Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ekim '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Cumartesi Akşam

Cumartesi Akşam
 

Kültür Park Fuar Alanı


Cumartesi akşamı çıktık dışarıya. Eşim, kızım, ben… Soluğu festival alanında aldık.

Kırmızı halı döşeliydi Antalya Kültür Merkezi’nin önünde. Güldüm… Elimde değil, ne yapayım?

Harıl harıl arabalar geliyor… Kimi asortik bayanlar, baylar iniyor o arabalardan… Doğruca kültür merkezinin içerisine…

Fuar alanına indik, eşim, kızım, ben…

Fuar alanında yürümeye başladık. İlgimizi çeken standların önüne sarktık. İncik boncuk satanlar, evde yapılmış yiyecekleri satan kadınlar, gözlemeciler, dönerciler, çaycılar…

Nede çok severim evde yapılmış yaprak sarmasıyla, lahana sarmasını… Birkaç standda bir yaprak sarması, lahana sarması satan kadınlar… Birisinden lahana sarması aldık, bir diğerinden yaprak sarması…

Kızım yaprak sarmasını kaptı elimden. Kerata… Kimseye vermez yaprak sarmasını, lahana sarmasının yüzüne bakmaz.

Elimizdeki lahana ve yaprak sarmalarını yiyerek dolaştık standların önünde.

Hani derler ya “Çocuğun mu var, derdin var” diye. Aynen öyle işte…

Bizim kız hangi türden incik boncuk görüyorsa, ille de alalım diye tutturuyor.

Yürümeye devam ediyoruz fuar alanında ama ben ufaklığa “Hayır” demekten yorulmuşum. “Hayır” deme işini eşime sattım, “Birazda sen “Hayır” der misin?” diye. Eşim beni kırmadı, “Hayır” deme işini üstüne aldı ama bir süre sonra ona da bıkkınlık geldi. 

Kızıma “Hayır” diyerek Kır Bahçesine ulaştık.

Kır Bahçesi, Cam Piramid’in arka tarafında güzel bir çay bahçesi... Akdeniz’e nazır…

Zaman zaman Kır Bahçesinde oturur çay veya bira içeriz. Hoşuma gider Kır Bahçesinde çay veya bira içmek. Akdeniz’e nazır… Hafif bir meltem eser akşamları. İnsanın yüzünü okşayarak geçip gider o meltem.

Garson bir semaver çayı getirdi.

Demli demli yudumladık çaylarımızı. Tabii ki bizim ufaklık her zamanki gibi sucuklu, kaşarlı bir tost söyledi ve büyük bir iştahla tostunu yedi.

Kır Bahçesi’nin hemen yanında Antalya Açıkhava Tiyatrosu var. Açıkhava Tiyarosunda Pinhani isimli grubun konseri var mış. Kızım nede çok sever Pinhani’yi. İlle de “girelim” diye tutturdu. “Girelim” dedim. 

Saat 21.00 sularında Kır Bahçesinden kalktık, hemen yanı başımızdaki Açıkhava Tiyatrosuna doğru yürümeye başladık. İçerisi henüz tam dolmamıştı. Konser başladı ve bu arada içerisi de dolmaya başladı.

Daha önce şöyle alıcı bir gözle dinlememiştim Pinhani Grubu’nu.

Çok ağlak geldi bana.

Hoşuma gitti mi? Yok… Hoşuma gitmedi. Ama kızım bir hayli keyif aldı konserden. Arkadaşları  Ceren ve İmge’de gelince daha bir eğlenceli geçti konser onun için.

Konserin bitmesine az bir zaman kala kalktık. Hafif bir serinlik çökmüştü etrafa.

Yine fuar alanına doğru yürüdük. Gece yarısına yakın bir zamanda fuar alanı daha bir kalabalık hale gelmişti. O kalabalığın içerisinden hızla geçtik ve otoparktaki aracımıza binerek evimizin yolunu tuttuk.

Güzel bir Cumartesi akşamı oldu.

Pazar günü planımız Bulutsuzluk Özlemi’nin konserine gitmekti ama malumunuz… Antalya yağmura teslim oldu Pazar günü.

 

 

 

 
Toplam blog
: 1509
: 1145
Kayıt tarihi
: 07.08.07
 
 

Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar ..