14 Ekim '10
- Kategori
- Müzik
Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası

<ı>Çukurova Devlet Senfoni Orkestrasıı>
Senfoni orkestrasını ben ilk başta sıkıcı bir şey olarak düşünmüştüm. Hatta ilk başta öğretmen ödev olarak istediği için gittim. Ama gösteri başladıktan beş dakika sonra fikrim değişti. Salonda senfonik müziği dinlemek çok güzel bir şeymiş.
Konsere ilk gidişim, bir aksilikle başladı. Konserde, bizim yerimize başkası oturmuştu. Bu yüzden görevli bize en önden yer verdi. En başta burayla ilgili "ya göremezsem" gibi şüphelerim vardı… Ama burası çok güzeldi, her şeyi ayrıntılı bir şekilde görüyordum. İkinci konsere ise birinciden daha önce gitmemize rağmen sadece balkonda yer bulabildik. Ama yine de görebiliyordum. Hem zaten benim için önemli olan o düzeni, disiplini ve uyumu görebilmek ile müziği duyabilmekti.
Peki ‘Orda neler oldu, müzik nasıldı?’diye sorarsanız, cevabım, "En başta sıkılacağımı düşünmüş gitmek istememiştim, " olur. Ama gittiğimde hem rahatlamış, hem hayran kalmıştım.’’ "Niye?" diye sorarsanız; o düzenli ve disiplinli orkestrada ve müzikte hiç uyumsuzluk olmuyor. İnsan o müziği dinledikçe, dinleniyor, " olur. Dolaysıyla, başta gitmek istemediğim yeri şimdi çok seviyor ve gitmekten zevk alıyorum.
İnsanların taleplerine gelince, hiç beklemediğim kadar çok talep vardı. O kadar ki, beş yüz kişilik salon tamamen dolmuştu. Gittiğim iki konserde de böyle oldu. Hatta ikinci konsere yarım saat önce gitmemize rağmen balkonda son koltukları alabildik. Orkestra, sandığımdan daha çok alkış alan ve bu alkışı hak edecek kadar güzel bir şeydi
‘Peki, burada başka bir şey olmadı mı?’ diye soracaksınız. Oldu tabi. Burada bir şey daha öğrendim: Müzik dünya dilidir. Bunun nasıl olduğunu, gittiğim konserlerin hepsinde yabancıların olduğunu görünce anladım. Çünkü, müziği dinlerken farklı bir dil gibi garipsemiyor, anladıklarını ışıldayan yüzler ve mırıldayan dudaklarıyla belli ediyorlardı.