenin insanlarını daha fazla yorma saplantısından kurtulacaklarına dair umudumu taşıdığımı söylemek isterim.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 1924 Anayasası’nın, ellerini ovuşturup bekleyen arkadaşların sırtlarını dayadıkları ve esas hükümler arasında yer alan ilk iki madde şöyledir:
Madde 1- Türkiye Devleti Bir Cumhuriyettir.
Madde 2- Türkiye Devleti Cumhuriyetçi, Milliyetçi, Halkçı, Devletçi Layik ve Devrimcidir. Devlet dili Türkçedir. Başkent Ankara’dır.
Sanırım bu maddelerden sonrası, okunma ihtiyacı duyulmadığından olsa gerek, insanlar sürekli olarak 1924 Anayasası’nı örnek gösteriyorlar.
Yine esas hükümler arasında yer alan ve “Türk milletini ancak Türkiye Büyük Millet Meclisi temsil eder ve Millet adına egemenlik hakkını yalnız o kullanır” şeklindeki 4. Madde’de ise ilk Türk kelimesine rastlıyoruz.
Daha sonra Türk kelimesinin geçtiği başka maddelere de rastlıyoruz. Bu konudaki diğer örneklere, anayasanın II. Bölümü’nde yer alan Yasama Görevi maddeleri arasında karşımıza çıkıyor.
Madde 10- Milletvekili seçmek, yirmi iki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk’ün hakkıdır.
Madde 11- Otuz yaşını bitiren kadın, erkek her Türk milletvekili seçilebilir.
Bu konudaki önemli örneklerden birisini de, anayasanın Cumhurbaşkanı’nın yemini ile ilgili maddesinde okuyoruz. Şöyle ki;
Madde 38- Cumhurbaşkanı, seçiminden hemen sonra Meclis önünde şöyle andiçer:
“Namusum üzerine söz veririm ki: Cumhurbaşkanı olarak, Cumhuriyet kanunlarını, milletin egemenlik esaslarını sayacağım; Ve bunları müdafaa edeceğim; Türk milletinin mutluluğuna bütün bağlılığımla, bütün kuvvetimle çalışacağım; Türk Devletine yönelecek her tehlikeyi en son şiddetle önleyeceğim; Türkiye’nin şanını, şerefini koruyup yükseltmek, üstüme aldığım görevin isterlerini yerine getirmek için olanca varlığımla çalışmaktan asla ayrılmayacağım”.
İşte, 1924 Anayasası’nın kısa bir özeti. Eğer özette yer alan bu ayrıntılar ise insanlarımızı kaynaştıracak olan, ben ve benim gibilerin istediği de bu zaten. Bizler de zaten, bunları savunuyoruz.
Çözüm bu ise eğer, adını ya “Çözüm adresi Mustafa Kemal” koymuşsunuz ya da “Çözüm adresi Mustafa Kemal Atatürk” koymuşsunuz hiç fark etmez. O adamın değeri hiç eksilmez, benden söylemesi.
Onun ölüsü ile baş edemeyen yedi düvelin, milyonlarca Mustafa Kemal ile baş edemeyeceğini anlayıp haklarını teslim etmeye başladıkları bu günlerde, onun sevdiklerinin de onu en kısa sürede kucaklayacaklarından hiç şüphem yok…