- Kategori
- TV Programları
Çukur Dizisinin İşkence ve İnfaz Sahneleri
Dönme dolapta kesilen bir penis ve boğaz. Pide kutusunda eve teslim üstelik.
Balonlarla havaya uçurulan ve bombayla patlatılan bir beden.
Gerilen bir vücudun kopan kafasının, poşette top olması.
Taranan dükkanlar, bomba atılan kahvehaneler, yakılan sahalar.
Açıkçası umutlu olduğum bir dizinin senaryosunun, örnek alınası ve yaratıcı(!) kısasa kısas vahşet sahnelerine boğulması canımı sıktı.
Hoşlanmadım.
İlk bölümün mahalle kültürünü verme, geçmişi hatırlatma, bağlılığı pekiştirme, kötülere karşı gelme, iyilerin kazanması, garibana kol kanat germe, muhtaca yardım etme havasında döndüğü sahnelerinden sonra, böylesi kanlı görüntüleri beğenmedim.
Dilerim ilerleyen bölümler, bu şekilde gitmez.
Aliço en sevdiğim.
Tipik bir yağmur adam.
Hayata umutla bakmamızı sağlayan, içimizi titreten, ruhumuzu kıpır kıpır eden biri. Rıza Kocaoğlu rolünü devleştiriyor. Hikayenin gidişatını etkileyecek her kritik noktada onun parmağı olacak, olmalıdır da. Sahnede göründüğü anda duygular şelale oluyor açıkçası. Bitmesin; ürkek, saf ve zekice hep konuşsun istiyor insan.
Bağlantı olarak birbirine düğümlenen çok hikaye mevcut. Yavaş yavaş gün yüzüne çıkacak. Sinyaller küçük bir sahnede gösteriliyor ve anlıyoruz gelecek nelere gebe.
Merakla beklediğimiz, mutlaka çatışma yaratacak dediğimiz kişisel hırslar ve intikam duygusu; rollerin nezdinde karşımıza çıkacak.
Bir sarmal düğümlenirken, aynı zamanda yavaş yavaş açılmaya başladığını da göreceğiz. İç içe girmiş insan hikayeleri yaşamın gerçeği karşısında nasıl bir dünya oluşturuyor, yeni kaderlerin kesişme noktası olarak ilerde süprizlenecek.
Diyaloglar ve müziklerle desteklenen birebir sahnelerde dile dökülenler geçmişin izlerini taşırken, geleceğin sorgusu yapılmaya devam ediyor. İnsan hikayelerinden uzaklaşmazsa, izleyicinin kendinden bulacağı geçmiş-gelecek ikilemi vicdanları sorguya yönlendirecek.
Şiddetin çığ gibi büyüdüğü günümüz ülkesinde, zihni sinir beceriye sahip görüntüler sergilenmesi hoş değil. Uzun dizi süreleri içinde bir saat böylesi sahnelerin, hikayeyi trollemesi-bence öyle- reyting çıtasını yükseltse de, doğru istikamet olmamalı.
Umut ediyorum bu minvalde ilerlemez.
Her bölüm, bakalım beyni gıdıklayan nasıl bir infaz sahnesi var, algısı yerleşirse sonu gelmez.
Hayatın içinde her şey vardır ve her şey sergilenebilir. Doğruyu yapmaktan uzaklaşılmadan, gösterilen insan ve insana dair olmalıdır.
Ütopyalar yaratmayın diziler üzerinden, bu coğrafya doğru bir saha değil maalesef!