- Kategori
- Haber
Cudi değil İstanbul!

Türkiye'de terörün ve terör örgütlerinin ulaştığı son nokta, dün yaşanan havan toplu saldırı ile ortaya çıktı. İstanbul'un göbeğinde, 1.Ordu Komutanlığı Merkez Selimiye Kışlası'na, üstelik de havan topu ile saldırı düzenlendi. Burası Cudi, Gabar veya Zap değil, Türkiye'nin en büyük metropolü İstanbul idi.
Belki birileri bu olayın abartılacak gibi olmadığını düşünebilir. Sonuçta saldırı amacına ulaşmamış ve herhangi bir can kaybı olmamıştır. Ancak olayın şekli çok önemlidir. İstanbul'un orta yerinde havan topu kullanılmıştır. Bu daha önce hiç yaşanmamış bir saldırı şeklidir. PKK şehirlerimizi, dağlara dönüştürme çabası içerisindedir. Savaşı metropollere taşımak istemektedir. Bu olay örgütün bu yöndeki adımları zorlanmadan attığını göstermektedir. Bazı siyasilerimiz örgütü dağdan ovaya çağırırken, silahları ile birlikte gelebileceklerini sanırım hesaba katmadılar.
Teröristlerin İstanbul gibi büyük bir şehirde böylesine bir eyleme girmeleri, daha ileri de gidebilecekleri endişesini yaratmaktadır. Nitekim geçtiğimiz haftalarda 18 insanımızın canına mal olan bombalı saldırıyı anımsayınız. Teröre karşı mücadelede saldırıyı önceden öğrenip önlemeye karşı yürütülen istihbarat faaliyetlerinin önemine dikkat çekmek isterim.
En tehlikeli gelişmelerden diğeri ise ülkemizin bu olaylar karşısındaki tutumu. Bir tarafta siyasilerimiz zırhlı araç gibi sanal gündemlerle uğraşmakta, diğer tarafta medyamız yayın yasağı olmasına karşın Ergenekon iddianamesiyle ilgili kendince yorumlar üretmekte, halkımız ise yaz dönemi yayına giren onlarca dizi filmi takip etmekle oyalanmaktadır.
Her gün gelen şehit cenazeleri, patlayan bombalar, alışılageldik haberler duruma gelmiştir. Eskiden milli bir konu olduğunda bütünleşen halk, şimdilerde vurdumduymazlık sergilemekte, tüm halkımız arasında "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" düsturu hakim olmaktadır. Nitekim ateş düştüğü yeri yakıp, gerisini fazla ilgilendirmemektedir. Patlayan ve yitirilen hayatlar, 3 gün sonra bir kapatma davası ile unutulup gidebilmektedir.
Tüm bunların yanında, askerimizin, polisimizin ve milletimizin canına kasteden terör örgütü militanları için cenaze törenleri düzenlenmekte, törenlerde TBMM'de temsil edilen siyasi bir parti açıkça PKK desteğini açıklamakta ve tören PKK propagandasına dönüşebilmektedir. Bu aymazlığa nasıl müsaade edildiğini aklım almamaktadır.
Dünyanın hiç bir yerinde, kan akıtan ve can alan bir terör örgütünün açıkça propagandasının yapılması, demokrasi ile adlandırılamaz. Adı üstünde terördür bu. Hiç bir devlet, o örgütün canını aldığı insanların ailelerine, bunu demokrasi diye gösteremez. Devletimizin bu konuda acil önlem alması ve terör örgütü propagandası yapılan hiç bir gösteriye izin vermemesi gerektiği kanısındayım. Şehirlerimizdeki saldırı ihtimallerine karşı için ise ilk olarak istihbarat faaliyetlerine ağırlık verilmesi, potansiyel şüphelilerin takibi ve halkımızın bilinçli olması gerektiğini de şahsi fikrim olarak söylemek isterim.