Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

20 Temmuz '14

 
Kategori
Güncel
 

Cumhurbaşkanının yetkenliği

Cumhurbaşkanının yetkenliği
 

Yetkinlik, genel anlamda yetkin olma durumunu, yani belirli bir alandaki sorumluluk veya görevleri yerine getirebilme durumunda olmayı ifade eder. Kelime anlamı ise Yetkin olma, olgunluk, kemal, mükemmeliyettir.

İş dünyasında, yönetim açısından Deming (Japonya) ve Malcolm Baldrige (Amerika) "Mükemmellik" alanında uygulanan modellerin yanında Avrupada EFQM Mükemmellik Modeli uygulanmaktadır. Günümüzde yönetim bilimleri, sektör, büyüklük, yapı veya olgunluk düzeyinden bağımsız olarak her kuruluşun başarılı olabilmesi için uygun bir yönetim sistemi kurması gerektiği açık olarak ortaya koymaktadır. Kurumsal mükemmelliğe giden yolda nerede olduğunun değerlendirilmesi, belirlenmiş vizyonu ve misyonu ile ilişkili olarak temel kuvvetli yönlerinin ve olası iyileştirme alanlarının farkına varılması için kuruluşa yardımcı olunması EFQM modeli ile gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde Kurumlara, Kal-Der aracılığı ile Yetkenlik becerisi verilmeye çalışılmaktadır. EFQM modeli, Kuruluşun fikirleri kendi bünyesinde veya dışında etkili biçimde yayabilmesini kolaylaştırmak üzere ortak bir dil ve düşünce tarzının oluşturulması amaçlanmakta, mevcut ve planlanan girişimlerin bütünleştirilmesi, tekrarların önlenmesi ve yapılması gerekenlerin belirlenmesi, Kuruluşun yönetim sistemi için temel bir yapı oluşturulması için kullanılmaktadır.

Yetkenlik ise yetkinlikten farklı olarak kullanılmaktadır. Peki nedir Yetkenlik? Mevcut donanımlarımızla (eğitim, makine, teçhizat, el aleti v.b.), yetki ve sorumluluk ve görevlerimizle özerk, özgün, özgür davranabilme yeteneğine Yetkenlik denilmektedir. Yetkenlik bir anlamda hiçbir yönetim erkine bağlılık göstermez tümü ile bağımsızdır. Örneğin TOYOTA Otomobil fabrikasındaki herhangi bir işçi kendi üretim bandında, kaptan gemisinde yetkendir. İşçi, üretimle ilgili aksaklık gördüğünde üretim bandını durdurabilir, kaptan gerekli gördüğünde gemisini karaya bile oturtabilir.

Avrupa kökenli batı tipi devlet yönetim biçimi üç ayak üzerine oturur. Yasama, Yürütme ve Yargı. Bu üç ayak arası ilişkilerin yanıtını ise kuvvetler ayrılığı ve kuvvetler birliği ilkeleri verir. Kuvvetler ayrılığında üç ayak birbirinden bağımsız ve ayrıdır. Kuvvetler birliğinde ise bu üç ayak birbirine geçmiştir. Ancak; halk tarafından seçilen ve Meclise bile hesap vermeyen tek kişinin yürütmeye hakim olduğu Başkanlık sistemi, uygulamaya geçen hemen her ülkede otoriter bir rejime dönüşmüştür. Ülkemizde; 1924 Anayasasında Cumhurbaşkanı sembolikti ve tam bir parlementer yapı vardı. 1961 Anayasasında yürütmenin ve Devlet Başkanlığının güçlendirildiği bir yapı benimsendi. 1982 Anayasasında ise Cumhurbaşkanlığı iyice güçlendirildi.

“Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Ulusu'nun birliğini temsil eder. Türk Anayasasının yerine getirilmesi ve devlet organlarının organize ve uyumlu iş yapabilmesini garanti eder. Görev ve yetkileri anayasanın 101. maddesinden 107. Maddesine kadar belirtilmiştir. Cumhurbaşkanı olmak için adayın kırk yaşını doldurmuş ve yüksek öğrenim yapmış olması gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya bu niteliklere ve milletvekili seçilme yeterliğine sahip Türk vatandaşları arasından, halk oylaması ile seçilir.” Ülkemizde, önümüzdeki günlerde 10 Ağustosta böyle bir seçimle de karşı karşıyayız.

Diğer yandan Cumhurbaşkanı, Anayasa'nın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. Bu amaçlarla Anayasa'nın ilgili maddelerinde gösterilen koşullara uyarak yetkilerini kullanır ve yasama, yürütme ve yargı ile ilgili görevlerini yerine getirir.

Askeri ve sivil olmak üzere günümüze kadar görev yapmış tüm Cumhurbaşkanları ile ilgili dönemsel koşulları ile beraber çok şeyler söylenebilir, siyasi parti liderliğinden Cumhurbaşkanlığına çıkanların EFQM Mükemmellik Modeli kapsamında yetkenliği konusu irdelenip, değerlendirildiğinde ise Milli Şef İsmet İnönü ile Ulusal Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk ilk aklıma gelenlerdir.

Yakın tarihimizde ve günümüzde ise Cumhurbaşkanlarımız tam bağımsız yetken olamamış sürekli olarak iç ve dış etkiler altında Noter veya Parti Lideri görüntüsü vermişlerdir. Ben, tüm bunların dışında, bağımsız ve ulusal bir ülke olduğumuz ön görüsü ile küresel oyuncak, key man olmadan Yetken bir Cumhurbaşkanına sahip olabilir miyiz diye düşünüyorum?

Siz de düşünüyor musunuz?

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara